NATO-ABD sorunu

NATO-ABD sorunu

21.03.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tayyip Erdoğan yönetimi, geçen hafta içinde Finlandiya’nın NATO’ya girişine karşı diktiği vetoyu kaldırdı. Ankara’nın İsveç’in üyeliğine karşı itirazı sürüyor. Son gelişmenin NATO ve ABD ile ilişkilerimizi yeniden gündeme getirmesi kaçınılmazdı.

Nitekim öyle de oldu. CHP’nin dış politikada genel başkan yardımcısı olan Ünal Çeviköz Politica’ya verdiği bir demeçte, Türkiye’nin Rusya ile yaptığı görüşmelerde enerji konusunda fazlasıyla Moskova’ya bağımlı olması dolayısıyla kesinlikle eşitler arası ilişkiler arayacağını ama Rusya’ya Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu da hatırlatacağını belirtmesi, dış politikada NATO ve ABD karşısında daha dengeli bir yol izlenmesini savunan genç dış politika yazarlarından, arkadaşımız Mehmet Ali Güller tarafından, CHP’nin şimdiki iktidardan daha Batıcı bir yol izleyeceği şeklinde yorumlanmasına ve eleştirilmesine neden oldu.

Önce hemen belirtelim, Türkiye’nin enerji konusunda endişe verici ölçüde Rusya’ya bağımlı olduğu, aynı durumun Avrupa için de söylenebileceği bir gerçektir.

Rusya ile geliştirilmesi her iki tarafın da yararına olan ilişkileri ileri götürmeyi ihmal etmeden bu konuda neler yapabileceğini Ankara ciddi olarak aramalıdır.

***

Ancak Ankara bu konuda NATO ile ilişkilerini hangi doğrultuya oturtursa daha kendi yararına davranmış olacağını da ciddi surette düşünmelidir.

Türkiye 2. Dünya Savaşı ertesinde, Sovyetler’den kendine yöneldiğini düşündüğü tehdide karşılık güvenceyi NATO’nun nükleer şemsiyesinde bulmuştur. Sovyet tehdidinin ciddiyet ve NATO nükleer şemsiyesinin güvenilirlik dereceleri zamanında çok tartışıldı. Şimdi artık aşılmış, olan o günün koşullarını düşünürken o dönemde dünyanın ağırlık merkezinin Atlantik’in iki yakası arasında yoğunlaştığını unutmamak gerekir. O zamanın konjonktüründe bile, Türkiye’nin NATO üyeliğini ikide bir ileri sürmesinin, pahalıya oturduğunu ve güvenilirlik konusunda bazı sakıncalar doğurduğunu görmezden gelemeyiz.

O günlerden bu yana geçen zaman içinde, bütün dünya, “Bir uyanırsa!” dediği Çin’in uyanışına tanık olmuş, dünyanın merkezi Atlantik’ten Pasifik’e kaymıştır.

21. yüzyıla girerken, Atlantik odaklı bir dünyanın örgütü NATO ne olacaktı?

ABD değişiklik olmamışçasına Kuzey Atlantik İttifakı’nı hâlâ Atlantik merkezli bir dünya hegemonyasını sürdürmeye yönelik bir örgüt olarak muhafaza etmeye kalktı.

Bu politika, zaman zaman kimilerinin şaşırarak “NATO’nun Libya’da ne işi var” sorularına yol açtı. Dünyanın merkezi Pasifik’e daha fazla kaydıkça ki kayacaktır ve ABD de hâlâ Atlantik merkezli dünya hülyası içinde kaldıkça ki kalacaktır, Kuzey Atlantik İttifakı’nın işlevi daha çok sorgulanacaktır. Böyle bir ortamda Ortadoğu’da Atlantik odaklı bir dünyanın sultasını savunmak gittikçe daha güç olacaktır. Eğer CHP ikide bir NATO kartına sarılırsa bölgede her gün koyulaşan bir yalnızlığın içine sürüklenecektir. Durumun güçlüğünü görmek için yarınları beklemeye gerek yok.

***

Kaldı ki bölgede ABD ile Türkiye arasında, birbirleriyle bağdaşmaz çıkarlar yumağıyla düğümlenmiş bir stratejik karşıtlık durumu mevcuttur. Türkiye bu durumda hangi gerekçeyle bölgeye yabancı çıkarların safında yer alacaktır?

Pasifik odaklı bir dünyanın Ortadoğu’ya sunacağı ekonomik ve siyasal işbirliği olanakları Ankara’nın daha Batıcı bir politikayı yeğlemeden önce bir kez daha durup düşünmesini gerektiriyor.

Evet bir de Cumhuriyetin Atatürkçü dış politikası konusu var.

Orada da yanılgıya düşmemek gerek. Atatürk’ün dış politikası Batıcı değil, Batılı’ydı.

Her Batıcı da illaki Batılı da olamayabiliyor rahatlıkla.

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023