Öztin Akgüç

Sonuç Almak

23 Haziran 2013 Pazar

GEZİ direnişi, başkaldırışı, tepkisi nasıl nitelendirilirse nitelendirilsin; gösteriler cesaretin, özverinin, çabanın, savaşımın siyasal bir sonucu, bir ödülü olmalıdır. O sonuç herhalde doğa, yeşillik ve özgürlükler için tehlike oluşturan AKP’nin seçim sandığında yenilgiye uğratılarak, iktidardan uzaklaştırılması olmalıdır. Bu amaç için kritik noktaların belirtildiği bir yol, bir yörünge çizilmelidir.
Tas, tava tıngırdatmak, bayrak asmak, slogan atmak,
“İstifa” diye bağırmak bir tepkidir ama, iktidarı bir hayat-memat sorunu olarak gören “ya devlet başa ya kuzgun leşe” anlayışında olanlar için, bu tür tepkilerin fazla anlam ifade etmeyeceği, etki de doğurmayacağı açıktır. Tepkinin sandığa yansıması ve sandığın da güvenceye alınması gerekir. Meydan okuyuş “sandıktır.” O halde yanıt da sandıkta verilmelidir.
Belirlenecek kritik yolda, ilk aşama, ilk engel, önümüzde sekiz ay sonra yapılacak yerel yönetim seçimidir. Seçimde kuşkusuz alınacak oy oranı, kazanılacak belediye başkanlığı sayısı önemlidir; ama kritik olan İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlıklarıdır. Türkiye’de en büyük rant kaynağı, rant kapısı İstanbul, ardından da Ankara gelmektedir. Bu iki Büyükşehir Belediyesi, AKP’nin maddi güç kaynağıdır, dayanağıdır. Bu maddi güç kaynağı kuruduğunda, taşıyıcı sütunlar çöktüğünde, kritik yolun sonu da görünmüş olur.
AKP destekçileri blok halinde oy kullandıkları halde, AKP karşıtlarının oyu bölünmekte ve AKP özellikle büyük şehirlerde bu bölünmeden yararlanmaktadır. Karşıt oyların bölünmemesi, oyların tek bir aday üzerinde yoğunlaşması önemlidir. Muhalif partilerin bu konuda yapacakları anlaşmalar, gençlerin önerileri, destekleri belirleyici olacaktır. Toplu bir sonuç alınacaksa, kişisel heveslerin, tutkuların, hesapların burada yer almaması gerekir.
Tarih tekerrür eder mi? Kesin bir şey söyleyemiyorum.
Anımsanacaktır.
Özal’ın da başkanlık ya da yarı başkanlık hevesine kapıldığı, 1989 yerel seçimleri o dönemin iktidar partisi ANAP açısından tam bir yenilgi, hezimet ile sonuçlanmış, ANAP için sonun başlangıcı olmuştu. Aynı sonuç AKP için de söz konusu olabilir mi? Bunun için özellikle İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkan adayları üzerinde geniş bir mutabakat, görüş birliği, halkın katılımı ve sandığın emniyeti önemlidir.
Açık söyleyeyim. AKP’nin yüzde 50 oranı üzerinde de en azından vatandaşın bir bölümünün ciddi kuşkusu vardır. Kime sorsanız
“ben oy vermedim” diyor ama sandıktan da yüzde 50 oranında oy çıkıyor. Bu oldukça yaygın bir yakınmadır. Sandıkta eskiden “Ali Cengiz oyunundan” söz edilirdi; günümüzde teknoloji ilerledi, bilgisayar oyunundan söz ediliyor. Sandık sonuçlarının güvenli olmasında da muhalif partilere önemli görev düşüyor. Partilerin sandık gözlemcilerinin iyi eğitilmiş olması, sandıkların sayımı sırasında kontrol edilmesi, izlenmesi, sonuçların toplanması, yolsuzluk, usulsüzlük varsa anında gündeme getirilmesi önem taşımaktadır. Gençler, ortak aday seçmenler arasında iletişim ve sandık güvenliğinin sağlanması açısından da etkileyici rol oynayabilirler, oynamalıdırlar.
Demokrasi, cesur, özverili, haklarına sahip çıkan, sorgulayan, irdeleyen, savaşımcı bireylerin toplumsal düzenidir. Ürkek, çıkarcı, adam sendeci, küçük hesaplar peşinde koşan, akıl tutulmasına uğramış, özgürlük tutkusundan yoksun kişilerle demokratik bir düzen kurulamaz, yaşatılamaz. Olsa olsa yarı diktatörlük, idiokrasi, kakokrasi gibi sözcüklerle ifade edilen düzenler kurulabilir.
Gençler bir ateşi yakmıştır, bu ateş demokrasi açısından sonuç vermelidir. Demokrasi, özgürlük, bağımsızlık isteyerek bunun gereği özellikle sandıkta yerine getirilmelidir. Gençlerin davranışı, tepkisi vatandaşlarımızın genelinde en azından bir sorumluluk duygusu uyandırmalıdır.

\n

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları