CHP 1947 CHP 2022

23 Kasım 2021 Salı

Son günlerde yapılan kamuoyu yoklamaları iktidar partisi AKP ile ana muhalefet partisi CHP arasındaki farkın ikincisi lehine kapanmakta olduğunu gösteriyor. Yaşamakta olduğumuz ortamda bu gelişmeye şaşırmamak gerek. Asıl şaşırtıcı olan, iktidar kanadındaki kan kaybına karşılık, CHP’nin oylarında kayda değer bir artış olmamasıydı.

İşin ilginç yönü, CHP, seçmen desteği açısından bir artış sağlayamadığı bu son dönemde başarılı bir çizgi izlemiştir,.

Türkiye’nin 20 yıllık AKP diktasının sonunu hazırlayan cephe oluşumunda, CHP Genel Başkanı önder konumundaydı. Artık siyasi gündemi belirleyen CHP’nin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2018’den başlayarak grafiği yükselme gösteren siyaseti sayesinde “dostlarıyla birlikte iktidar olma” girişimi yaşama geçecek görünmekte.

Demokratikleşme konusundaki yalnız son girişimde değil, bütün girişimlerde CHP önder rolünü üstlenmiştir. İkinci Dünya Savaşı ertesinde başlayan girişimde de öyle olmuştu.

***

Toprak ağalarının, tarikatlar ve cemaatler ile birlikte, emperyalizm ile işbirliği içinde olan bilumum, antilaik ve aydınlanma karşıtı güçlerin partisi olan, DP’nin on yıllık çok partili diktasına dönüşmüş ilk demokratikleşme dönemi arifesinde CHP kendisini yeni düzene hazırlıklı hale getirecek yapısal önlemleri de ünlü 1947 Kurultayı’nda almıştı.

CHP’nin, 1947 Kurultay’ı sırasında yeni yapısal yönelişlerinin en önemlisi “daha dindar görünme” kararı olmuştur. Laiklik konusunda, tartışmaların yaşandığı kurultayda daha dindar görünme politikası  yumuşatılarak kabul görmüş ve Türkiye’de, daha CHP iktidarında okullara din dersleri konulmuş, imam hatipler açılmış, yepyeni bir dönem başlamıştır.

1947 yılında, CHP, çok partili yaşama mahcup laik bir kılığa bürünerek hazırlanıyordu.

Aradan tek başına iktidar yüzü görmediği 75 yıl geçtikten sonra, CHP bir kez daha Türkiye’de demokrasiyi kurma çabalarında başı çekiyor. Bu arada parti bir kez daha yeni oluşumun gerektirdiği yapısal düzenlemeleri gündeme almış bulunuyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “helalleşme” önerileri bu çerçeve içinde ele alınabilir.

Öyle görünüyor ki CHP, demokrasinin temel ilkeleri üzerinde Türkiye’yi oluşturacak yapısal düzenlemeler konusunda, 75 yıl aradan sonra yine aynı mahcup demokrat kişiliği yeğlemiş bulunmaktadır.

***

Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki  Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylık niyeti de  belirginleşiyor.

Çok değişik kişide “Nereden çıktı şimdi bu!” tepkisinin yanı sıra yeni bir “çeyrek ekmek arası Ekmeleddin fiyaskosuna yol açacağı korkusu yaratan helalleşme girişimini de yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu çerçeve içinde ele almakta yarar var.

Hemen hemen tüm kamuoyu anketlerinde, Tayyip Erdoğan’ın büyük kaybedeni olarak görüldüğü gelecek Cumhurbaşkanlığı oylamasında, Millet Cephesi’nin adaylığı yarışında favori olarak, Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra son seçimlerde İstanbul ve Ankara’yı silip süpüren, Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş görülmekteydi. Mansur Yavaş’ın son zamanlarda, belediye dışında yeni bir girişime fazla hevesli görülmemesi, yarışmada Kemal Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu’nu baş başa bırakmaktadır.

Kemal Kılıçdaroğlu son açıklamalarından birinde, İstanbul ve Ankara belediye meclislerinde, CHP’nin çoğunluğunun bulunmadığını, bu yüzden bu iki belediye başkanının da büyükşehir belediyelerini kaybetmemek üzere Cumhurbaşkanlığı adaylığına soyunmamaları gerektiğini söylemiştir.

Doğrusu, Kemal Bey’in açıklamasına katılmak pek mümkün görünmüyor. Yanlış anlaşılmasın! İtirazımız Kemal Bey’in adaylığına değil, yalnız İmamoğlu’nun adaylığına karşı çıkarken ileri sürdüğü gerekçenin pek inandırıcı olmadığını belirtmek istiyorum, hepsi bu.     



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları