Savcıların Dikkatine!

20 Eylül 2016 Salı

Saygıdeğer Cumhuriyet Savcıları!
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın şu maddesini iyi bilirsiniz: “Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.”
Anayasa, T.C’nin dilinin “Türkçe” olduğunu söylüyor. Bu anayasal kural “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” ilkesini pekiştirmeyi amaçlamıyor mu? Dil “Türkçe” olmazsa, “ülkenin bölünmesine” hizmet etmeyecek mi? Peki, bunlara ne buyurulur?

***

Ağrı’nın Diyadin İlçe Belediyesi’nin kapısının üzerinde “Şaredariya Gıyadine (Diyadine Belediyesi)yazılıydı. AKP hükümeti 28 belediyeye “kayyım” olarak “devleti temsil etmesi için atadığı” Diyadin Kaymakamı Mekan Çeviren, ilk iş olarak, “Anayasanın 3. maddesi gereğince” bu levhayı indirtip yalnızca Türkçesini astırdı…

***

Mardin Derik İlçe Belediyesi’nde de Kürtçe “Şaredariya Dêrikê” sözlerinin yanı sıra Ermenice ve Türkçesi ile 3 dilde yazılmış bir levha vardı. AKP hükümeti, kayyım olarak “devleti temsil etmesi için atadığı” Kaymakam Muhammed Fatih Şentürk, “Anayasanın 3. maddesi gereğince”, “Kürtçe ve Ermenice” levhayı söktürdü, yerine önce Türk bayrağı, sonra Türkçe levha astırttı!

***

Birkaç gün sonra “ülkenin bütünlüğünü” simgeleyen “Türkçe” levha Diyadin’de indirildi, yerine eskisi konuldu. Aynı sahne Derik’te de yaşandı. Türkçesinin yerine, önce “Türkçe kırmızı beyaz” ve “Kürtçe mavi beyaz” iki tabela asıldı! Ardından Ermenicesi de eklendi!

***

“Devleti temsil etmeleri” gereken, “günümüzde emir kulu” konumundaki kaymakamlar bu “fırdöndülüğü nasıl yaparlar?” diye düşünürken, “ülkenin bütünlüğünün” güvenliğinden sorumlu, “İçişleri Bakanı” denilen Süleyman Soylu’nun şu talimatı açıklandı: “Kürtçe de bizim dilimizdir. Bizim meselemiz terörledir. Talimat verdim o tabelalar aynen asılacak. O kadar!”
Bu talimat hakkında acaba “Türkiye Cumhuriyeti savcıları” ne düşünürler?

**

Bu 28 belediyeye neden “kayyımlar” atanmıştı? Bu belediyelerin, “terörü maddi, manevi desteklediği” ve “ülkenin bütünlüğünü bölme” çabası içinde oldukları nedeniyle değil miydi? Peki, “devleti temsil eden” ve görevlerini yasal olarak yüklenen “kaymakam kayyımları” bundan sonra kim takar?

***

Türkiye bir “etnik mozaikistandır!” Çeşitli diller, dinler bu ülkenin zenginliğidir. Bu dinler ve yerel diller elbette korunmalıdır. Tarih boyunca bu ülkede, çeşitli uygarlıkların özgün dilleri doğdu, ancak o uygarlıklar tarih sayfalarında kaybolunca, o diller de yok oldu. Yakın tarihten bir örnek vermek isterim.
Kafkasya’dan Çerkesler, Abazalar gibi çeşitli kavimler Anadolu’ya göç zorunda kaldılar. Genellikle Düzce, Sakarya, Adapazarı yörelerinde yerleştiler.
Yaklaşık 30 yıl önce bir yabancı kültür ataşesi “Ubıhça” konuşan bir kişiyi tanıyıp tanımadığımı sordu! Bu dilin varlığını ilk kez duymuştum. Ataşe, “bu Kafkas dilinin yok olmak tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını” söyledi.
“Eğer bu dili bilen biri varsa, ülkesindeki üniversitede konuşturup sözlü, yazılı kayıt yapılarak Ubıhçanın belgeleneceğini” ekledi. Düzce milletvekili sınıf arkadaşım, Büyükelçi Yaşar Yakış’a danıştım. Yakış, yöresinde araştırma yaptı, bir kişi buldu. Ataşeye bildirdim. O kişi, Oksford Üniversitesi’ne gönderildi. Kaybolan “Ubıhça” kayıt altına alındı…

***

Ülkemizde bu zenginliğin ortak koruyucusu “ay yıldızlı bayrağı” ve anayasal dili olan “Türkçedir.” Türkiye Cumhuriyeti’nin “ülkesi ve milletiyle bölünmezliğini” bu ilkeler belirler.
İçişleri Bakanı’nın talimatı, bırakın kayyım atanma gerekçesine, anayasaya aykırı değil midir? Bu talimat bir anayasal suç değil midir? İçişleri Bakanı’nın “Anayasayı ihlal suçundan dokunulmazlığının kaldırılması konusunda” ne düşünürsünüz?

Yüceyenler!
90’lı yılların başıydı. Çalan telefondaki kişi “Ben Tarık Akan!” demişti. Tarık Akan, beni neden arardı ki? Ziyaretime geldi. Yusuf Kurçenli’nin yönetiminde, kendi yapımcılığı ve sunuculuğu ile “Antika Talanı” adlı bir belgesel yapmak istiyordu.
Belgeselin danışmanlığını önerdi. Belgesel çalışmaya başladık. “Karun Hazinesi” ve “Noel Baba Definesi’nde” yoğunlaştık. Uşak, Antalya çekimlerini, Nev York ve Vaşington’da sürdürdük. Dönemin canlandırmaları yapıldı, tanıklar görüntülendi, yerli - yabancı uzmanlar konuşturuldu. Belgesel İtalya’da uluslararası ödül aldı.
Şimdi Yusuf Kurçenli, Tarık Akan’ı ışıklar içinde karşılayarak, Karun ve Noel Baba ile birlikte yücelmeye götürüyordur…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları