Bakandan silah alımları için büyük iddia

09 Kasım 2010 Salı

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar, yerli savunma sanayiinin bugün ulaştığı nokta ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı çalışmalarının 25 yılda geldiği yer konusunda açıklamalarda bulundu. Bakan Gönül, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarının öncelikle ülke içi kaynakların geliştirilmesi politikasında önemli bir mesafe kat edildiğini belirtti. Buna göre, Savunma Sanayii Müsteşarlığı bugün 240 projeyi imzalamış durumda ve bunun parasal hacmi de 23 milyar doları buluyor... Bayar, toplam harcamaların yüzde 46’sının yerli savunma sanayiinden karşılandığını, her yıl bu miktarı arttırmayı hedeflediklerini açıkladı.

Günümüz dünyasında petrolün ve savunma sanayiinin en önemli iki konu olduğuna vurgu yapan Bakan Gönül, TSK’nin ihtiyaçlarının karşılanmasında yerli sanayiinin geliştirilmesine önem ve öncelik verdiklerini, silah alımlarında aracıları ortadan kaldırdıklarını, kendisinin hiçbir silah aracısını görüşmeye kabul etmediğini belirtti.

Ordunun ihtiyacı olan silah sistemlerinin edinilmesinde ve silahların yenilenmesi konularında, ülke içinde yetkin bir savunma sanayii oluştu. Bunun ötesinde geliştirilen yerli sanayi savunma sistemleri de Ortadoğu ve Malezya, Pakistan gibi çok sayıda ülkeye de satılmaya başlandı. 2011 yılında yerli savunma sanayii ihracat hedefi bir milyar dolar olarak gerçekleştirilecek...

‘İkna aracını kaldırdık’

Gönül, büyük silah alımlarında önemli ölçülerde rüşvetin döndüğüne ve bunun da aracı mekanizması üzerinden yapıldığına işaret eden açıklamalar yaptı. Gönül, bu aracı mekanizmasının daha önce şöyle işlediğini öne sürdü: Büyük silah satıcılarının burada, önemli ölçüde emekli albay ve generallerden oluşan danışman ve aracı kişi ve kuruluşları vardı. Silah şirketleri aracılara büyük kâr payları ayırırdı, bu aracı paylarını da, sattığı silahların fiyatları üzerine bindirirdi. Tabii aracılar da, aldıkları paraların bir kısmını da silah sistemlerinin alımında etkin yerlerdeki kimselere “ikna aracı” olarak dağıtıyorlardı! Gönül, bu mekanizmayı ortadan kaldırdıklarını belirtti: “Ordu da silah satıcı ve aracılarının Genelkurmay’a girmesini yasaklamış durumda”.

Bayar şu bilgileri verdi: “TSK’nin ihtiyaçları merkezi olarak müsteşarlık tarafından karşılanıyor. Bütün ihtiyaçlar ve ihaleler merkezileşti. Her türlü silah ve teçhizat ihtiyacı konusunda araştırmalar yapılıyor ve projeler hazırlanıyor.” Bayar diyor ki: “İhtiyacın öncelikli durumuna göre hareket ediyoruz. Tamamen yerli üretiminden tutun, ortaklıklar halinde üretimi, kısmen yerli üretimi ve kısmen lisans anlaşmalarıyla üretimi veya doğrudan dışarıdan satın alımı da seçenekler arasında.”

Dışarıdan satın almalarda ve ortaklıklarda Türkiye off-set anlaşmasını şart koşuyor. Yani satıcı şirket, toplam fiyatın belirli oranlarında, Türkiye’den mal / hizmet alımında bulunuyor. Bakanlık, off-set anlaşmalarında, savunma ve havacılık sanayinden alımları şart koştu. Böylece, büyük yabancı silah şirketleri, ürettikleri sistemlerin önemli parçalarını Türkiye’de üretmeye yöneldiler. Bugün onlarca yerli şirket, Amerika’nın ünlü şirketlerine çok önemli parçalar üretiyor ve bu alanda yetkinleşiyor.

Milli projeler

Müsteşar Bayar, yerli savunma sanayi AR-GE’sinde çalışan toplam mühendislerin sayısının, Türkiye’de diğer sektörlerde çalışan toplam AR-GE mühendislerinden fazla olduğunu açıkladı. Bayar, savunma ihtiyaçlarının tamamen yurtiçinde geliştirilme olanaklarının giderek arttığını ve son 5 yılda 6.2 milyar dolarlık bir hacme ulaşıldığını açıkladı. Bu projeler arasında şunlar var.

Milli Tank Projesi, Otokar tarafından yürütülüyor, prototipler hazırlandı, tamamen yerli lisans olacak, 2015 yılında seri üretimine geçilecek. Milgem – Milli Gemi Projesi tamamen ulusal tasarımlarla geliştirilen savaş gemilerini, milli komuta kontrol sistemini kapsıyor. Aselsan’ın füze ikaz sistemini orduda da kullanılıyor. Roketsan’ın tanksavar füzeleri, orta ve uzun menzilli denemeleri yapılıyor.

Bu arada Atak helikopterlerinin üretimine geçilmesiyle yerli sanayi büyük bir yetkinlik kazanacak. Atak’ların motoru dışında görev bilgisayarları dahil hepsi yerli üretim olacak. Türkiye A400M ulaştırma uçağı üretiminde de konsorsiyum üyesi. TUSAŞ bu uçağın üretiminde önemli rol üstleniyor. Diğer bir konsorsiyum katılımı, F-35 savaş uçakları üretiminde. Türkiye bu üretimden 5-6 milyar dolarlık bir üretim hacmini ülkeye getirecek. İnsansız hava uçakları konusunda da artık dış alıma gerek kalmayacak bir noktaya gelindi. Yerli sanayiinin ürettiği çok farklı amaçlı uçaklar orduda kullanıma girmeye başladı. Tankların ve F-16’ların modernizasyonu ülkemizde yapılıyor. Öyle ki dünyada F-16 ların modernizasyonunun yapılacağı az sayıdaki ülkeler arasında Türkiye.

Müsteşarlığın bu yıl hedefi, savunma ihtiyaçlarının ülke içinde karşılama oranını yüzde 50’ye çıkarmak. Bu arada, savunma sanayiinin sektör cirosunun da 2009 yılında 2.3 milyar dolara ulaştığı görülüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları