Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Günaydıııııııııııııın!!!
İçimden avazım çıktığı kadar “günaydııııın!” diye haykırmak geliyor.
AKP’yi ve Tayyip Erdoğan’ı , “Oh yaşasın, memlekete demokrasi getirdi!” diye alkışlayanlar, sanki şimdilerde “uyanır” gibi oldular... Bence, meslektaşların çoğu zaten “uyanıktı” da, fazlaca uyanıklıktan yani işlerine geldiğinden, uyur gibi yapıp AKP’yi ve Erdoğan’ı demokrasi havarisi ilan ettiler!
“Deniz Feneri” rezilliği ve bu rezilliğin kimilerince yeni “keşfedilmesi” kılıçların bilenmesine, safların belirlenmesine vesile oldu. Şimdi dilerim bu olayı sadece Erdoğan-Aydın Doğan maçı gibi, iki takımın mücadelesi gibi izlemekle yetinmeyiz! Tam tersine AKP iktidarının dayandığı köktendinci, anti demokratik, bilim dışı, hukuk dışı zihniyetin bu ülkeyi bu ülkede yaşayanları nereye getirdiğini görebiliriz!
Konya’daki Kuran kursunda ölen kız çocukları... O çocukların ana babalarının şikâyetçi olmamaları... İşsizliğin bunca artması... Orman yangınlarından elde edilen arsaların imara açılması... İçme sularının tükenmesi, sulara zehir karışımı... Protestolarını dile getiren öğrencilere karşı polisin şiddetti... Başbakan’ın tam bir kabadayı davranışıyla kendisini eleştiren ya da karşı olanları tehdit edişi... İnanın bunların hepsi bir bütün!
Yandaş olanlar, olmayanlar, önce bunun bilincine varmak zorunda!
***
Geçen haftanın en ilginç olaylarından biri Cem Uzan’ın “Denetimli Serbestlik Yasası” uyarınca 5 yıl denetime tâbi tutulması, bu süre içinde bir rehber önderliğinde öfke kontrol programına devam etmesi ve öfke kontrolü ile kişisel gelişim konularında 5 yayın okutturulması cezasına çarptırılmasıydı. (Başka cezalar da var ama onlar ilginç değil!)
Bence Tayip Erdoğan’ın da bir öfke kontrol programına ihtiyacı var. Bu program çerçevesinde Başbakan’a okuma önerilerim sonsuz. İlk aklıma gelenleri sıralıyorum: Bu ülkeyi (tarihini, coğrafyasını, insanını) daha içten tanımak için Nâzım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları” ve Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” ve “Diriliş” kitaplarını... Evrensel değerleri kavrayabilmek için Nâzım Hikmet’in tüm şiirini ve Server Tanilli Hoca’nın “Uygarlık Tarihi” külliyatını... Hırsını denetlemek için Shakespeare’in “Macbeth’ini”... İnsanı, sadece insan olduğu için (oy potansiyeli, seçmen ya da zengin ve güçlü olduğundan değil) sevebilmek için Sait Faik ve Çehov’un eserlerini... “Ilımlı İslam” rüyasının ölümle eşdeğer olduğunu kavrayabilmesi için önce Fatmagül Berktay’ın “Tek Tanrılı Dinler ve Kadın” araştırmasını sonra “Kâbil Kitapçısı”, “Afganistan Gerçeğinde Şeriata Karşı Kadınlar”, “Uçurtma Avcısı” gibi kitapları...
***
Geçen hafta omuriliğim bana oyun oynamasaydı, bel kayması hışmına uğramasaydım, iki gün önce Esintiler köşemi boş bırakmayacak, tam da 12 Eylül’e rastlayan günde yine hesap soracaktım. Olmadı.
Bin kez söylense de yazılsa da azdır. Umutulmamalı, herkes, hele hele gençler mutlak bilmeli:
650 bin kişi gözaltına alındı. Gözetim altındakilerin tümü işkenceden geçirildi.
171 kişi işkencede yaşamını yitirdi. (Bu sayı, İnsan Hakları Derneği’nin kesin kanıtları elde ettiği ölümlere ilişkindir. Yoksa, aynı dönemde gözaltında kuşkulu ölüm sayısı 400 civarındadır.)
Sıkıyönetim Askeri Mahkemeleri’nde 210 bin dava açıldı. Bu davaların 71 bini TCK’nin 141 ve 142. maddelerinden; 14 bini 163. maddeden olmak üzere 85 bin kişi düşüncelerinden dolayı yargılandı. Bu davalarda 6353 sanığın idamı istendi. İşkence ile alınan ifadeler, karar gerekçesi yapıldı. 517 insan ölüm cezasına çarptırıldı. İçlerinden 50’si idam edildi. İçlerinde en genci 17 yaşındaki Erdal Eren’di.
12 Eylül döneminde 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 348 bin kişiye pasaport tahdidi konuldu.1402 sayılı yasayla sıkıyönetim komutanlarınca, 14 bin 509 kamu görevlisi işlerinden atıldı. Ayrıca 18 bin memur, 5 bin öğretmen, 2 bin yargıç ve savcı, 4 bin polis, 2 bin subay baskıyla istifaya zorlandı.
İşkence ve baskıdan kurtulmak için 30 bin kişi Türkiye’yi terk etti. Bunlardan 14 bini vatandaşlıktan atıldı.
Liselerde din dersi zorunlu; felsefe dersi ise seçmeli hale getirildi. Tüm ders kitaplarına “Türk – İslam Sentezi” yerleştirildi. İmam hatip okulları ve Kuran kursları katlanarak çoğaldı, şeriat örgütleri desteklendi…
Tüm demokratik kurumlar yok sayıldı...
Dünyanın neresinde olursa olsun bunun binde birini yapanlar yargılanır, cezalandırıldı. Biz ise bu işi başaramadık. Benim artık inancım o ki, boşuna bir mahkeme bir yargılama beklemeyelim! Ancak şunun bilincinde olabilir ve uygulamaya çalışabiliriz:
Yapmamız gereken: Darbeye karışanı toplum içine çıkamaz hale düşürmek! Kenan Evren’in “hiç pişmanlık duymadığı”nı her fırsatta açıkladığı bir ülkede yaşadığımın farkındayım! “Tereddüt etmeden yine yaparım”, “hiç vicdan azabı çekmedim” dediğini biliyorum!
Uygar ve demokratik bir ülkede Kenan Evren’in değil böyle konuşabilmesi, ziyaretlere gidip millete el öptürmesi, toplum içine çıkabilmesi, demeçler, görüşler bildirmesi, gazetelerde boy göstermesi söz konusu olamazdı. Şimdi hepimize düşen görev, Evren ve şürekâsını ve de onların elini eteğini öpenleri, toplumdan defetmek olmalı!
faks:0212 257 16 50
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu