Hukuk Güvenliği mi Dediniz?

12 Aralık 2013 Perşembe

Sevgili Mustafa Balbay. Hoş geldin “özgürlüğe.”
Hoş geldin insan hayatının, insan onurunun yok sayıldığı, yalanın yüceltildiği, emeğin horlandığı, hırsızlığın mubah, içki içmenin ya da sevişmenin “günah” olduğu “özgür” dünyamıza.
Ölümden, hücreden, zulümden, işkenceden, iftiralardan, tehditlerden, ikiyüzlülüklerden, sahte belgelerden, hukuksuzluktan geçip geldin ama çoğalarak geldin. Hoş geldin.
Senden çalınan zamanı; karınla, çocuklarına yaşayamadıklarını; elinden alınan haklarını kine, öfkeye, intikama çevirmeden geldin. Hücrede tek başına ama yalnız olmadan geldin. Hoş geldin.
Geçen pazartesi akşamı, telefon ve televizyonları başında hepimizi gözyaşlarına boğan “Babam değil mi o” şaşkınlığına, “Artık babam daha çok evde kalacak” deyişine, “Kâbus bitti” sevincine, “Balbay çıkacak yine yazacak” coşkusuna çıkageldin. Hoş geldin.
Hani, “domuzdan kıl koparmak” misali, eziyeti ne denli uzatabilirsek uzatalım çabasındakilere inat, ayağının altına tuzak kuranlara inat, sen içerdesin diye ellerini ovuşturanlara inat, timsah gözyaşlarına, timsah kahkahalarına inat çıkageldin. Hoş geldin. Bu süreçte, Gülşah’ı daha iyi tanıdım; ona sevgim, saygım bin kat arttı.
Bu süreçte kimi “gazeteci” denilenlerin de maskesini düşürüp geldin. Bu süreçte “Haklar yalnız bana, yalnız bana” diyenleri fena bozdun! Hoş geldin.

İçeridekilerin ve içeri düşeceklerin sesi olmak
Sevgili Balbay, şu özgür olmadığımız “özgürlüğe” gelir gelmez söylediklerinin altını çizdim.
“İçeridekilerin sesi olmak” diyordun... Odatv davasından içeride kalmış, KCK davasından hâlâ içeride olan gazetecileri düşünüyorum... Yazdıkları, söyledikleri, düşündükleri nedeniyle “terörist” ilan edilenleri... “Terör” suçlamasıyla tutuklanmış Gezi protestolarına katılanları düşünüyorum... Polis şiddetinin yaraladığı, kör, sakat bıraktığı gençleri tedavi etmeye çalıştıkları için içeri atılan doktorları; o gençleri savundukları için “yakalanan” avukatları düşünüyorum...
Bir de içeri düşecek olanlar çıkmıyor aklımdan ve yüreğimden: Yere yazı yazdı diye hakkında soruşturma açılan çocuk... Yaralıyken camiye sığındı diye suçlanan gençler...
Sadece İstanbul’da 40 iddianameyle 308 kişi hakkında açılan dava ve ayrıca 36 soruşturmanın devam etmesi...
Dinime küfre eden, “ibadethaneyi kirleten”, kamu malına ve maneviyatına zarar veren” işte bunlar. Bu soruşturmalar, bu davalar, bu suçlamalar!
Haklısın Sevgili Balbay, “Türkiyemizde can güvenliğinden önce ve bin kat daha çok tehlikede olan hukuk güvenliğidir.”
PEN Türkiye Merkezi olarak 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde açıklamamızı şöyle bitiriyorduk: “Gerçek bir demokrasi yokken hapiste olmamak serbest olmaktır, ama özgür olmak değildir.”
Öyleyse, hoş geldin ve mücadeleye devam...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları