Ahmet İnsel

Görüşülmesi reddedilen barış ve demokrasi

24 Mart 2016 Perşembe

Salı akşamı TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin bir yasa teklifinin görüşülmesi reddedildi. Haber bile olmadı. Halbuki 68 maddelik yasa teklifi önemliydi. CHP’nin 2012’den beri, başta Kürt sorunu olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerle ilgili Meclis’e sunduğu 27 yasa teklifinin birleştirilmesinden oluşmuştu. Bugün yakıcı biçimde ihtiyaç duyduğumuz bir demokratikleşme paketinin Meclis genel kurulunda görüşülmesi öneriliyordu. CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Özgür Özel yasa teklifinin gerekçelerini savunmaya çalıştılar. Ama AKP milletvekillerinin aklı fikri kürsüde yasa teklifini anlatan Tanrıkulu’nu MedTV’de konuştuğu için kriminalize etmekteydi. AKP ve MHP’lilerin oyuyla yasa teklifinin görüşülmesi reddedildi.
CHP’nin sunduğu, “Toplumsal Barış ve Demokrasinin Tesisi Amacıyla bazı Kanunlarda Değişiklik yapılması Hakkında Kanun” teklifi, bir torba yasa. Ama içine olur olmaz şeylerin tıkıştırıldığı bir torba değil bu. Bütün maddeler, demokrasinin ve temel hak ve özgürlüklerin tesisi amacı etrafında birleşiyor. 2000’lerin ilk yarısında görüp, sonra görmez olduğumuz bir demokratikleşme paketinin görüşülmesi reddedildi.
Yasa teklifinin gerekçesinde, Kürt sorununun “eşit yurttaşlık ve demokrasi temelinde kalıcı biçimde çözüme kavuşturulması, tüm siyasal tarafların katılımı ile şeffaf ve hukuksal meşruiyete sahip bir sürecin başlatılmasının amaçlandığı” belirtiliyor. Bu çerçevede, “temel bir insan hakkı olan anadil öğretiminin” desteklenmesini, siyasetteki dil yasaklarının tamamen sona erdilirmesini ve korucu sisteminin kaldırılmasını, korucuların başka alanlarda istihdam edilmelerini öneriyor. TBMM’de ve yerel yönetimlerde demokratik temsilin sağlanabilmesi için milletvekili seçimlerinde barajın yüzde 5’e indirilmesi, belediye ve il genel meclisleri seçimlerinde “onda birlik baraj” uygulamasının kaldırılması öngörülüyor. Siyasal partilere devlet yardımının, seçimlere girme hakkı kazanmış tüm partilere, aldıkları oy oranında verilmesi, seçim barajlarıyla ilgili iki değişikliği tamamlıyor.
Yasa teklifi, bunların yanında, geçmişte yaşanan acı ve travmaları hatırlatan kişilerin isminin verildiği kamu alan ve binalarının isminin değiştirilmesi, Terörle Mücadele Kanunu’ndan ifade özgürlüğünü engelleyen hükümlerin çıkarılması, tutukluluk sürelerinin kısaltılması, gizli tanık uygulamasına son verilmesi, polisin orantısız şiddet uygulaması ve biber gazı kullanmasının önüne geçilmesi gibi başka anlamlı düzenlemeler içeriyor (yasa teklifi için bkz. tbmm. gov.tr/d26/2/2/0500.pdf).
Sezgin Tanrıkulu, yasa teklifinin genel kurulda reddedilmesini, “Yeni bir barış yolu açacak toplumsal mutabakat yasa teklifimizin görüşülmesi AKP oylarıyla engellendi. Kaosa/ölüme dört elle sarılmışlar!” diyerek duyurdu. AKP ve MHP oylarıyla engellendiler, bu detay anlamsız değil. Muhalefet partisinden geldiği için, görüşülmeden bile reddedilen bu önerilerin en azından bir kısmı Kürt sorununun en yakıcı olduğu dönemde Meclis tartışma gündemine alınamaz mıydı? Sorunlara çözüm parlamentoda aranmayacaksa nerede aranacak gibi soruları sormanın da bir anlamı artık kalmadı.
İçinde debelendiğimiz büyük siyasal kaosun ortasında çok küçük bir detay gibi gelebilir bu örnek. Ama iktidar partisi vekillerinin sergilediği tavır, içine çekildiğimiz kaosun, yegâne değil ama en önemli sorumlularının Erdoğan partisinin militanları ve onlara giderek daha fazla hâkim olan intikamcı ve tahakkümcü zihniyet olduğunu bir kez daha göstermiyor mu?
Not: Salı günkü yazıda bugün Rusçada kullanılan “demokratur” kelimesini ele almıştım. Necmiye Alpay, bu kelimenin Türkçe karşılığı olarak “demokratorya”yı öneriyor. Demokratörlük ya da demokratorya... Söz konusu alameti sanırım iyi ifade ediyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları