Baldan tatlı da olsa

07 Nisan 2019 Pazar

Her şerde, bir değil bin hayır. Binali’si de bonus! Siyasetimizin esprisi kalmamıştı.
Tek adam eline - diline düşmüş siyasette ruh mu kalır?
Halkımız duruma el koydu. Siyasetin ve Tayyip Bey’in en büyük eksiğini tamamlamaya yöneldi:
- “Madem oylar sayılıyor, oylananlar da sayılmalı!”
- “Ne malum? Belki de bin değil, 999 alidir!”
Halkın iradesi zaten tramvay.
İster Binali’ye bin git; ister Bahçeli’ye.
Ama inmek kaçınılmaz. Dönüp dönüp saymanın arkasında dileyelim çeyrek asırdır nelerin olup bittiği, nelerin yittiği belirsiz İstanbul ve Ankara belediye duvarlarının arkasındaki parmak izlerini silmek olmasın!

***

Elbette ve çok şükür, Erdoğan’ın eline su dökemez.
Ama Stalin ne demişti ?
“Önemli olan kimin kime oy verdiği değil, oyları kimin saydığıdır!”
Oy sayan kurulun ne kadar “saygın” olduğunu geçen defa, mühürsüz oyları geçerli sayması ile gördü bu millet.
Yıllar önce Cem Karaca bu hallerin türküsünü de söylemişti.
“Alavere dalavere, kim ala da kim vere, / köşeleri - möşeleri dön baba dönelim / hacılara gelelim”
On yedi yıldır aynı yerde döndük durduk. Sonunda hacıları geçtik Yavaş yavaş, İmamoğlu’na geldik.

***

“Topal Ördek” demesi ise “Bütçe bende, her yetki bende; ayağından vururum!” tehdidi.
O lafı da kim öğretti ise yanlış öğretmiş.
Asıl “topal” kendisi.
Yıllarca koalisyonlara lanet okuyup durdu.
Sonra da “Aile nedir bilmez. Zürriyetsiz!” diye, kendince hakaret ettiği Bahçeli’yi koltuk değneği yaptı.
Ama, hilesiz - hurdasız ve dünya efendisi Bülent Ecevit’i bile seçimlere iki yıl kala ortada bırakan Bahçeli’nin, “Daha 4.5 yılım var!” diye dolanan Erdoğan’a ise nerede ne yapacağını ne FETÖ bilir ne de CIA.
Ama seçim arifesinde “Cumhurbaşkanlığı ile Genel Başkanlık çizgisinin” ayrılması gereğinden söz edip ilk sinyali verdi bile.

***

Baş başa resimleri ve ağızlarına en yakışmayacak “aşk” sözcüğü ile ağaçları, direkleri hatta denk gelirse minareleri bile donattılar.
İstanbul’da erguvan, mimoza ve aşk zamanı.
Ama siyasette “Ya benimsin ya da kara toprağın” türü aşklara yer yok.
Amerikan sisteminin “topal ördek” kavramından, birileri belli ki onu yarım yamalak haberdar etmiş.
Keşke ABD’de genellikle çok geçerli bir seçmen davranışından da söz etselermiş:
“Seçim sonucunu, genellikle belli adayı destekleyenler değil, belli adaya karşı olanların oyları belirler!” (Franklin P. Adams - Nods and Becks)
Muhalefetin başarısının nedeni, “Bu beka seçimidir!” diye tutturan baş-belediye başkan adayına olan milletin öfkesindendir.

***

“Öfke hitabet sanatıdır!” demişti. İktidar olduğundan beri giderek artan biçimde “şiddet, hiddet ve celallenerek” öfke siyasetini sürdürüyor.
“Öfkenin gücünü” bu kez belli ki halkımız denemeye yöneldi. Kızgınlığını şimdilik, kısmen sandıklara yansıttı.
Seçim için 31 Mart’ın saptandığı günlerde “İkinci bir 31 Mart Vakası olabilir” diye yazmıştık (27.10.2018, Cumhuriyet).
Takdiri İlahi’den sual olunmaz.
31 Mart Vakası’nı izleyen döremde (1909) 2. Abdülhamid tahttan indirilmişti.
Seçim öncesi, haftalarca “Beka!.. Beka!” diye tutturması belki bu yüzdendi.
Ama endişeye yer yok.
O 31 Mart gerici bir ayaklanma idi.
Bu ise zinhar, ne gericilik, ne de ayaklanma. Halkımız öfkelense de her şeyin sandıkta çözüleceğine inanmış - iman etmiş durumda.
Yoksa Avrupa’ya bile parmak ısırtan yüzde 84 katılım nasıl gerçekleşirdi?!

***

GAZETE TARİH OLMADAN: İngiliz siyasetçisi Churchill’e göre “Beyin de yorulur. Ama bu yorgunluk kolun bacağın yorulması gibi değildir. Dinlenmekle geçmez. Sizi yoran etkinlik ne ise ancak o işler dışında işler yaparsanız beyniniz dinlenir”.
Beyin cerrahı Prof. Dr. Toygun Orbay da fazla yorduğundan olmalı, beynini dinlendirmeyi biraz abartmış. Godot’ya parmak ısırtan bekleyişlerden, güneşli kaldırım kafelerinden, rengârenk enstantaneler resmediyor. Sergiler açıyor. Yurtdışında New York’ta, Ankara Devlet Tiyatrosu ve Anadolu’da sahnelenen tiyatro oyunları yazıyor. Gazetenin yerini “cep telefonu okuma”nın alacağı endişesi ile “Gazete Okuru Heykelcikleri” yaparak tarihe not düşüyor. Resimde heykelciğiyle Toygun Orbay. (Foto: A. Tan)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları