Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
“Uygulama, Uygulama, Uygulama…” - Av. M. Ziya YERGÖK
3 Kasım 2002’de Avrupa Birliği’ni önceleyen bir program ve demokratik tüzük ile yola çıkan AKP, Programında “Yasaklar, Yoksulluk ve Yolsuzluk” ile mücadele edeceğinin sözünü vermişti.
Ancak, iktidarını sağlamlaştırdığı oranda AB ve demokratikleşme hedeflerinden uzaklaşmış, kısa süre sonra tüzüğünü de değiştirerek uzun iktidarı süresince, yasakçı ve baskıcı bir yönetim oluşturmuştur. Özellikle de OHAL döneminde çıkarılan KHK’lerle sayısız mağdur yaratmış, sadece Sayıştay raporları ile saptanan yolsuzluklar bile önemli boyutlara ulaşmıştır. 2010 ve 2017 Anayasa değişiklikleriyle de yargı tamamen siyasallaşmış, yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmıştır. Güçler ayrılığından uzaklaşılmış, Meclis’in etkinliği azaltılmış böylece hukukun üstünlüğüne değil tek kişinin üstünlüğüne dayanan ve “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olarak adlandırılan “Tek Adam” yönetimi yaşama geçirilmiştir. Bütün bu süreç, ülkemizin dünya ülkeleri sıralamasındaki yerini de olumsuz etkilemiştir. Hukuk endeksinde, basın özgürlüğü endeksinde, küresel cinsiyet ayrımı endeksinde ve milli gelir dağılımı endeksinde ülkemiz çok gerilere düşmüştür. Daha acısı ise, Freedom House’un 2020 Raporu’na göre Türkiye, son 10 yıl içinde özgürlük ve demokrasi sıralamasında 180 ülke arasında 154.sırada, bir başka deyişle özgür olmayan ülkeler arasında yer almıştır.
BEKLENTİ BİLE YARATMADI
Ülkemiz bu ağır koşullar içinde bulunurken, 3 Mart 2021 Çarşamba günü, Cumhurbaşkanı Erdoğan “İnsan Hakları Eylem Planı Tanıtım Toplantısı” düzenlemiş ve burada yaptığı konuşmada, “Geniş kapsamlı bir istişare ve hazırlık sürecinin sonunda İnsan Hakları Eylem Planı, 9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyeti içeren bir belge olarak ortaya çıktı. Eylem Planımızın nihai amacı, yeni ve sivil bir anayasadır” diyerek eylem planını tanıtmıştır.
Açıklanan “eylem planı”, iktidar yanlısı çevrelerde coşkuyla karşılanmış, bunun salt bir reform değil “devrim” olduğunu söyleyenler yanında, ayakları yerden kesilip “yıldızlara erişmemizi sağlayacak bir plan” diyenler de olmuştur. İşin ilginç yanı, hak ihlallerinden ve basın özgürlüğü başta olmak üzere özgürlüklerin kısıtlanmasından, öğrencilere ve çocuklara da uzanan haksız gözaltı ve tutuklamalardan, her alandaki adaletsiz ve eşitsiz uygulamalardan şikayetçi olan muhalif kesimler ile muhalefet partilerinde bir umut ve heyecan yaratmadığı gibi ilgi de görmemiştir.
TUTARSIZ VE ÖZELEŞTİRİSİZ TAVIR
Muhalefet bu ihtiyatlı ve mesafeli tutumunda haklıdır, çünkü AKP’nin 20 yıla yaklaşan bir iktidar pratiği vardır ve bu süre içinde nice “Hukuk Reformu” paketleri açıklamış ve bunlar Meclis’te kabul edilerek yasalaşmış olmasına rağmen uygulamaya yansımamış, aksine uygulamada tam tersi görülmüştür. Bu nedenle ortada iktidara dönük haklı bir güven sorunu bulunmaktadır. Bugüne kadar, AYM ve AİHM kararları ve Anayasanın 90.Maddesi bağlamında iç hukuka üstünlüğü ve bağlayıcılığı olan uluslararası sözleşmelerle ilgili yaklaşım ve uygulamaları da göstermiştir ki, iktidar bu reform adımlarında hiçbir zaman içtenlikli olmamış, bu adımları, toplumsal algı yaratmanın, iktidarını kalıcı kılmanın aracı olarak görmüştür. Söylem ve eylem arasında süregelen bu çelişki iktidara dönük güvensizliğin başlıca nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Daha ilginç olanı ise iktidar sahipleri bu çelişkiler ve tutarsızlıklar nedeniyle bir özeleştiride bulunmuyor ve her zaman doğruyu yaptıklarını söyleyerek hep muhataplarını ve muhalefeti suçluyor.
Yeri gelmişken anımsatmakta yarar var. Meclis’te bulunduğum ve ardı ardına “Demokratikleşme Paketlerinin” yasalaştığı dönemde,2 Mart 2004 günü Türkiye’yi ziyaret emekte olan Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox, TBMM Genel Kurulun’a da hitap etmiş ve AKP grubunca da alkışlanan konuşmasında; “Şimdi her şeyin anahtarı uygulamada.Buradaki yasal ve anayasal reformları hazırladıktan sonra, iş artık bunları uygulamaya gelmiştir; her kültür, her siyasi toplum için bu geçerlidir. Kâğıt üzerinde yasalar değiştirilebilir, bunu yapmak gerekir, bunu yapmak kolaydır, ama davranışları, yaklaşımları değiştirmek için uzun süreye ihtiyaç vardır. Mümkün olduğu kadar işler kâğıttan uygulamaya dökülmelidir. Bir tek kelime söylemem gerekiyorsa, o da uygulama, uygulama, uygulama” diyerek sözlerini tamamlamıştı.
GÜÇ BİRLİĞİ ŞART
Aradan geçen 17 yıla rağmen bugün karşı karşıya bulunduğumuz en önemli sorun yine ‘uygulama’ gibi gözükse de sorunun temelinde, “demokrasiyi amaç değil araç” olarak gören bir anlayışın yattığını kabul etmek gerekiyor.
İddialı bütün söylemlerine,
açıklanan reform paketlerine rağmen
görünen odur ki,
İktidar kendini hukukla sınırlandırmak
istemiyor, mevcut konumunu ve gücünü daha da tahkim etmek istiyor. Bu durumda,
güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, Cumhurbaşkanının yansızlığı ve “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” konusunda kararlı olan
muhalefet partileri için tek
yol kalıyor: Demokrasi için güç birliği yaparak gelecek seçimleri kazanmak.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu