Orhan Pamuk teröristse... Lamı cimi yok! Bu ülkede herkes, 82 milyon insan da teröristtir.

Ve âdet olduğu üzere, önce tüm Türkiye nüfusu suçlu ilan edilmeli, sonra hapse tıkılmalı, sonra iddianameler hazırlanmalı, sonra mahkemelere çıkarılmalıdır...

Elbet bunun için yurdun her yanına bol bol hapishaneler inşa edilmelidir... Yine yurdun her köşesine Osmanlı ya da Selçuk mimarisinden kopya edilmiş “Adalet Sarayları” dikilmelidir... Bu işler yandaş müteahhitlere verilmelidir.

Sonra “terörist olmadığını” kanıtlayabilen ya da Trump’tan, Putin’den, Merkel’den, Macron’dan, Katar ya da Arap şeyhlerinin birinden “hamili kart yakinimdir” diye başlayan bir mesaj getirebilen serbest bırakılabilir!

Yok böyle devam edemeyeceğim baştan başlıyorum:

Korkunç bir ülkede yaşıyoruz. Muhteşem bir ülkede yaşıyoruz. Şeytana papucunu ters giydiren bir ülke burası. Şahane bir ülke! İnsanı deli divane eden, kahreden, çılgına çeviren, şaşkına döndüren, hayattan bezdiren, aklından eden, zıvanadan çıkaran, yok artık diye isyan ettiren bir ülke! Sadece Türkiye’de olabilir dedirten çok eğlenceli bir ülke!

O sözler ki...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nobel Edebiyat Ödülü’nün Peter Handke’ye verilmesine tepki gösterdi. Elbet gösterebilir. Nitekim, dünyadaki birçok yazar ve barış kuruluşu da tepkisini açıkladı.

Türkiye’den iki yazar örgütü, hem Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) hem de PEN, bu seçimi, bu kararı kınadı. Ancak kınamakla birlikte Nobel Ödülü’nü yok sayamayız, önemsizmiş gibi davranamayız, Nobel seçimini eleştirebiliriz ama lanetleyemeyiz. Hele hele teröristlikle suçlayamayız...

Derken Cumhurbaşkanı’nın tepkisi farklı kanallara akmaya başladı... Adeta Nobel Ödülü’yle terörizm arasında bağ kurma çabası ağır bastı... Cumhurbaşkanı’nın o sözlerini dinlerken “Acaba Nobel Jürisi de mi kandırıldı?” diye düşünmekten kendimi alamadım...

Nobel Ödülü kendisine verilecek olursa, asla kabul etmeyeceğini açıkladıktan sonra Erdoğan, şu iki tümceyi peşpeşe kurdu:

1) “Türkiye’den kalkmışlardır teröriste ödül vermişlerdir..”

2) “Aziz Sancar hocamıza vermiş oldukları gibi, bunun tartışılacak bir yanı yok, ilmi olan bir hocamızdır. Eyvallah...”

Şimdi... Mantık der ki, eğer Nobel Ödüllü topu topuna iki Türk varsa... Biri “eyvallah”, öteki teröristse... Başkaca Nobel ödüllü Türk vatandaşı olmadığına göre, terörist olan Orhan Pamuk’tur.

Kahvehanede Mehmet Efendi ya da kadınlar çay sohbetinde Necla Hanım değil, ülkenin Cumhurbaşkanı konuşuyor... Elbet ciddiye alacaksınız...

Anında edebiyat çevrelerinde bir tartışma başladı: Orhan Pamuk, acaba Erdoğan’a hakaret davası açmalı mıydı yoksa açmamalı mı diye... Kimi kesinlikle açılmasından yanaydı... Kimi asla, sakın diyordu...

Ama durun, heyecanlanmayın hemen!!! Bu tartışma sürerken Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bir açıklama yaptı: “Cumhurbaşkanı’nın sözleri Orhan Pamuk’a yönelik değildir” dedi... Peki, acaba kime yönelikti? O sorunun yanıtını alamadık. Hâlâ bekliyoruz...

Beklerken beklerken, aklımda Attilâ İlhan’ın “O sözler ki, bir kere çıkmıştır ağzımızdan...” dizesi dönüp dolaşıyor dilimin ucunda...

NOT. Sevgili Okurlar, Yılın

son TÜYAP Kitap Fuarı

Eskişerhir’de dolu dizgin

devam ediyor. 13 Aralık

Cuma günü (yarın )

16:00’da “O Güzel ve Büyülü

İnsanlar” sohbetim

ve sonrasında Cumhuriyet

Standında kitap imzam

var. Yolu o yana düşenleri

beklerim.