Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Çöküş (17.11.2013)
“Babam 83 yaşında ırkçı partiye oy verdi; ama ırkçı olduğu için değil. Bu sistemin omurgasını oluşturan partilere artık güvenmediğinden, protesto amacıyla ırkçıları destekledi.” Geçenlerde İsveç Uluslararası Politika Enstitüsü’nün, Almanya’daki politik durumla ilgili düzenlediği konferansta konuşan Almanya Marshall Vakfı çalışanlarından Constanze Stelzenmueller’in bu özlü ifadesi aslında diğer Avrupa ülkelerindeki politik atmosferi de yansıtıyor. Pek çok kimse Avrupa’da ırkçılığın neden güçlenmekte olduğunu merak ediyor. Bu sorunun yanıtlarından biri de bu. Sistem partilerinin seçmeni satranç tahtasında piyon olarak görmeleri. Seçimden önce yaldızlı vaatlerde bulunup, seçimden sonra çıkar tezgâhlarına hizmet etmeleri. Demokrasisi oldukça ileri kabul edilen İsveç’te de durum farklı değil. Sistemin omurgasını oluşturan sağcısı, solcusu tüm partiler sistemi zorlayacak politikalardan uzak durmaya gayret ediyorlar. Seçime bir yıldan az zaman kaldı. Kamuoyu yoklamalarına göre yabancı karşıtı partinin oy potansiyeli yüzde 12’ye tırmandı. Oysa üç yıl önce parlamentoya yüzde 5.9’luk oy oranıyla girmişlerdi. Üç yılda oylarını ikiye katlamalarına şaşmamak gerek. Çünkü diğer partiler bıktırdı. Popülist politikalarıyla, küresel dayatmalara boyun eğen tavırlarıyla, bozulan gelir dağılımını düzeltecek çözümler üretmek yerine, durumu geçiştirmeye gayret etmeleriyle sistem karşıtı partilerin işini kolaylaştırmaktalar. Parti liderlerini dinledikçe şaşırmadan edemiyorum. Sanki bizimle alay ediyorlar. Liberal parti baraj sınırında dolaşıyor. Liderleri seçmenlerin hoşuna gidecek laflar etmenin zamanı geldiğini düşünmüş olsa gerek, işsizlik konusunu seçim kampanyasında öne çıkaracaklarını açıkladı. Oysa ortağı olduğu koalisyon hükümeti döneminde gençler arasında işsizlik ikiye katlandı. Tabii ki özelleştirmeler yüzünden. Özelleştirmede en büyük darbeyi sağlık sektörü aldı. Koalisyon partileri sağlık hizmetlerindeki aksamalar yüzünden büyük bir olasılıkla seçimi kaybedecekler. Bunun farkındalar. Liberallerden yedi milletvekili sağlık sektöründe kalitenin artırılması, tedavi olanaklarından herkesin eşit yararlanabilmesi için devletin devreye girmesi gerektiği yolunda bir çıkış yaptı. Seçmeni aptal yerine koyduklarından bu boş lafların oy getireceğini zannediyorlar. Ama seçim sandığında alacakları yanıt “pışık” olacak. Sağcılar böyle de solculara ne demeli. Sol Parti seçim kampanyasını kadın-erkek eşitliği üzerine yürütecekmiş. Hâlâ ücret dengesizliğinden söz edilebilir ama bugün en büyük sorun bankaların soygun düzeni. Ne Sol Parti ne de Sosyal Demokrat Parti bundan söz ediyor. Bu politik atmosferde ırkçı ya da diğer protesto partilerinin güçlenmesine de nedense şaşırıyorlar. Ülkenin makro düzeydeki sorunları ve politikalarından söz ettim. Bir de mikro düzeyde ama seçmenin politik eğilimini etkileyen mikro sorunlar var. Geçenlerde bir yabancı, iş için resmi görevliye gitti. Kadın memur “Hoş geldin” diyerek elini uzattı. Yabancı, kadın görevlinin elini sıkmadı. “Dini inancım gereği elini sıkamam” diye de açıklama yaptı. Şaşıran kadın memur da ona kapıyı gösterdi. Yabancı da ayrımcılık ombudsmanına şikâyette bulundu. Memur hakkında inceleme başlatıldı. Benzer bir olay bahar aylarında yaşanmıştı. O kadın memura idari ceza verilmişti. Bu olayda da benzer bir cezanın gelmesi bekleniyor. Bakın basit bir olay nelere yol açtı. Hümanistler Derneği başkanı ve bir hukuk profesörü, Dagens Nyheter gazetesine bir yazı yazarak din ile el sıkmamanın bir ilgisi olamayacağını savundular. Ertesi gün gazetenin başyazısında el sıkmamanın da bireysel hak ve özgürlükler kapsamında ele alınması gerektiği ileri sürüldü. Olayın kültürel değerlerine saygı gösterilmesini isteyen İsveçliler üzerindeki etkisini tahmin edebiliyor musunuz? Üstelik benzer örnekler çok. Bu yüzden Fransa’da nasyonal sosyalistler birinci parti olma yolunda. Bu yüzden yabancı düşmanı parti Norveç’te koalisyon ortağı. İsveç’te ve diğer Avrupa ülkelerinde aynı nedenlerden dolayı ırkçı partiler her geçen gün biraz daha güçlenmekte. Popülizm hastalığına yakalanmış demokrasinin sağlığı bozulmakta. Bütün işaretler çöküşün başlangıcını yaşadığımızı gösteriyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması
- 'Bıyık altından gülüyorsunuz'