\n

Geçen hafta başında TÜİK 2012 yılının üçüncü çeyreğinin ekonomik büyüme verilerini açıkladı. Buna göre ülke ekonomisi, temmuz, ağustos, eylül üç ayının ortalaması olarak, geçen yılın aynı dönemine göre yalnızca yüzde 1.6 oranında bir büyüme hızı yakalamış bulunuyor.\n

Bu oranın ölçümüyle ilgili sorunlar, özellikle altın dışsatımının etkisi bir yana, bu oran 2009 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana, yani son üç yılda yaşanan en düşük üç aylık büyüme oranıdır. \n

***\n

AKP, sürekli olarak büyüme oranının yüksekliğiyle övünüyor. Gerçekten de ekonomi 2003-2011 arası dokuz yılda, oldukça yüksek bir düzeyde, yılda ortalama 5.36 oranında büyümüştür. Ancak büyümenin niteliksel yönleri, yani işsizliği ne ölçüde azalttığı; toplumun hangi kesimlerine ve ülkenin hangi bölgelerine yaradığı toplumsal yaşama nasıl yansıdığı bu sayılardan anlaşılmaz.\n

Sayısal veriler, 2012’de yıllık büyümenin AKP’nin dokuz yıllık büyüme ortalamasının yarısı dolayında kalacağını kanıtlıyor. Ekonominin motoru sayılan sanayi üretiminde yılın dördüncü çeyreğinin ilk ayı olan ekimde görülen yüzde 5.7’lik küçülme bunun ilk işaretidir. \n

Büyüme oranında görülen bu azalma, yerli ve yabancı, resmi ve özel tüm ekonomi çevrelerinin beklentilerinin altındadır. Oysa beklentiler, ekonomik kararların alınmasında birinci derecede etkilidir. Beklentilerin gerçekleşmemesi, ekonomi üzerinde sayısal büyüklüğün ötesinde çok daha olumsuz etkiler yapar.\n

***\n

AKP iktidarında ekonomi sayısal olarak şöyle ya da böyle büyüyor. Ancak toplumda niteliksel bir çöküntü de yaşanıyor; yaşam kalitesi hızla geriliyor; toplumsal yapı şiddeti besleyen bir noktaya taşınıyor. \n

İnsan ve para kaynaklarını sürekli tüketen ve toplumu şiddete boğan Kürt sorunu giderek ağırlaşıyor.\n

Hak ve hukuk dağıtması gereken adalet perisinin kendisi her gün tecavüze uğruyor; çok sayıda cinayet faili meçhul kalıyor; suçlu olup olmadıkları bilinmeyen binlerce insan uzun tutukluluk süreleriyle özgürlüklerinden uzak tutuluyor. \n

AKP yönetiminin eğitim, bilim, sanat ve düşünce üzerindeki yasak ve baskıları, işlemeyen adaletle birlikte, fiziksel olmayan şiddete dönüşüyor. \n

Ya fiziksel şiddetin boyutları? İnanılır gibi değil. Sağlık sunan sağlık çalışanları, bilgi taşıyan öğretmenler toplumdan fiziksel şiddet görüyor. Kadına şiddet kol geziyor. Toplumun geleceği olacak olan çocuklar sayı saymayı babalarının tutukluluk ya da hapislik sürelerinden öğreniyor; son dört yılda 27 bin çocuğun kayıp olduğu açıklanıyor. Başbakan’ın ikide bir Peygamber Ocağı dediği askeriyede intihar eden asker sayısının şehit olan asker sayısından daha fazla olmasına ne denir? \n

Sporda şiddet o kadar insanlık dışı bir boyuta ulaşıyor ki, özürlülerin bir basketbol maçında, sözüm ona sağlamlar özürlülere saldırabiliyor. Spor bile şiddet korkusu kaynağına dönüşüyor.\n

***\n

AKP’nin “ekonomi tıkırında” sayılarıyla toplumu taşıdığı yaşam ortamı kısaca bu. Ya şu sırada yaşanan ekonomik daralma gelecek yıl da devam ederse ne olur? \n

Bütçenin görüşüldüğü bugünlerde, sayılara boğulmak yerine asıl aranması gereken bu korkutucu nitelik sorusunun yanıtıdır. \n

\n