Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Suçluyorum!' (27.06.2011)
Cumhuriyet’in, “Disiplin süreci başlıyor” başlığıyla verdiği haber, CHP’de “… muhaliflerin konuşmalarıyla ilgili kayıtların MYK tarafından inceleneceği ve sonrasında disiplin sürecinin başlatılıp başlatılmayacağına karar verileceği bildirildi” tümceleriyle sona eriyordu (23 Haziran).
\nSeçimlerden yeni çıkmış bir partinin üst yönetiminin disipline sarılması, hangi açıdan bakılırsa bakılsın tam anlamıyla akıldışıdır.
\nÇünkü seçimlerde tüm topluma özgürlük ve eşitlik sözü veren yönetimin, delegelerin olağanüstü kurultay toplanması gibi tümüyle tüzükten kaynaklanan demokratik haklarını kullanmalarını disiplin korkutmasıyla baskı altında tutmak istemesi, tam bir çelişkidir ve büyük bir yönetim yetersizliğinin göstergesidir. Geçmişin, yanlışlığı kanıtlanan disiplin işlemleri neden canlandırılıyor?
\nSeçim sonuçlarının parti içinde, partinin yetkili organlarında tartışılmasını bugüne dek savsaklayan MYK’nin bu konuyu kamuoyunda tartışanları suçlama hakkı olamaz. Özellikle de 12 Haziran sonuçlarının 1980 sonrasında yaşanan en büyük başarı olduğunu savunanlar -ki SHP dikkate alınırsa hiç de doğru değil- bu başarılarını Kurultay’a taşımaktan neden korkuyorlar? Tartışma, eleştiri ve değerlendirme yapmaktan kaçınmakla CHP yönetimi, demokrasiyi içselleştirmekte de çok yetersiz olduğunu kendisi kanıtlamış olmuyor mu?
\nBu arada belirtelim ki yürütülmekte olduğu basına yansıyan kurultay toplama girişiminin demokratik tüzük talebini içermesi; kurultayın bu nedenle de istenmesi gerekirdi. Ancak bu konuda asıl görev ve sorumluluk şimdiki yönetimdedir. CHP MYK’si, kurultay toplanmasına, Genel Başkan’ın kamuoyuna verdiği söze uygun olarak, demokratik tüzük girişimiyle birlikte yürütür; buna öncülük edebilirdi; etmeliydi. Kendini demokratikleştiren bir CHP, ülkenin demokratik bir anayasaya kavuşmasının da bayraktarlığını yapar; geleneksel ilerici öncülük özelliğine yeniden kavuşmuş olurdu. Yönetim bunu da görmüyor!
\nDahası, geçmiş deneyimlerin de kanıtladığı gibi, disiplin sürecinin başlatılması yalnız üst yönetimde yeni bir cadı kazanı kaynatılmasıyla sınırlı kalmaz. Partililer birbirine düşer, giderek parti içi kavgalar başlar. Parti, yeniden kendi içinde kavgalı bir sürece sürüklenir. Ve partinin geleceği bakımından asıl ağır suç budur!
\nKaldı ki, başta yeni anayasa olmak üzere ülke sorunlarının çözümü için AKP ile uyumlu bir işbirliği yapacağını açıklayan CHP’nin, öncelikle, kendi sorunlarını da disiplin mekanizmasıyla değil, konuşarak, anlaşarak birlik ve beraberlikle çözmesi gerekir. Ana muhalefet olarak etkinlik göstermenin yolu buradan geçiyor. CHP yönetimi bunu da mı görmüyor?
\n***
\nCHP MYK bunları neden yapamıyor? Yapamaz, çünkü kendi yaptığı büyük yanlışların kuyusuna düşmüştür. Yanlışlarının başında yanlış kadrolaşma ve ona bağlı düşünsel süreç gelir.
\nSeçimlerde CHP’nin AKP’lileşmesi süreci daha ileri noktalara taşındı.
\nŞöyle ki, milletvekili adaylarının önemli bir bölümü, CHP ile hiçbir ilgisi olmayan sağcı ve cemaatçiler arasından seçildi. Daha da olumsuzu, haklarında yüz kızartıcı suç dosyaları bulunanlar bile aday yapıldı. Aday saptanmasında AKP’den kopya edilen anti-demokratik tüzüğü, o partideki kadar bile, örgütler ve Parti Meclisi ile uyumlu bir bağ kurularak uygulanmadı. MYK üyelerinden oluşturulan aday saptama komisyonlarının önerileri hiç dikkate alınmadı. Ya kadın ve gençlik kolları? Önseçim, çok sınırlı tutuldu. Sonuçta CHP adayları, Gürsel Tekin’e yakınlıklarına göre mi saptandı sorusu boşlukta aslı duruyor.
\nSeçim sürecinde sağcı ve cemaatçilerin öne çıkarılması doğal sonucunu verdi; partinin söylemi ya da ideolojisi, esas olarak, sol içerikten tümüyle yoksun bırakıldı. Herkesten oy isteme yaklaşımı çok aşırı noktalara taşındı; emek-sermaye farklılığı tamamıyla unutulduğu gibi, özgürlük, eşitlik, toplumsal dayanışma gibi solun çağdaş görüş ve ilkelerini Cumhuriyetin temel değerleriyle buluşturma becerisi de gösterilemedi.
\nVerilen demeçlerle, cemaatlerin CHP’ye teveccühü istendi ve beklendi.
\nBu iddiamın çok sayıda kanıtı var. Şu cümleye bakar mısınız?
\n(Kemal Kılıçdaroğlu’nun) “ … genel başkan seçildikten sonra dini cemaatlerle de yakınlaşma arayışına girdiğini, ancak beklenen ilgi görülmediği için hayal kırıklığı yaşadığını öğreniyorum”. CHP lideriyle bir günüm, Taha Kıvanç (Fehmi Koru), Zaman gazetesi, 21 Mayıs 2011.
\nHayal kırıklığı?
\nYukarıdan beri sıralanan ve çok daha fazlası sıralanabilecek olan gelişmelerin asıl sorumluları, sorumluluk sırasıyla Gürsel Tekin; ona olağanüstü yetkiler veren Kemal Kılıçdaroğlu ve bu olumsuzlukları gideremeyen diğer MYK üyeleridir.
\nEvet suçluyorum! Yukarıdaki nedenlerle seçimlerde toplumun Cumhuriyetçi, ilerici ve solcularına, çok büyük bir hayal kırıklığı yaşatanları, suçluyorum!
\nKuraldır, sorumlu ve suçlu olanlar, kendilerini oraya getirenleri, özellikle de örgütü ve delegeleri suçlayamaz, eğer suçluyorlarsa, ortada çok büyük bir sorun vardır!
\nVe sorunlar disiplin korkusu yaratılarak değil, demokrasiyi özümseyerek çözülür.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- 6 asker şehit olmuştu
- Naci Görür'den korkutan uyarı