Öztin Akgüç

Partiden İstifa

09 Kasım 2014 Pazar

Partiden İstifa Kişi siyasal partinin ilkelerini, umdesini içselleştirmiş, benimsemiş ise partiden istifa bir yerde kişinin inançlarını yadsıması gibi yorumlanır. Kişi siyasal partinin ilkelerini, umdesini içselleştirmiş, benimsemiş ise partiden istifa bir yerde kişinin inançlarını yadsıması gibi yorumlanır.
Parti ile parti yönetimini hatta genel başkanını ayırmak, ayrı değerlendirmek gerekir. Parti ilkeleri ile kalıcı, kişiler ise geçicidir. Kimileri iz bırakarak, efsanevi lider olarak anımsanarak tarihe geçer, kimileri de deler de geçer...
Partiye inanmış, ilkelerini içselleştirmiş, partinin gerçek tabanı hancı, partinin yöneticileri ise yolcudur.
Ülkemizin demokratik, sosyal, laik hukuk devleti olmasını gönülden amaçlıyorsak; bağımsızlığı, kalkınmayı, saygınlığı, çağdaş uygarlığa ulaşmayı, sorunlarımızın çözümünü bu amacın gerçekleşmesinde görüyorsak; CHP bu amacı gerçekleştirecek siyasal akım olarak algılanmalıdır. CHP’nin altı oku bir bütündür; tutarlı şekilde uygulandığında demokratik, sosyal, laik hukuk devleti olma da bir ütopya olmaktan çıkarak gerçekleşir.
Günümüzde partinin yönetimi başarısız görülebilir; söylemleri yetersiz bulunabilir; hatta örtülü bir hizipçiliğin parti yönetiminde ağırlık taşıdığı da düşünülebilir. Buna tepki herhalde istifa etmek olmamalıdır. İnançlardan, ideallerden, ilkelerden istifa edilemez. Yönetim eleştirilir, öneriler yapılır, söylemlerin eksiği tamamlanmaya çalışılabilir. Ama herhalde çözüm istifa olmamalıdır.
Ülkemizde tahrip, yıkım gücü yüksekbir iktidar var. Ülkenin tarihini, geleceğini, siyasal ve doğal coğrafyasını, varlıklarını, saygınlığını tahrip ediyor. Hasta adam olarak nitelendirilen Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasının paylaşımını düzenleyen “şark meselesi”, ülkenin günümüzde içinde bulunduğu ortamdan da yararlanılarak, Anadolu ve Ortadoğu için yeniden gündeme getiriliyor.
Ülkenin önceliği, bu fetret, dağılma, çözülme sürecini durdurmak, başlıca gösterişçi, ulusal değil belli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden iktidardan kurtulmalıdır. Bu bağlamda ülkede yalnız iktidar değil muhalefet sorunu da olduğu, muhalefete çekidüzen vermenin de gerekli olduğu düşünülebilir. Bu nedenle eleştiri okları, yalnız iktidara değil, muhalefete de yöneltilmektedir. AKP’den çekinildiği için muhalefeti eleştirmenin kolay ve risksiz olması nedeniyle değil, CHP ve MHP daha etkili muhalefet yapmaları içineleştirilmektedirler. Ülkedeki eleştiri açığı da bir ölçüde kapatılmaya çalışılmaktadır.
Kritik bir yolda ilerlerken, önce muhalefete çekidüzen verip, ardından iktidara yüklenmek de bir strateji olabilir. Ancakönceliği iyi belirlemek gerekir. Öncelik herhalde yıkım gücü yüksek iktidardan kurtulmak, çözüm değil çözülme sürecini durdurmak olmalıdır. Önce muhalefete çekidüzen verme, atların önüne arabayı koşmak, bağlamak gibi görünüyor.
Her açıdan başarısız, yıkım gücü yüksek bir iktidar varken, CHP’nin iç sorunlarıyla, söylemleriyle, istifalarla yıldırımları üstüne çekmesi, paratoner işlevi görmesi, en azından zamanlama açısından doğru değildir. Kuşkusuz CHP de MHP de eleştirilir, ancak öncelikler iyi saptanmalıdır. İktidardan kurtulduktan sonra siyasal partilerin amaca uygun biçimde yönetilmeleri de gündeme getirilmelidir.
Kişiler istifa ile tavır koymak yerine çevre ilişkileriyle, ikna yöntemiyle, partinin eksik gördükleri yönlerini kapatmaya, itibar yitirmesini önlemeye çalışmalıdır. “CHP oy yitirsin, belki aklı başına gelir. Oyu artarsa yöneticiler bunu kendi başarıları gibi yorumlayıp koltuğa iyice yapışırlar” anlayışını da doğru, yerinde bulmuyorum. Yöneticilerin geçici, partinin kalıcı olduğu göz ardı edilmemelidir. Kızgınlıkla, öfkeyle tepki vermekten kaçınılmalıdır.
CHP’ye sahip çıkmanın hem akılcı hem de duygusal bir yönü vardır. CHP Mustafa Kemal Atatürk’ün yadigârı, bergüzarıdır. CHP’nin bu çizgiden sapmaması için özveriyle çaba harcanmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları