Bu hafta sonu oynanan karşılamalarda umut dağıtanların yorumlarına yeni yamalar yapıldı. Her zaman kötü olan "şark kurnazlığımız" geçerli. Güce ve paraya tapan bir yapı ile şiddetle gerçekleri söyleyenleri başa çıkamayıp saf dışı bırakılanları hatırlatmak dahi gerekmez.

Bundan bir kaç yıl önce Haliç Kongre Merkezinde yabancı sayısını 14'e çıkartan açıklamayı yapanlar "kulüp batışlarının bugünkü sorumlularıyken" azınlıkta kalan ben ve bana inanan birkaç meslektaşım kapının önünde acı sonu düşündük sadece! Kocaman bir hayatı, futbol yaşamı ile eşitleyen "gençlere eğitim ve inanmak" adına ortaya çıkan fikir ve uygulamalı başarılar, hak edilen tırnaklar ile kazanılan zaferler gerektiği kadar sahiplenilmedi. Gençlerin büyük bölümüne futbolu sadece endüstriyel yanı ile yarım yamalak özendirenler, sorumsuzca sıradan futbolculara milyon dolarlar öderken lüzumsuz aracılar, alakasız medya uyanıkları ve fanatik yapı yarattılar. Bu yıkımın görünmeyen gizli yapısının getirdiği hazin son hakemlerin saha içindeki hataları ile geçiştirilmeye çalışıldı. Hâlâ sadece hakem kararları ile futbol yorumlanıyor. Skorların ana nedenleri teknik, taktik yanı, futbolcu, futbol adamının başarı ve hataları önemsenmiyor. Ülkemizde neredeyse 20 bine yakın kişiye belge veren TFF, başarısız diye kulüpçe bir teknik adamın görevine son verildikten bir saat sonra bir diğer takımın başında sahaya çıkıyor. Bu nasıl kapışmadır. "Burada örneğim kişi ile ilgili değildir." Öyleyse öteki diplomalılar figüran! Buna dikkat çekerken deneyimli bir futbolcumuzun da rakibin kendisine temas etmediğini, maç içinde söylemesi dönüşümü başarıya ve kendisine yakışırdı!

Maç kaybetme dağınıklığı

Son zamanlarda "korku tüneli" gibi geçen uzatma süreçlerine hazırlıksız yakalanan maç kaybetme dağınıklığı aşılamamaktadır. Bu acemilik, telaş, taktik değişim olmaması hatası sırıtmaktadır. Maçlar oynanmadan kazanılmaz. Önündeki maçın puanını cebinde sanan kadrolar ve yöneticiler bir sonraki maça oyuncu saklamayı adet haline getirince beklene puanlar uçup gidiyor. Önce önündeki basamağı aşacaksın ve sonra bir üsttekine geçeceksin.

Trabzonspor yetersiz kadrosunu geçen sezonun sonunda Ünal Karaman'ın gençlere şans tanımasıyla aşarken başarılıydı. Bu sezon da öyle gidiyor ve yeni kadro, ligin tepesini kovalıyor. Gel gör ki, şimdi birkaç futbolcu eksiği takımın sonucunu korumada yetersiz kalıyor.

Terim, Ozan Kabak'a görev verirken çaresizdi ama o şimdi Almanya'da konuşuluyor. Son maçta da Emin Bayram, Taylan ve hatta Okan çok başarılı oluyorlar. Yorulana kadar Linnes'de başarılıydı. Genç Emin ve Ozan'ın ve daha da güvenilecek gençlerin çaresizlikten görev almaları yanlışları doğrulara çevirirken altyapıda başarıyla çalışan öğrencim Metin Ülgen'e de Türk futbolu adına çok teşekkür ederim. Bu benim sadece doğruları hatırlatma şansımızın olduğu gerçeğine bakışımdır!

Z kuşağı futbolcuları

Bu sezon en çok konuşulacak olması gereken Sivasspor ve Mert Hakan kendi sahasında çok kötü oynadı ve haklı kaybetti. Aldıkları sonuç doğrusu herkesi şaşırttı aslında. Bu sonuçta özellikle Emre ve Mert Hakan'ın ayaklarına bağımlı olan kadro çok silikti! O zaman gelecek hafta lig şekillenecek belki. Trabzonspor-Galatasaray karşılaşması Başakşehir ve Sivasspor'un da geleceğini tayin edecek. Beşiktaş kolay kazandı ve temposu Galatasaray'la birlikte bu hafta iyi görüldü.

Kulüplerin borçları ve sıkıntıları ülkemizin ekonomik durumu Merih Demiral, Çağlar Söyüncü, Cengiz Ünder, Ozan Kabak, Abdülkadirler ve en son Emin Bayram gerçeği yeni bir "Z kuşağı" sözcüğünü icat edenlere futbolda hatırlatmamdır. Başarı yetenekli gençlerin doğru eğitiminde ve kendi çocuklarımızdadır! Yaşanılan kördüğüm için gerekli kılıcı İskender'den beklemeyelim ve kararlı olalım yeter!