Öztin Akgüç

Başarı mı?

17 Ağustos 2012 Cuma
\n

\n

Sporcularımızın 2012 Londra Yaz Olimpiyatında aldığı sonuç, çeşitli açılardan değerlendirilerek başaralı ya da başarısız bulunabilir. Atletizmde alınan sonuçlara bakılarak başarılı değerlendirmesi yapılabileceği gibi; beklentilere, katılan sporcu sayısına kıyasla alınan beş madalyaya ve dünya sıralamasındaki yerimize bakılarak başarısız da görülebilir.

\n

Konunun uzmanı değilim; 1948 Londra Olimpiyatından bu yana amatörce ilgileniyor, izlemeye çalışıyorum. Uzman olarak değil, bir sade vatandaş olarak görüşlerimi açıklamaya çalışayım.

\n

Yaz olimpiyatlarının ana spor dalı atletizmdir. İlgili ve izleyici sayısı bakımından herhalde atletizm, diğer spor dallarına fark atar. Değerlendirmeyi atletizm açısından yaptığımızda, kanımca alınan sonuçlar, önceki olimpiyatlara göre başarılıdır. Yalnız Aslı Çakır Alptekinin altın, Gamze Bulutun gümüş madalyalarını değil, Nevin Yanıtın beşinciliği, Burcu Ayhanın yüksek atlamada finale kalması, Karin Melis Meyin sakatlanarak finalde yarışamamasını da başarı hanesine yazmak gerekir. Atletizmle biraz ilgili olanlar dahi, Nevinin asıl rakiplerinin Avustralya, ABD hatta Jamaikadan geleceğini, bu nedenle final koşmasının dahi büyük başarı olacağını öngörüyorlardı. Nevin, 100 metre engellide 12.58 saniye gibi çok iyi bir derece ile Türkiye rekorunu kırarak kıl payı dördüncülüğü kaçırdı. Kendisini, başarısının yanı sıra özgüven, kişilik olarak da kutlamak gerekir.

\n

Bayanlar (kadınlar sözcüğüne nedense ısınamadım) voleybol ve basketbol takımlarından beklentiler daha yüksekti. Sultanlar gerçekten zor gruba düşmüşlerdi. Dereceye girecek takımlarının da bu gruptan çıkacağı biliniyordu. Sultanların eline olanaklar da geçti. Grand Prixde yendikleri Çine 3-1 yenildiler. Çini yenebilir veya maç 3-2 ile bitebilirdi. Güney Koreyi 3-2 yendiler, maç 3-1 yengi ile sonuçlanabilirdi. Sultanlar olimpiyat üçüncülüğüne dek uzanabilirlerdi. Şans faktörü de var ama direnç, alçakgönüllülük, sürekli, düzenli çalışma, rakipleri küçümsememek de önemli.

\n

Bayan basket takımımız Periler, Rusyayı geçip, yarıfinal oynayabilirlerdi. İlk çeyrekte (periyotta) bir süre duraklama, maçın bitimine az süre kala Birselin üçlüğünün çemberden dönmesi, yarıfinale yükselmeyi engelledi, Perilerin Rus ve Fransız takımlarından hiç de geri kalan, eksik tarafları yoktu.

\n

Kuşkusuz olimpiyada katılan her sporcumuzdan, takımımızdan madalya, final hatta yarıfinal beklenemez, beklenmemelidir de. Deneyim kazanması için genç, yetenekli sporcular da götürülür, götürülmelidir. Ancak diğer ülkelerden çok geri kalınmamalı, en azından seçmelerde baraj derecelerine yaklaşılmalı, seçmelerde ilk turlarda elenilmemelidir.

\n

Atletizm ve tekvando dışında, yüzmede boğulduk”, “yelkende kaybolduk”, “boksta knock-out olduk”, “güreşte tuş olduk”, “halterde ağırlık altında ezildik gibi manşetler, nitelemeler ağır kaçabilir ama, dikkate alınması gereken uyarı ve eleştirilerdir.

\n

Burada bir çelişkiyi de vurgulamak gerekir. Bir yanda olimpiyat düzenlemeye kalkıyor, sporcularımızdan dünya çapında derece, başarı bekliyoruz. Öte yandan lisanslı sporcu sayımız 1 milyon dolayında, nüfusumuzun 7.5te 1i lisanslı sporcu. Ders programlarında beden eğitimine, tıpkı müzik gibi dolgu dersi olarak bakılıyor, ciddi eğitim verilmiyor. Yetenekte alan araması yetersiz kalıyor. Kızlarımızın başını bandana dahil bağlayıp, imam hatibe yönlendiriyor, tesettür diye ucube kıyafetlere sokuyoruz. Ayrıca On beşinde kız ya ere ya yere gibi, özür dilerim, sapıkça sloganlar geliştiriyoruz. Burada çelişki, samimiyetsizlik yok mu?

\n

Sporcularımızın başarıları kutlanırken, Sayın Başbakan derhal rol alıyor, TRT görevini(!) yapıyor, Sayın Başbakanı ön plana çıkararak, kişisel propagandasını gerçekleştiriyor. Sporda kişilik, karakter de olmalı.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları