Kıyıda köşede, televizyonlarda kahvede, çarşıda pazarda tartışılıyor, sorgulanıyor:\n

“Suriye’yle sınırlı çatışmadan sıcak savaşa sürüklenme olasılığı nedir?”\n

Bu soruya verilecek yanıtların hangi ölçüde geçerli olacağı belirsiz.\n

Ancak tartışmanın kendisi bile önemli bir tehlikeyi işaret ediyor.\n

Büyük yıkıma, büyük kayıplara yol açacak savaş tehdidini...\n

Uçağımızın düşürülmesinden başlayarak, sınırdaki top atışlarına, Suriye uçaklarının indirilip aranmasına değin yapılanlar “karşılıklı yoklama” ya da “güç sınama” yöntemleriyse eğer, benzer girişimlerin savaşı başlatmayacağının garantisi yok.\n

Tehlike kapıda sayılır.\n

Bir anda kan ve gözyaşına sürüklenebiliriz.\n

Çocuklarımız küresel sömürü düzeninin çıkarları uğruna ölebilir.\n

Daha fazla kan dökülmemesinden söz edenler, topraklarımızı ve coğrafyamızı kan gölüne boğabilir.\n

Bizim olmayan haksız ve hukuksuz bir savaş, bugünden konuşulmayan daha yıkıcı gelişmelere yol açabilir...\n

Kaldı ki sorun Türkiye ve Suriye’yle çerçeveli değil, cepheleşme var.\n

Rusya, Çin, İran ve Suriye cephesinin karşısında başta ABD ve diğer Batılı güçler, Suudi Arabistan, Katar, dünyayı ateş çemberine sürükleyebilir.\n

ABD ve Rusya’nın bugünkü temkinli tutumlarının ne denli kontrollü süreceği de belirsiz...\n

***\n

Neyse ki, iktidar ve yandaşlarının açık ya da örtülü o denli geniş ve kapsamlı kara propagandasına karşın, Türkiye’de toplum olası bir felaketin ayrımında.\n

İktidarın tutumunun ve Genelkurmay Başkanı’nın kaldırdığı yumruğun arkasında savaş desteği görünmüyor.\n

Taşeronluk benimsenmiyor.\n

İnsanlık için ödenilecek büyük bedeller, ekonomik kayıp ve yıkımlar, sağduyu sayesinde hesaba katılıyor.\n

Suriye’yle savaşın haklı bir yönü yok çünkü.\n

Zaten komşumuzla derdimiz ne ki?\n

Can kayıpları, demokrasi, zulüm, özgürlük diyorlar...\n

ABD’nin Irak’ı işgalini gerekçelendirdiği hamasi demokrasi ve özgürlük söylemlerinin nasıl büyük can kayıplarına, ülkenin adeta parçalanmasına yol açtığı ortada.\n

Tıpkı Arap Baharı denen olgunun “demokrasi” açısından yarattığı sonuçlar gibi. \n

Tıpkı demokrasi derken, yeni baskıcı düzenlerin, şeriat yapılanmalarının iktidar koltuğunun sahibi ya da paydaşı olmaları gibi...\n

***\n

Kaldı ki insan önce kendine bakar; demokrasi ne durumda, özgürlükler, haklar ne ölçüde?\n

Muhalifleri terörist diye cezaevlerine tıkmış, basını otosansürlü, özgürlük arayışları ve istemleri biber gazıyla, mahkemeler yoluyla boğulan bir ülkenin başkalarına vereceği demokrasi dersi ne olabilir ki?\n

İşin bir garip yanı da Suriye’ye karşı Türkiye’yle birlikte cephe olan bazı ülkelerin durumu...\n

Türkiye’yi yöneten iktidarın Suudi Arabistan, Katar ve Bahreyn’deki demokrasi ve özgürlükler konusunda bir değerlendirmesi, sesi ve tepkisi neden yok acaba?\n

Ortadoğu’da dün zorlamalarla oluşturulan sınırların çözüm olmadığını göstermek istiyorlar.\n

Peki, benzer yöntemlerle dayatılan bugünün haritaları sonuç verebilir mi?