‘Ortalama doktrini’

23 Nisan 2018 Pazartesi

AKP’de temsil edilen siyasal İslam ülkede kendi siyaset, ahlak, kültür, özgürlük, ekonomi anlayışına göre bir düzen, iktidar inşa etti. Seçimlere gidiş koşulları, bu düzenin, iktidarın derin bir istikrarsızlık içinde olduğunu kanıtlıyor.

İki yaklaşım
Toplumlar varlıklarını tehdit eden derin istikrarsızlık dönemlerinde her zaman iki yaklaşımla karşılaştılar. Bir yaklaşım, toplumu derin istikrarsızlıktan çıkarmak için, onu, bu noktaya getiren sorunlardan kurtaracak yönde, yeniden tasarlamayı önerir. İkinci yaklaşım, toplumu, istikrarsızlığa yol açan aşırılıklardan kurtararak koruyacak, “ortalama bir yol” bulmayı önerir. Bu iki yaklaşım felsefe tarihindeki radikal bir yol ayrımını yansıtır.
Birinci yaklaşımda, Platon, Atina’daki derin istikrarsızlığa çare olarak toplumu, adalet sorunu etrafında yeniden tasarlamayı önerir.
Platon akılcıdır. Platon’un, “ideal toplumu” düşünmeye çalışırken, otoriter, seçkinci çözümlere yöneldiği, demokrasiyi istikrarsızlıkla özdeşleştirdiği, sanatı (demokrasiyle, eleştirel düşünceyle içsel ilişkisini anladığından) toplumun dışına sürmeyi önerdiği doğrudur. Diğer taraftan Platon, daha adaletli bir toplum düşünürken, özel mülkiyetin, ailenin ve kadının konumunun (özgürlükten yoksunluğunun), bu yeni topluma ulaşmanın önündeki en önemli engelleri oluşturduğunu da saptar; ortadan kaldırılmanın yollarını düşünür.
İkinci yaklaşımda, Platon’un öğrencisi Aristotales, Politika eserinde Platon’un özel mülkiyet, aile ve kadınlar üzerine düşüncelerini çürütmeyi amaçlar. Aristotales, sanatçıyı siteden kovmak yerine, Poetika’da, sanatı belli kurallara bağlayarak düzenin içine hapsetmeye, düzenin hizmetine vermeye çalışır. Aristotales, toplumu yeniden tasarlamak yerine var olanı daha iyi işletmeyi amaçlar. Aristotales deneyimcidir (ampirisist).
Aristotales’in düşüncesinde, toplum ve adalet kavramlarının yerinde birey ve mutluluk kavramları vardır. Bunlar açısında da, Etik çalışmasına geliştirdiği, aşırı uçlardan kaçınmayı savunan “ortalama doktrini”, bireyin ve toplumun yaşamını düzenleyen bir doktrin olarak kritik öneme sahiptir..
Platon varlığı bir çokluk (formlar) olarak düşünür, Aristotales ise teklik (ilk hareket ettirici). Tarih boyunca devrimci refleksler Platoncu özellikler sergiler. Muhafazakârların filozofuysa bugün bile Aristotales’tir.

Cumhurbaşkanı adayı kim olsun?
Ne alakası mı var?” Şöyle: AKP’nin yarattığı son derecede tehlikeli istikrarsızlıktan, bu seçimlerde, bir çıkış yolu arayan muhalefet cephesinde “ortalama doktrini”, dolayısıyla muhafazakâr bir anlayış egemen.
Bu anlayış, panik halinde, toplumun en düşük ortak paydasına hitap edebilecek, ortalamayı temsil eden adayı arıyor. Bugün ülkede, AKP’nin yarattığı kutuplaşma düzeyinde böyle bir adayı bulmanın, bu kutuplaşmadan birkaç hafta içinde çıkmanın olanaksızlığını göremiyor. Bu yüzden muhalefetin düşündüğü adayların hemen hepsi, ülkeyi bu istikrarsızlık noktasına getiren düşüncelerle uzlaşmayı, laiklik, demokrasi, özgürlük, toplumsal adalet ilkelerinden taviz vermeyi gerektiriyor; AKP düzenini kabul etmeye açılıyor.
Üzerinde düşünülmesi gereken bir konu daha var. Bugün, “AKP elitleri” denen bir şeyle “solcular” denen bir başka şey (iki aşırı uç olsa gerek) arasında bir “ortalama” bulma çabasıyla Gül’ü (ya da bir benzerini) öneren “düşünce”, dün de AKP ve siyasal İslam yükselirken, siyasal İslamın projesini destekliyor, karşı çıkanları solcular, laikçi elitler, vesayetçiler olarak niteliyordu.
Bunların, dünkü savlarını üreten düşünce sistemi, AKP yükselirken, muhalefetin direncini kırmakta önemli bir rol oynamıştı. Bugün, aynı düşünce sistemi, önce boykot tartışmasını bastırdı, şimdi de “ortalama doktriniyle”, muhalefetin direncini zayıflatıyor. Aman dikkat, “ortalama doktrininmuhafazakârlığı, hatta bugünkü durumda gericiliği bir yana, bir hatayı ikinci (CHP açısından en azından 3.) kez tekrarlamayalım. Muhalefetin kendi öz gücüne ve ilkelerine güvenmesi, seçim sonrası dönemde yapılacaklar açısından da yaşamsal bir öneme sahiptir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları