Yanlış Kapıyı Kim Çalıyor?

Yakın dönemde vergi ve finans üzerine okuduğum kitaptaki mizahi bir ifade şöyleydi: “Vergiler hiçbir zaman yürürlükten kaldırılmaz, sadece isimleri değişir!”\n

Şimdi anlatacağım şey ise mizahın da ötesi bir durumu içeriyor. Üstelik yine aynı kitaptan; “Geçici vergilerin kalıcı olması bir Amerikan buluşudur” sözünü dahi Türkiye özelinde kıskandıracak bir sunumda! \n

Değerli okurlarım ödeme emri tebliği ile mükellefin korkulu rüyası başlar. Çünkü bu aynı zamanda, vadesi geçmiş vergi borcu bulunan mükelleflerden verginin haciz yoluyla alınabilmesi sürecinin başlangıcını ifade eder.\n

“Vergisini zamanında ödemeyen mükelleflerin kötü rüya görmelerinde bir sorun yok” dediğinizi duyar gibiyim. Nispeten de haklısınız aslında. Ancak ne yazık ki, ödeme emri sadece borçlulara gönderilmiyor! Şaşırmayınız… Borçlu olmayanlara, hatta Anayasa Mahkemesi tarafından da borçlu olmayacağı belirtilenlere dahi ödeme emri tebliğ ediliyor. \n

Daha önce bu köşede uyarmıştık. Anayasa Mahkemesi limitet şirket ortakları ve diğer şirketlerin kanuni temsilcilerini ilgilendiren çok önemli bir karar vermişti.\n

Anayasa Mahkemesi, 6183 sayılı kanunun 35. ve mükerrer 35. maddeleri hükmünün uygulama süresini belirleyen 5766 sayılı kanunun geçici 1. maddesini, 15 Ekim 2011 tarih ve 28085 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kararı ile iptal etmişti. Hatta bu hükmün yürürlüğünü dahi durdurmuştu.\n

Bu iptal kararının anlamı özetle şöyleydi: “Limitet şirket hissesi alarak, ortak olanların devir tarihinden önceki borçlara ilişkin müteselsil sorumluluğu 6 Haziran 2008 tarihinden sonra doğan kamu alacakları için söz konusu olur.”\n

Yine aynı şekilde, diğer şirketlerin yeni kanuni temsilcilerinin kamu borcundan sorumlu olabilmesi için kamu alacağının 6 Haziran 2008 tarihinden sonra doğmuş olması gerekiyor. \n

Bu duruma rağmen, vergi daireleri tarafından, sorumluluğu bulunmayan bu ortaklara ve kanuni temsilcilere ödeme emirleri tebliğ edilmekte. Vergi daireleri bu “ayrıntıyı” dikkate almadan, otomasyon sisteminde kayıtlı tüm limitet şirket ortaklarına veya diğer şirketlerin kanuni temsilcilerine ödeme emri tebliğine devam ediyor.\n

Daha da kötüsü, bu durum anlatılınca, ödeme emrini iptal etmiyorlar. Gerekçeleri ise 6183 sayılı kanun. Bu kanun uyarınca ödeme emrine karşı 7 gün içinde dava açılabiliyor. \n

Vergi daireleri bu konuda yol dahi gösteriyor; “Açtığınız davada Anayasa Mahkemesi kararından mutlaka bahsedin…”\n

Türkçemizde “yanlış kapıyı çalmak” diye güzel bir deyim var. “İsteğinin yapılmayacağı, yersiz sayılacağı bir yere başvurmak” anlamında kullanılıyor. Umarız sonuç bu kez öyle olmaz.

Yıllık izin kullanımında yaşanan önemli sorunlardan birisi de, izin kullanırken işçinin hastalanması ve rapor almasıdır.\n

İşçi, yıllık ücretli iznini kullanırken hastalanır veya kaza geçirecek olur ve bu nedenle kendisine ilgili sağlık kuruluşları tarafından sağlık izni verilirse, sağlık izni ile yıllık iznin iç içe girmemesi için, yıllık ücretli izin hakkı askıya alınır. Ancak burada, kaza veya hastalık nedeniyle verilen sağlık izninin bitimi halinde, yıllık ücretli iznin devam edip etmeyeceği yönünde bir belirsizlik var. \n

Sağlık izni nedeniyle askıya alınan yıllık izin hakkının geriye kalan kısmının kullanılmasına, sağlık izninin bitiminden itibaren tekrar başlanıp başlanılmayacağı konusu hizmet akitleri veya toplu iş sözleşmeleriyle önceden belirlenebileceği gibi taraflar arasında özel olarak da kararlaştırılabilir.

ÇALIŞAN KİŞİ BABASININ EMEKLİ\n

AYLIĞINDAN YARARLANABİLİR Mİ?

Babam, TOBB’un Emekli Sandığı’ndan emekliyken, annem ise ev hanımıyken vefat etti. Halen bekârım ve İTO’da çalışıyorum. Aynı sandığa bağlı olmam nedeniyle babamdan aylık alabilir miyim? Özlenen Sezer Yasal olarak aylık bağlanma hakkınız yoktur.

SORU - CEVAP

Sorularınız için malicozum6ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek cevaplanacaktır.