Örsan K. Öymen

Memleketimden devlet manzaraları

11 Mayıs 2020 Pazartesi

Siyasetçilere öğretilmesi gereken ilk şey, devletin ne olduğu olmalıdır. Çünkü bir devleti yönetmeye aday olan insanların, öncelikle devletin ne olduğunu bilmeleri gerekir. Örneğin, devletteki görev yerlerinin geçici bir makam olduğunu, devleti yönetenlerin devletle özdeş olmadıklarını, devletin onların babasının çiftliği veya tapulu malı olmadığını, devletin, halka hizmet etmek için bir organizasyon aracı olduğunu, devletin fetih zihniyeti ile işgal ve talan edilecek bir yer olmadığını anlatmak gerekir.

Cumhuriyetin, demokrasinin, yani halk egemenliğinin olduğu düzenlerde, devlet halkla bütünleşir, devlet halk için var olur. Oligarşinin olduğu bir düzende, devlet belli güç odakları için var olur. Monarşinin olduğu bir düzende, devlet hükümdar, kral, padişah, çar gibi şahıslar için var olur. Teokrasinin olduğu bir düzende, devlet “Tanrı” ve din için var olur.

Bugün AKP’nin Türkiye’ye getirdiği düzen, Cumhuriyet ve demokrasi hariç hepsini içermektedir. AKP düzeni, oligarşinin, monarşinin ve teokrasinin harmanlanmasıyla ortaya çıkmış 21. yüzyıla ait bir faşizm modelidir. AKP dönemi tarihe böyle geçecektir. Tarih AKP dönemini, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir dönemi olarak yazmayacaktır. AKP’li yıllar, Türkiye Cumhuriyeti’nin karanlık yılları olarak, demokrasinin rafa kaldırıldığı bir ara dönem olarak anılacaktır.

***

Bir ülkede bir “Cumhurbaşkanı”nın, kendisine veya bakanlara veya milletvekillerine veya Diyanet İşleri Başkanı’na yapılan eleştiriyi, devlete yapılmış bir eleştiri olarak algılayıp cezalandırmaya kalkması, o ülkede devletin de demokrasinin de bitmiş olduğunun göstergesidir. Bu aslında, bir yandan oligarşinin, bir yandan monarşinin, bir yandan da teokrasinin geçerli olduğunun ve anayasadaki demokratik düzene darbe yapıldığının itirafıdır.

Ekonominin çökmesiyle ve AKP tabanının erimeye başlamasıyla, AKP’lilerin darbe senaryolarına sarılmaları boşunadır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük darbelerden birisini yapan AKP’nin kendisidir. Darbeci arıyorlarsa, kendilerine bakmaları yeterlidir. 2008 yılından itibaren anayasal düzeni, anayasada öngörülen bağımsız yargıyı; yasama, yürütme, yargı arasındaki güçler ayrılığını, hukuk devletini; düşünce, ifade, basın ve yayın özgürlüğünü, laikliği ortadan kaldıran AKP’nin kendisidir.

Bir askeri darbenin gerçekleşmesi durumunda olabilecek olan hemen hemen her şey zaten AKP iktidarında gerçekleşmiştir. Bir şeyin darbe sayılması için mutlaka askeri olması gerekmez. AKP, sivil bir darbenin de yapılabileceğini kanıtlamıştır.

AKP’nin bu sivil darbesi, “Ergenekon”, “Balyoz”, “OdaTV”, “Casusluk” adlı sahte yargı süreçleriyle ve kumpaslarıyla başlamış; 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki olağanüstü hal ve baskı koşullarında yapılan “referandum” yoluyla, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin birçok yetkisinin yürütmeye devredilmesi, Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler-Savcılar Kurulu üyelerinin önemli bir kısmının yürütme tarafından atanması süreciyle devam etmiş; “Gezi” ve “MİT’e muhalefet” gibi sahte yargı süreçleriyle ve kumpaslarıyla, İstanbul belediye seçimi sonucunun YSK tarafından iptaliyle, seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atanmasıyla, üniversiteler, medya ve yargı üzerinde kurulan baskıyla, hükümeti eleştiren herkesin, “devlete karşı gelen terörist işbirlikçisi” veya “Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi” ilan edilerek cezalandırılmasıyla, günümüze kadar gelmiştir. 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe girişiminde bulunan Fethullah Gülen çetesini geniş ölçekte devlete sokan ve bu çeteyle 2013 yılına kadar işbirliği yapan da yine AKP’nin kendisidir.

***

Şimdi bu AKP ve onun “medya üyesi”, “araştırmacı”, “yazar”, “akademisyen” maskesi takmış soytarıları, halka darbe dersi vermeye kalkmaktadır!

Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve bu devletin kurucusu, aydınlanma devrimlerinin öncüsü, Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü yok etmeye çalışanlar boşuna uğraşmasınlar! İnsanlık tarihinde, gerçeklere karşı, sanılarla ve yalanlarla verilmiş bir mücadelenin, kalıcı bir zaferle sonuçlandığına dair hiçbir örnek yoktur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İsrail-İran savaşı 15 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları