Gerçek Milat, Erdoğan’ın Miadıdır!..

20 Şubat 2015 Cuma

Fıtrat Meclisi - İfade özgürlüğü kesmediği zaman, vekillerimiz birbirlerini gırtlaklama eylemine yönelirler, ümüğe sarılma haklarını kullanırlar.

Şiddeti besleyen öfkedir.
Öfke yoksa, şiddet de yoktur.
Ama ne yazık ki ülkemizde öfke artık her yerde!
Çarşı pazarda, evde, okulda, TV’lerde.
Ve Meclis’te!
Çünkü öfke, devletin en tepesine çöreklenmiş durumda.
En tepe, “öfke”yi, yani “şiddetin özü”nü, “belagatsiyaset sanatı” sayıyor.
Bu durumda ülkede huzur, sükûnet ve barış mümkün mü?
Adı, bir de “iyi-güzel” anlamına geliyor.
Tam on üç yıldır öfkesinin keyfini sürmekle kalmıyor, rantını da yiyor.
Dünyada “öfke”ye güzelleme yapan, öfkesinin “belagat-siyaset sanatı” olduğunu söyleyen biri daha var mı?

***

Ülke günlerdir tek yürek olmuş çarpıyor:
“Şiddet Durmalı! Özgecan milat olmalı!”
Ama ne yazık ki bir umut yok.
Öfke, betona- demire- cama dönüşüp Saray olmuş.
Saray’ın miadı dolmadan, Özgecan milat olabilir mi?
Özgecan’ın yaşıtı, Münevver de gırtlaklanmış, kesilip çöpe atılmıştı; milat olabildi mi?
Her gün daha alçakçası, daha kalleşçesi ile öfke cinayetleri sürüp gidiyor.
Bir tür “gırtlaklama salgını” yaşıyoruz!
Salgının arkasında Saray var.
Öfke, her vesile ile Saray’dan besleniyor.
“Bu feministlerin dinimizle alakası yok!” diye kükrüyor!
Artık “Vurun feministlere!” demeye hiç gerek kalmıyor!
Kendinden yana olmayana karşı dursuz duraksız nefret!
On üç uğursuz yıldır, sabah akşam, meydan meydan, ekran ekran tekrarlanıp duran bu nefretle “yüklenen” zihinler ve kitlesel bilinçaltı!
Bu “yükleme” ile karakter olarak gerçekten kuzu tabiatlı TBMM Anayasa Komisyon Başkanı’nı bile zehirledi:
Ona, “Başkanlık sistemine karşı olanları gırtlaklamak istiyorum” dedirtti.
Kuzu’nun zihnine kazınan bu öfke dili “Benim esnafımın”, “Benim minibüsçümün”, “Benim polisimin” eline-diline de bulaşıyor.
Bu hastalıklı ortamı “İç Güvenlik Paketi”nden çıkacak hangi panzehir tedavi edebilir ki?

***

Yıllar önce daha kibarca idi.
Partisinde çatlak ses çıkarmaya yeltenenlere haber iletirdi.
8 vekilin bildiri yayımlayacakları sözü çıkmıştı.
Allah’ı var: “Gırtlaklarım!” falan demedi.
Daha uygar, daha kansız bir söylemi tercih etti: “Ümüklerini sıkarım!”
Ümük sıkma aslında “öldürme kastı” içermiyor.
Daha çok sesini kesmeyi hedefliyor.
İç Güvenlik Paketi’nin fıtratında da “ümük sıkma” var.
“Ümük sıkmak” zaten bir tür “sahibinin sesi” açık bir fıtrat etkinliği.
Adana’da, 9 Haziran 2013 günü havaalanındaki mitinginde Gezi’ye olan öfkesiyle haykırıyordu:
“Faiz lobisinin ümüğünü sıkarız!”
Bu sözün ilhamıyla Adana’da o tarihten sonra acaba kaç kadının ümüğü sıkıldı?

Cinsel Güç
Aile Bakanımız Ayşenur İslam, makamını elbette, ne hanım hanımcıklığına ne de soyadına borçlu!..
Sesini duyurma gibi bir derdi zaten yok.
Ama yine de akla ziyan açıklamalar yapmaktan geri durmuyor:
Özgecan’ın katili için de şöyle demiş:
“Mevcut mevzuat müsait, katilin cinsel gücü baskılandırılabilir!”
Bu bir haber mi, müjde mi, anlamadık.
- Özgecan’ın katilinin, kadınlar koğuşuna konulma olasılığı mı var?
Bir de eklemiş:
“Cinsel gücü baskılama işlemi, tıbben geçici olarak da yapılabilir!”
Eski Türkiye’de “Laf kıtlığında asma budamak” diye bir sözümüz vardı.
Yeni Türkiye’nin onuruna da.
- “Adaletin kesmediği cinsel güç acımaz!” diyelim!

Kardan Madam
“Kardan adam günah!” fetvası internette yayılırken, “Kartopu attı” diye bir gazeteciyi öldürdüler.
Çok şükür, gazeteye henüz “Kardan kadın yaptı!” diye bir vukuat intikal etmedi.
Ama bu feministler ortalıkta iken yakındır!

Öfke
“Öfke ile başlayan her şey utançla biter” sözü Amerikan devlet adamlarından Benjamin Franklin’in. Üstat, icat ettiği paratoner sayesinde dünyayı yıldırımlardan korudu. Bu sözü de doğru çıkarsa, ülkemizdeki tüm paratönerlerin önünde saygı duruşu yapılacaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları