Özdemir İnce

Ayranı çok içmemeye

21 Mart 2021 Pazar

Başyüce “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek birkaç kez tarihe geçti. Bu derin anlamlı tarihi cümleyi iyi kavramak için onu ameliyat masasına yatırmamız gerekiyor. 

“İtibar”ın Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat’te yazan anlamları şöyle: 1. Saygı gösterme. 2. Önem verme. 3. Şeref, haysiyet. 4. Bir şeyin gerçek değil, kararlaştırılan değeri. 5. İbret alma. 6. Ticarette söz ya da imza değeri (kredi). 7. Değer.

Bir de ek var: İ’tibâr-ı sûret = Görünüşe değer verme.

***

Bir başka yerde itibar sözcüğünün eşanlamlıları yazıyor: Değer, güç, haysiyet ve saygın. Bunlar da okkalı sözcükler, anlamlar.

Bütün bunlar, “İ’tibâr-ı sûret = Görünüşe değer verme” yüzünden olacak, nedense aklıma fiyaka ve gösteriş sözcüklerini de getiriyor. Sonra afi, caka ve çalım geliyor.

Çocukluğumda “El feyyaka dum dum” diye dolaşırdım Mersin sokaklarında. Uyduruktu ama bunun bir tür protesto olduğunu gayet iyi anlıyorum şimdi.

***

Peki, “tasarruf” demek ne demek? Şu demek: 1. Sahip olma. 2. Tutum, idare ile kullanma. 3. Para ve mal artırma. 4. Bir “zevce” muamelesinde bulunma. 

Bu anlamlara ben de “kısıntı yapmak”, “kısmak” anlamlarını katıyorum.

Bütün bu bilgece (!) araştırmalardan sonra “İtibardan tasarruf olmaz” cümlesine şu anlamı yakıştırıyorum: “Piyasada güçlü görünmek zorundasın!”

Saray’a bakanlar, en pahalı otomobili görenler, en gösterişli takıları fark edenler: “Ula bunların ordusu tevatür guvvetli olmalı, gelir-i milliyesi adam başı 500 bin dolar olmalı, derelerinden cennet misali süt, bal ve şarap akıyor olmalı” diye düşünecekler.

Valla, böyle bir tavır düvel-i muazzamayı hafife almak, faizcileri budala yerine koymak olur.

Piyasada “dengi dengine”nin ne anlama geldiği çok iyi bilinir. 

El feyyaka dum dum!

***

Gerçek midir, tevatür müdür, yalan mıdır bilemem ama Türkiye, 170 ülkeye 21 milyar dolar yardım yapmış. Buna Irak’a yapılacak 5 milyar dolarlık yardımı da eklemek gerekiyor. Irak Başbakanı’nın yalancısıyım: Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, Bağdat’ta bakanlar kurulu toplantısının ardından basına yaptığı açıklamada Türkiye ziyaretine değinerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetine icabette başkanlık ettiği heyetin Türkiye’de büyük bir törenle karşılandığını ifade etmiş ve “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, benim yakın dostumdur. Türkiye’de Irak’a yakışır şekilde karşılama töreni düzenlendi. Türkiye, Kuveyt Konferansı’nda taahhütte bulunduğu 5 milyar dolarla Irak hükümetini desteklemeye hazır” dedi. Daha doğrusu demiş... Etti mi sana 26 milyar lira. Vallahi taaccüp ettim.

***

Ve en çok da “Türkiye, 170 ülkeye 26 milyar dolar yardım etti” cümlesine bozuldum. Türkiye Ana ya da Türkiye Baba bu kadar akılsız mı, diye düşündüm. Kendi ailesi, kendi evlatları bunca sefil, aç ve yoksul iken hangi ana, hangi baba elâleme para yardımı yapar, para yedirir? Gerçekte bu yardımı yapan Türkiye değil, Türkiye’yi yöneten hükümet, Türkiye’yi yöneten kabine ya da otorite. Ama neden?

***

Koronavirüs salgınının başlamasıyla birlikte AKP iktidarı, pek çok ülkeye kişisel koruyucu ekipmanların da aralarında bulunduğu yardım malzemeleri göndermiş...

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, 18 Nisan’da yaptığı açıklamada, 116 ülkenin Türkiye’den yardım talebinde bulunduğunu ve bunların 44’üne yardım gönderildiğini söylemiş.

İYİ Parti lideri Meral Akşener, bunu “Yeni Camii’de dilenip Sultanahmet’te sadaka dağıtamazsınız” sözleriyle eleştirmiş... Ki haklıdır!

Çünkü, burada ne yazık ki “Türkiye” diye yazmak zorundayım: Düşük ve orta gelirli 120 ülke arasında Türkiye, 2019 sonundaki 440.9 milyar dolarlık dış borçla en çok dış borcu olan 6. ülke olmuş. En çok dış borcu olan 10 ülke içinde Türkiye, dış borcun milli gelire oranında ise yüzde 59’luk oranla ikinci sırada yer almış. Gerçek itibar işte bu.

***

Suriye’ye son dönemde 13 milyar 666 milyon dolar tutarında resmi kalkınma yardımında bulunulmuş. Geçen yıl iki taraflı resmi kalkınma yardımlarından en çok yararlanan ülkeler sırasıyla Suriye, Somali, Filistin, Afganistan, Bosna Hersek, Kırgızistan, Makedonya, Kazakistan, Azerbaycan ve Nijer olmuş... Bu hovardalığın nedenine gelince: Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni resmen tanımayan bu ülkeler, Birleşmiş Milletler oylamalarında güya Türkiye lehinde oy kullanacaklarmış...

***

Bu yazıyı birkaç ay önce yazmıştım. “İtibâr”ın “sûret”ten olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024
Sanki düşman işgali 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları