Olaylar Ve Görüşler

Barışın Temeli Laikliğe Kıymayın

26 Aralık 2019 Perşembe

Mustafa Gazalcı

Biz bilimsel eğitimi korumaya çalışırken şimdi devletin bütününün, toplumun yaşamının din kurallarına göre biçimlenmesini istemek olacak iş değildir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Kasım 2019 tarihinde 6. Din Şûrası kapanışında, “...Ticaretimizden beşeri münasebetlerimize, eğitim öğretimden evliliğe, temizlikten kılık kıyafete” yaşamın her alanını düzenleyen bir dine inandıklarını, inananların buna göre yaşamasını belirten, tartışmalara yol açan bir konuşma yaptı.

Bunu söyleyen ülkenin Cumhurbaşkanı olunca, acaba bundan sonra hukuk kuralları din kurallarıyla mı değişecek diye haklı olarak kaygı duyuldu. 

Anayasanın Türkiye Devleti’nin laik bir Cumhuriyet olduğunu belirten birinci ve ikinci maddeleri dışında, “din ve vicdan hürriyetini” düzenleyen 24. maddesi şöyle: 

“...Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasal ve hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.” 

Sayın Cumhurbaşkanı da inanmasa bile bu kurala uymak zorundadır. Üstelik Cumhurbaşkanı sıradan bir kimse değil, devleti temsil eden bir kişidir.

Anayasanın 103. maddesine göre ettiği yeminde “...Atatürk ilke ve inkılaplarına, laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma... büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim” demiştir. 

Varsayalım Cumhurbaşkanı adı geçen konuşmasında yaşamın her alanını İslami kurallara göre yaşamamızı bir dilek ve düşünce olarak söylemiştir. Peki, 14 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’de, Kamu Gözetim Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun 12 Aralık 2019 günü aldığı “Faizsiz Finans Kuruluşlarının Bağımsız Denetimini Yürüten Denetçiler İçin Kurallar” kararına ne demeli? Ayetlerden, hadislerden alıntılar yapıp kamu adına görev yapan denetçilerin bağlı olacağı etik kuralların dine dayandırılması nasıl açıklanabilir? (Işık Kansu, Cumhuriyet,19.12.2019) 

Yarın başka alanlarda da benzer kararların alınmayacağına kim güvence verebilir? 

Son yıllarda Öğretim Birliği içinde uygulanması gereken laik Cumhuriyet eğitimi büyük yara aldı. Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), kimi dinsel vakıflar Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı anlaşmalarla eğitime, eğitim yöneticisi belirleme işlerine karışıyor. 

Biz bilimsel eğitimi korumaya çalışırken şimdi devletin bütününün, toplumun yaşamının din kurallarına göre biçimlenmesini istemek olacak iş değildir.

Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti’nin olmazsa olmaz temel ilkesidir. Barışın, erincin, ilerlemenin güvencesidir. Bu yaşamsal ilkeyi anayasayı, yasaları da yok sayarak daha fazla yaralamaktan vazgeçilmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları