CHP’nin kırmızı gülü

22 Ocak 2018 Pazartesi

Kırmızı gül dünya solcularının özgürlük ve barış simgesidir. Sonunda, CHP’nin de bir kırmızı gülü oldu. İstanbul İl Başkanlığı’na Canan Kaftancıoğlu seçildi.
Yıllarca emek verdiğim CHP’nin, üstelik İstanbul’da böyle bir açılım gerçekleştirmesini çok önemsiyorum. Çünkü birilerinin değil, örgütün özgürlükçü bir bilinçle yaptığı bu seçim, CHP ile birlikte ülke siyasetinin de önünü açacak bir başlangıç olabilir; dahası olmalıdır!

Sağcılaşmanın ağır bedeli
CHP, Kasım 2008’de, o zamanki İstanbul İl Başkanı tarafından kara çarşaflı bir kadına törenle altı ok rozetinin takılmasından ve hemen ardından gelen genel başkan değişiminden sonra hızla sağcılaştı. Yalnızca yönetimine ve milletvekilliğine taşıdığı kadroları ve gösterdiği sağcı adaylarla değil, ideolojisiyle ve söylemiyle de sağa yelken açtı.
Sağcılaşarak düşünsel kimliğini tümüyle yitiren CHP, bunun kaçınılmaz sonucu olarak AKP iktidarının, ülkeyi, hukukun üstünlüğü, çağdaş eğitim ve yurtta ve dünyada barış gibi Cumhuriyetin ana değerlerinden uzaklaştırması karşısında çok yetersiz ve etkisiz kaldığı gibi çoğu zaman AKP’den bile daha hızlı savaş çığırtkanlığı yapan bir noktaya savruldu.
Sağcılaşması CHP’ye hiç yaramadı; parti hiçbir önemli seçimi kazanamadı!
Aynı nedenlerle, 2017 anayasa değişikliği ile parlamenter demokrasiyi yok eden büyük siyasal dönüşüme de başarılı bir karşı duruş sergilenemedi.
İstanbul İl Başkanlığı seçimi, CHP’nin ve Türkiye’nin yaşadığı siyasal tıkanıklık karşısında tabandan gelen bir uyanışı yansıtıyor.
Bu nedenle ne parti içinden ne de dışından gelen ve gelebilecek olan saldırılara aldırış edilmeli. Saray-sermaye sarmalında özgürlüğünü iyice yitirmiş olan sağcı basın-yayının yoğun saldırıları da doğaldır. Kaftancıoğlu il başkanlığına CHP örgütünün oylarıyla geldi. İnsanların bir göreve birileri tarafından atanmasına ve yine birileri tarafından görevden atılmasına iyice alıştırılmış olanların, bir türlü anlayamadığı tam da bu!

Asıl bundan sonrası
Seçiminden sonra AKP ve yandaşlarının uykularının kaçmasının asıl nedeni, kuşkusuz birkaç tweet değil; Kaftancıoğlu’nun temsil ettiği özgürlük, barış ve demokrasinin aydınlık değerlerinin bir toplumsal uyanışı ateşlemesinden korkmalarıdır.
Ancak, korkunun ecele faydası yok!
Kısır ayrıntılara takılıp kalmadan, ilk aşamada, yaklaşık 13 ay sonra yapılacak yerel seçimlerde İstanbul Belediye Başkanlığı mutlaka kazanılmalıdır. Ülke içi siyasette İstanbul çok etkili ve belirleyicidir. Bu nedenle, İstanbul, özgürlükçü, solcu, barışçı ve dürüst bir söylem etkili bir belediye yönetimi programıyla tamamlanarak kazanılırsa, bu sonuç Anadolu’yu da çok etkiler; AKP, Kasım 2019 seçimlerinde sandıktan çıkamaz!
Eğer AKP-MHP cephesinin seçeneği olarak, CHP, cephe anlayışıyla değil, tüm toplum kesimlerini kucaklayan birleştirici bir tutumla, hukukun üstünlüğü, basın ve üniversite başta olmak üzere özgürlük; tam parlamenter demokrasi; yurtta ve dünyada barış ile akan kanın durdurulması; emekçi hakları; üniversite özerkliği, bilimin yol göstericiliği ve çevre duyarlılığı değerlerini yeniden ve güçlü bir biçimde sahiplenir, yaşama geçirir ve toplumu bu değerler çevresinde toplamayı başarırsa, AKP’nin elinde bu değerlerden çok uzaklaştırılan ve aşırı sağa bükülen Türkiye siyaseti de bütünüyle sağlıklı bir raya oturur.
Sağcılaşan CHP üst yönetimi, bugüne dek çok gül aradı; aradıkları gülü CHP örgütü kendilerine sunuyor; eğer değerini bilir ve örgütün isteğini doğru okurlarsa, bu gül, hem kendilerine hem de ülkeye, inanın çok iyi gelecek!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları