Öner Yağcı

Dil Bayramımız kutlu olsun

28 Eylül 2019 Cumartesi

Türk Dili Kurultayı’nın açılış günü olan 26 Eylül 1932’den beri her yıldönümünde Türk Dil Bayramı’nı kutluyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki büyük dil devrimimiz, “Etrâkı bi’idrak” (anlayışsız Türkler) denilen bir ulusun görkemli uyanışını sağladı.
Türkçeyi boyunduruklarından kurtaran, Türkçenin topraklarımızda kök salmasını, ortak dil olmasını, gürbüzleşip gelişmesini sağlayan, emekleriyle zenginliğini ve güzelliğini kuşaktan kuşağa aktaran, dil savaşımına yıllarca omuz veren ve şükranla anmamız gereken Türkçe tutkunu aydınlarımızı burada tek tek ele almanın olanağı yok.

Dilimizin bugün yaşadığı
Bugün yaşadığımız gerçeklik, insanın her bakımdan tüketildiği, kirletildiği bir gerçekliktir.
Bu tüketim düzeninde “yükselen değerler”in yok ettiği şeylerden biri de dilimizdir.
Dil savaşımımız, karşıdevrimin 1940’ların sonundan beri attığı adımlarla zaman zaman hızı kesilse de hep sürmüş, siyasal iktidarların, devletin çeşitli organlarının baskılarıyla karşı karşıya gelmiştir. Markalarla, etiketlerle, mağaza adlarıyla, ürün adlarıyla, hatta sanat yapıtı adlarıyla ve insanlığın bulduğu en etkin teknolojik araç olan medya aracılığıyla tutsak altına alınıp kirletilen, tüketilen dilimiz, ırkçı ve dinci bağnazlıklarla yüklü ideolojilerin, siyasal iktidarlar düzeninin kuşatması altındadır. Geleceğimiz olan çocuklarımızın yetiştirilmesinden başlayarak günlük yaşamda Türkçenin tutsak edilmesi, üvey evlat olarak görülmesi gibi gerçeklerle bugün dil kavgamız, siyasal alanda olduğu gibi karanlığın kuşatmasına girmiştir.
Yazık ki bu kuşatmaya boyun eğen, Osmanlıca sevdasıyla yazan edebiyatçılarımız türedi...

Dil kavgamız sürerken
Dil kavgamızı, bu kuşatma altında neler yapmalıyız, kime ne görevler düşüyor sorularının yanıtlarını bularak sürdürmek zorundayız.
“Bir köylü toprağını ve öküzünü, bir marangoz tahtasını ve rendesini nasıl severse ben de Türk dilini öyle seviyorum” diyen, Türkçenin en büyük ustası olmayı başaran Nâzım Hikmet, tüm yazarların örnek alması gereken dil sevgisi, dille ilgili tavrıyla yazın emekçilerine çok görev düştüğünü vurguluyor: “Her yazıcı elinden geleni yapsa taşlı tarla ayıklanırdı. O ayıklandı mı, ondan sonra dil toprağımızın verimliliği artardı... İyice ayıklanmış, sürülmüş, nadas edilmiş tarlaya dilediğimizi daha kolaylıkla ekebilirdik.”
Yunus Emre’lerden beri yüzyıllardır direnenlerin Cumhuriyetle taçlandırdığı, Cumhuriyetin kul olmaktan çıkarıp insanlaştırdığı, özgürleştirdiği insanların sahiplenmesiyle temizlenen tarlamız var şimdi; dilimiz ve yurdumuz var. Toprağımız dilini sahiplendi, ortak dil durumuna yükseltti, özgürleştirdi. Sanatçılarının bu zenginliğe kattığı güzelliklerle görkemli bir tutku oldu Türkçemiz.

Borçluluğumuzun bayramı
Türkçemizi savunmak, “insanım ve bu yurt benim yurdum” diyen tüm sanatçılarımızın ortak görevidir. Bu görev, bu toprakları yurda, bu topraklarda yaşayanları ulusa dönüştüren atalarımıza ödeye ödeye bitiremeyeceğimiz sonsuz bir borçtur.
Karamanoğlu Mehmet Bey’den dilimizde sadeleşmenin öncüsü Ömer Seyfettin’e, tek başına bir kurum gibi dil savaşımı veren Nurullah Ataç’tan Dil Derneği’ni yıllarca omuzlayan Ömer Asım Aksoy’a, “Bütün büyük uygarlıklar büyük dillerden sonra gelmiştir” diyen Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan “Hacivatça”dan kurtulmaya ömrünü veren Aziz Nesin’e, dilimizin karıncası Tahsin Yücel’den Erdemin Başı Dil diyen dil öğretmenimiz Emin Özdemir’e ve tüm Türkçe sevdalılarına olan bu borçluluğu duyumsayarak Türkçemizin 87. Dil Bayramı’nı kutluyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024
Tüketilmek 30 Kasım 2024
Günümüzün Nazizmi 23 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları