Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bilimin dine, dinin bilime ihtiyacı yok (3)
Nasıl bir evrende yaşadığımız tarih boyunca merak konusu olmuştur. Evrenin kökeni, yapısı ve işleyişine dair birçok iddia ortaya atılmıştır. Muhtemelen tarihte çok az konu bu kadar hararetle tartışılmış olunmasına rağmen görüş birliğine varılamamıştır.
Aristoteles, Batlamyus, Giordano Bruno, Telesio Patrizzi, Galileo Galilei, Isaac Newton gibi Batı biliminin en büyük dehaları yapmış oldukları gözlemler, ortaya koymuş oldukları formüller ve bilimsel uğraşlarıyla evrenin sınırlı-sonlu veya sonsuz olduğunu iddia etmiş, fakat hiçbiri genişleyen dinamik evren modelini öngörememiştir.
20. yüzyıla gelindiğinde Edwin Hubble, gelişmiş teleskobuyla yaptığı gözlemlerinde, tüm yıldız kümelerinin hızla birbirlerinden uzaklaştığını tespit etmiş ve böylece genişleyen dinamik evren modeli ortaya konulmuştur.
Ortaya konulan bu gerçek bir kez daha Kuran’ı tarihsel görüşler ve bilimin verileri karşısında haklı çıkarmıştır. Evrenin genişlediği ilk kez 1900’lü yıllarda ortaya atılmıştır. 1900’lü yıllardan önce ise Kuran dışında bu hakikati ortaya koyan başka bir kaynak yoktur.
Thales, Platon ve Batlamyus’un düşünce mirasına sahip antik Yunan, Kopernik, Kepler, Galileo ve Newton’lu ortaçağ, Descartes ve Kant ile yeniçağ, insanlık tarihindeki dehaların hiçbiri genişleyen bir evrende olduğumuzu ortaya koyamamışlardır.
Ancak Kuran, ortaya koymuş olduğu tüm iddialarda tarih boyunca haklı çıktığı gibi sürekli genişleyen dinamik bir evrende olduğumuza dair dev iddiasında da haklı çıkarak gerçekten görmek isteyen akıllara ve vicdanlara mucizevi yönlerinden birini daha sunmuştur.1
Yrd. Doç. Dr. Emre Dorman böyle diyor da 20. yüzyıla gelindiğinde Edwin Hubble adında bir kâfir, gelişmiş teleskobuyla yaptığı gözlemlerinde, tüm yıldız kümelerinin hızla birbirlerinden uzaklaştığını tespit etmiş ve böylece genişleyen dinamik evren modeli ortaya koymuş da bir Müslüman aynı işi neden yapamamış? Kuran’ı okuduğu halde Müslümanlar neden dalga geçmiş?
Gülünç iddiayı doğru kabul edelim: Önemli olan, önce Kuran’da yazanlardan habersiz o teleskopu yapmak, sonra “genişleyen dinamik evren modeli”ni oluşturmaktır. Bu nedenle Emre Dorman’ın yaptığına safsata ve gevezelik denir. “Pantalon olmadıysa düdüklü tencere verelim” gibi.
Üstelik bir de aşırı yorum zorlaması yapıyor: Zariyat Suresi’nin 47. ayetinde “evren” diye bir sözcük yok, “gök” diyor. Bre Emre Dorman, sen Allah’tan daha mı iyi bileceksin? Allah, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk çevirisinde “gök” diyor: “Göğe gelince, onu biz ellerimizle kurduk. Kuşkusuz, biz, genişleticileriz.”
Fransızcaya D. Masson şöyle çevirmiş: “Et le ciel? Nous l’avons solidement construit et nous lui avons donné de vastes proportions.”2
D. Masson’un da aklına “le ciel” (Gök) sözcüğünden sonra parantez açıp içine “l’univers” (Evren) yazmak gelmemiş.
Zavallı İngilizin de aklına gelmemiş: “And heaven - We built it might, and We extend it wide”3 diye çevirmekle yetinmiş.
Peki Emre Dorman neden çeviri ve yorum asparagası yapıyor? Yapıyor, çünkü din adamları, bütün dinlerde, her zaman sahtekârlık yapmışlardır. Oysa Kuran’ın bilgisi, son surenin (Nas Suresi) indiği günün bilgisiyle sınırlıdır.
Emre Dorman, 31 Mayıs 2017 günü de keşif ve uydurmalarını sürdürüyor:
“Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu, üstün olan ve bilenin takdiridir.” (Yasin Suresi: 38)
“Güneş’e, Ay’a boyun eğdirdi. Her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedir. Her işi yoluna koyup düzenler. Delilleri birer birer açıklar ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız.” (Rad Suresi :2)
Tarihte uzun dönemler boyunca Dünya’nın evrenin merkezinde sabit bir şekilde durduğu, Güneş’in ise Dünya’nın etrafında döndüğü kabul edilmişti. Kopernik ile başlayan ve ardından Kepler ve Galileo tarafından devam ettirilen süreçte ise Güneş’in sabit bir şekilde evrenin merkezinde durduğu, Dünya’nın ise sabit duran Güneş’in etrafında döndüğü kabul edilmişti. Bilimde devrim sayılan bu keşif son derece önemliydi ama gerçekte Güneş’in sabit bir şekilde durduğu kabulü de hatalıydı. Bu hatanın fark edilmesi ise çok sonraları, gelişmiş teleskoplar sayesinde ve kozmoloji biliminin oluşturduğu birikimle gerçekleşecekti.
1 Yrd. Doç. Dr. Emre Dorman, Hürriyet, 28 Mayıs 2017.
2 D.Masson, Le Coran, Gallimard, Folio classique.
3 Arthur J. Arberry, The Koran Interpreted, Oxford University Press.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama