Özdemir İnce

Yazmasam olmazdı 2023-5

17 Ocak 2023 Salı

10 Ocak 2023 akşamı Halk TV’de bir programa katılan Garo Paylan’ı ilgiyle dinledim. Konu HDP-altılı masa ilişkisi, masanın kendi cumhurbaşkanı adayını ve HDP’nin kendi adayını çıkarması tasarısına gelince Garo Paylan, işbirliği zemini olarak HDP’nin 27 Eylül 2021 tarihli tutum belgesini işaret etti.

Burada, 5 Ekim 2021 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “HDP’nin son açıklaması” başlıklı yazımdan alıntılar yapacağım:

[3 Ekim 2021 günü yayımlanan “Hem var hem yok” adlı yazım, HDP’nin 27 Eylül 2021 günü yaptığı açıklamadan önce yazılmıştı. Yapılacak açıklamayı hesaba katarak, yazıyı “Ben uluslararası kurallardan, devletler hukukundan söz ediyorum. Sorun TBMM’de görüşülürken nasıl bir sonuç çıkar, bilemem” olan iki cümleyle bitirmiştim. Yayımlamam çok iyi olmuş. Çünkü o yazımın içeriğini şimdi çok iyi değerlendirebilirsiniz. Çünkü sorunun en önemli yeri anadilde öğretim ile yerel özerk yönetim düğümleridir.]

Ancak yayımlanan tutum belgesinin “anadilde öğretim” ile “yerel özerk yönetim”le ilgili olduğunu düşündüğüm 4. maddesi “Türkiye’nin çözmesi gereken en köklü sorunu Kürt sorunudur. HDP çözüm için hazırdır” cümlesinden ibaret. “Kürt sorunu” nedir? Bu sorunun ne olduğunu yıllardır neredeyse ezbere biliyoruz: Bölgesel özerklik ve anadilde öğretim (öğrenim) hakkı.

HDP’nin yayımladığı 11 maddelik çağrı belgesinin onunu aklı başında her vatandaşı kesinlikle onaylar. Çağrının 4. maddesinde yer alan “Türkiye’nin çözmesi gereken en köklü sorunu Kürt sorunudur. HDP çözüm için hazırdır” görüşü, sorunun TBMM’de görüşülmesi düşüncesini onaylamaktadır. Bu, Millet İttifakı’nın da görüşüyle örtüşmektedir. Ancak altılı masa, HDP açısından Kürt sorununun ne olduğunu henüz resmen bilmiyor.

Çağrının 11. maddesinde yer alan “Sivil, özgürlükçü, yeni bir anayasa Türkiye’de yeni bir başlangıcın ve demokratikleşmenin tacı olacaktır” görüşü de demokrat ve özgürlükçü kamuoyunun talebiyle tamamen örtüşmekte ve Millet İttifakı’nın ortak düşüncesini onaylamaktadır .

11 maddenin on tanesi kamuoyunun ve Millet İttifakı’nın gelecekle ilgili tasarısıyla örtüşmektedir. Dolayısıyla, HDP’nin Millet İttifakı ve destekleyicileriyle yol arkadaşlığı yapmasının önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır.

Bu nedenle, HDP’yi barışçıl, işbirlikçi ve uzgörüşlü çağrısından dolayı kutlamamız gerekmektedir.

HDP’nin, yeni anayasanın yapılması sırasını seçimden sonra demokratikleşme dönemine bıraktığı anlaşılmaktadır. Ki bu da onun görüşmeci ve uzlaşmacı tutumunun kanıtı olabilir. Demokratikleşme, devlet örgütünün restorasyon ve rehabilitasyonunun tamamlanmasına olanak sağlayacaktır.

Eşbaşkan Pervin Buldan deklarasyonun açıklanmasından sonra, bir soru üzerine cumhurbaşkanı adayı konusunda şunları söylüyor: “Halkta oluşan beklentinin, acil bir demokratik değişim ve dönüşüm ihtiyacı ve talebi çerçevesinde geliştiğini tespit ettik. Bu anlamda seçimlerin yeni bir başlangıç, sorunların çözümü için demokratik yolların açılması imkânı olarak da değerlendirildiğini tespit ettik. Krizin ve çözümsüzlüğün başlıca kaynağı olan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini değiştirmek istiyoruz. Amacımız, bu otoriter sistemin yerine güçlü demokrasinin, çoğulcu demokratik sistemin tesis edilmesini sağlamaktır. İster HDP’li isterse başka bir aday olsun, isimler yerine ilkelerin ve yöntemlerin tartışılmasının gerekli olduğu inancındayız.”

Bu alıntıyı yaparken içime kurt düştü, şu 11 maddenin dördüncüsünü Rûdaw (Ankara) ajansının yayımladığı metinden de okuyayım dedim. Açık anlamlı şöyle bir cümle var: “Bu çerçevede, başta anadili hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli düzenlemelerin yapılması büyük önem taşımaktadır.”

Bu cümlenin açık anlamı şu: HDP, “anadilde öğrenim” hakkı istemekte. Yani belli bir bölgede anaokulundan üniversite dahil öğrenimin Kürtçe yapılmasını istemekte. Oysa bölgesel özerklik olmadan bunun gerçekleşmesi olanaksız! Yanlış yorumladıkları 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu’na göre de bölgesel özerklik istemekteler. Bu konuda da birçok yazı yazdım.¹ Cumhuriyet’in gerçek anayasası 1924 yılında kabul edilen anayasadır. Hem buna hem de mevcut anayasaya (Başlangıç ilkeleri: 2, 3, 4, 5 maddeler) göre üniter ve ulusal bir devlette bu hak mümkün değildir. Ayrıca uluslararası referanslara göre de böyle bir hak talebini destekleyecek tek cümle yoktur. Bu durumda HDP, altılı masa ile neyi müzakere edecek ki?!


1 Özdemir İnce, Türkiye’nin Sırat Köprüsü: Açılım Masalı, Tekin Yayınları, 2015. / Kasım ve aralık aylarında yayımladığım 1921 Anayasası ve İzmit Basın Toplantısı üzerine yazılar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları