Örsan K. Öymen

CHP kurultayı (06.07.2020)

06 Temmuz 2020 Pazartesi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 25-26 Temmuz 2020 tarihinde gerçekleşecek olan 37. Olağan Kurultay’ı, sadece partinin değil, Türkiye’nin geleceği açısından da son derece önemlidir. Bu kurultayda seçilecek olan parti meclisi üyeleri ve kadrolar, önümüzdeki üç yıl içinde bir başka kurultay gerçekleşmezse, CHP’yi bir sonraki genel seçime götürecek olan PM üyeleri ve kadrolar olacaktır. Bu bağlamda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da, kurultay delegelerine de büyük bir sorumluluk düşmektedir.

Türkiye’nin şu andaki sosyal ve siyasal koşullarıyla birlikte, son referandumla kabul edilen yeni siyasi düzeni dikkate alındığında, CHP’nin bir sonraki genel seçimde, diğer muhalefet partileriyle işbirliği yapması kaçınılmazdır. CHP bu bağlamda, İYİ Parti, Halkların Demokratik Partisi, Demokrasi ve Atılım Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi ile doğrudan ittifak veya dolaylı dayanışma içinde olmak zorundadır.

Söz konusu muhalefet partileri, AKP-MHP ittifakına karşı ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkartabilirlerse, AKP’nin Türkiye’de kurduğu faşist dikta rejimi son bulabilir. Muhalefet partilerinin, anayasada da ifade bulan, demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti ilkesini bir asgari müşterek olarak kabul etmeleri, aralarındaki farklılıkları ve anlaşmazlıkları bir süre için rafa kaldırmaları ve herkesin oyunu alabilecek bir ortak adayda anlaşmaları durumunda, Türkiye’nin önü açılabilir.

***

CHP yönetiminin şu anda yürüttüğü strateji budur ve bu doğru bir stratejidir. Ancak CHP, bu stratejiyi yürütürken kendi tabanında oluşabilecek olan rahatsızlıkları ve tepkileri bertaraf etmek için de azami bir çaba göstermelidir. Aksi halde CHP, diğer muhalefet partilerinin tabanına seslenmeye çalışırken, kendi seçmenlerinin bir kısmını yitirebilir ve bir seçim hezimeti yaşayabilir. Nitekim, son yapılan anketlerde, AKP’nin ve MHP’nin oyları düştüğü halde, CHP’nin oylarında kayda değer bir yükselişin gerçekleşmemesi, hatta bazı anketlere göre bir düşüşün meydana gelmesi dikkatle incelenmelidir. CHP’nin öncelikle kendi seçmen tabanını koruması ve genişletmesi gerekmektedir.

CHP yönetimi bunu şu koşullarda başarabilir:

1) Program Kurultayı’nda onaylanan Parti Programı’nın temel ilkelerinden sapmamak, mevcut koşulların zorunlu kıldığı bir seçim işbirliği stratejisi ile partinin temel ilkelerini ve kadrolarını, iki ayrı konu olarak ele almak; bir seçim stratejisinin, cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, ulusçuluk, laiklik, devrimcilik, sosyal demokrasi ve demokratik sol ilkelerinden vazgeçildiği anlamına gelmediği konusunda kendi tabanını ikna etmek.

2) CHP tabanını bu konuda ikna etmek ve partinin ilkelerinden taviz verilmediğini kanıtlamak için, 37. Olağan Kurultay’da, hem partinin seçim stratejisini zaafa uğratmayacak, hem de partinin programındaki ilkeleri özümsemiş aday adaylarının, Parti Meclisi’ne girmesini sağlamak; geçmişte parti içinde yaşanan tüm anlaşmazlıkları ve küskünlükleri bir kenara bırakarak birleştirici ve bütünleştirici olmak, kadroları ona göre oluşturmak.

3) CHP’nin muhalefetteki ana parti ve muhalefetin dinamosu olduğu dikkate alınarak, muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayının, CHP’nin içinden birisinin olmasını sağlamak; İstanbul belediye seçimlerindeki örnek de dikkate alınarak, CHP’nin içinde de, iktidar partisi dahil, tüm partilerin tabanına seslenebilecek, onlarla iletişim kurabilecek ve onlardan oy alabilecek siyasetçilerin var olduğunu görmek; en fazla oy alabilecek CHP’li bir siyasetçiyi cumhurbaşkanı adayı göstermek.

***

37. Olağan Kurultay’da ve sonrasında CHP yönetimi bunları başarabilirse, Türkiye Cumhuriyeti için, kuruluşunun 100. yılında, bir umut doğabilir. Aksi halde Türkiye, çok büyük bir felakete sürüklenir.

AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’de sivil bir diktatörlük kurduğu, demokrasinin yerine, monarşiyi ve teokrasiyi hedeflediği bir ortamda, CHP’nin de, diğer muhalefet partilerinin de hata yapma lüksleri kalmamıştır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları