Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yönetememe İktidarsızlığı
Bırakın sosyal devlet olmayı, çağdaş devlet anlayışını, geleneksel olarak bir devletten ne gibi işlevler, hizmetler beklenir, bu hizmetler yerine getiriliyor mu, onu tartışalım. En azından devletin şu üç işlevi yerine getirmesi gerekir. Ülke içinde asayişi, güvenliği, düzeni sağlamalı; adalet dağıtmalı; sınırları dış güçlere karşı korumalı... Günümüzde devletimiz bu görevlerini gereği gibi yerine getirebiliyor mu? Yaşanan olaylara bakıldığında verilecek yanıt “Hayır” oluyor. \n
\nÜlkede, asayiş, güvenlik var mı? Her gün adam kaçırılıyor, yollar kesiliyor, otobüsler, kamyonlar, arabalar yakılıyor, mayınlar döşeniyor, can güvenliği kaygısı toplumda yaygın. Kişisel özel koruyucular dışında hemen her kurumda banka şubelerine, sitelere varıncaya kadar özel güvenlikçiler var. Tüm bu önlemlere karşın, ülkemiz güvenlik sorunu yaşıyor. Kolluk güçlerine duyulan güven eksikliği de ayrı bir sorun.\n
\nAçık konuşmak, çekinmeden yazmak gerekir. Yargıya güven var mı? Ülkemizde yargıya öteden beri güven yoktur. Siz “adalete güveniyoruz”, “Türk adaleti” gibi söylemlere bakmayın, samimiyetten uzak, çeşitli güdülerle söylenmiş sloganlardır bunlar. Arkadan söylenenlere, otosansürle yazılamayanlara bakın. Ne yazık ki adalete güven giderek de azalıyor. Yalnız Balyoz, Ergenekon davaları değil, tecavüz, soygun, taciz, yolsuzluk hatta trafik davalarına bakın; verilen kararların, cezaların büyük bir bölümü toplumda kızgınlık, infial uyandırıyor, yargı inandırıcı, toplumsal duyuncu (vicdanı) tatmin edici olamıyor.\n
\n***\n
\nDış güvenliğe, sınırların korunmasına gelince... Suriye, Irak, İran sınırları, özür dilerim kevgir gibi, yol geçen hanı... Terörist de giriyor, Özgür(!) Suriye yanlısı yabancı ordu mensupları da giriyor, ajanlar, kışkırtıcılar, provokatörler cirit atıyor. Kolluk güçleri, neyi, kimi hangi çıkarları kolluyor? Bu bağlamda da ciddi kuşkular var.\n
\nDevlet bir tüzel kişi yönetenleri, kanunları, kuruluşları var. Devlet temel işlevlerini ve görevlerini dahi yerine getiremiyorsa yönetilemiyor, ciddi yönetim zaafı, eksikliği var demektir. Bunu bir eleştiri, bir sorun olarak gündeme getirdiğinizde, “efendim alternatifi yok” yanıtını veriyorlar. “Alternatifi yok” yanıtı, kanıtlanamayan, zavallı, tartışmada aczi ifade eden bir yanıt oluyor.\n
\nT. Özal dönemi, yine başarı söylemiyle üstü örtülen başarısızlıklarla dolu bir dönemdi. Eleştirdiğinizde yanıt çoğu kez günümüzdekine benzer oluyordu; “alternatifi yok”. O alternatifsiz hükümetten sonra kaç hükümet değişti? Sayısını hatırlamıyorum. Sonunda döndük, dolaştık, yine alternatifsiz bir iktidar, bir hükümet dönemine ulaştık.\n
\n***\n
\n1990 öncesi Osmanlı Bankası’nda danışmanlık yapıyordum. Bankada bir tartışmada yine alternatifsizlik savı ileri sürüldü. “Bankadan 30-35 kişi seçin, hükümet kurun, en az alternatifsiz dediğiniz Özal hükümeti kadar başarılı olur” iddiasında bulundum. Bunda gayet samimiydim. Alternatifsiz filan diye kişileri abartmamak gerekir. Geçen hafta Antalya’ya yakın küçük bir işletme sahibi, aynı zamanda usta olan kişi ile ülkenin yönetimini konuşuyorduk. Yine alternatifsizlik savı gündeme geldi. Bir araç içinde gidiyorduk. “Bu yolda yürüyen 30 kişiden rastlantısal olarak bir hükümet kur, bu hükümetten daha başarılı olabilir” dedim. Usta samimi mi idi bilemiyorum, bana hak verdi. Yalakalığın, kişiliksizliğin de bir sınırı olmalı. Yandaş medya bu konuda sınır tanımıyor. İşi alternatifsizliğe kadar götürüp, buyurganlığı çanak tutmamak gerekir.\n
\nBu alternatifsizlik savı, bana bilinen bir Bektaşi fıkrasını anımsatır. Hani bir şarap yarışmasında Bektaşi degüstatör, tadarak şarap kalitesini belirleyecek uzman kişi seçilmiş. Bektaşi ilk sunulan şarabın tadına baktıktan sonra “Öbürü daha iyi” demiş. Bektaşi, tadına bile bakmadan nasıl hüküm veriyorsun, diye uyarılmış. Bektaşi’nin yanıtı, bilinir: “Bundan daha kötüsü olmaz ki.” Aslında politikada böyle kesin bir yargı da yanıltıcı olabilir. Bir de deneyimler sonucu oluşmuş “Gelen gideni aratır” özdeyişimiz var. Ne yazık ki bu deyişte de haklılık payı var. Gelen gideni çoğu kez aratıyor.\n
\nSüreci bu tür beklentileri değiştirecek, kısırdöngüleri kıracak etken, halkın aydınlanması, haklarına, geleceğine sahip çıkması, egemenliğin gerçekten kendisinde olduğuna inanması ve gereken cesareti de göstermesidir. Halk dalkavukluğu yapmıyorum. Halkın değer yargıları, davranış biçimi değişmeden, başarılı bir yönetim oluşturamayız. Yönetenlerle yönetilenler arasında karşılıklı etkileşim gerçeği gözden kaçmamalıdır.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu