Ne yaşıyorduk?

Ne yaşıyorduk?

28.05.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili,

Hafta içinde İlham Gencer’in ölüm haberini alınca son zamanlarda pek sık içine düştüğüm iki zıt ruh halini bir arada yaşadım. Birincisi, ölümü, kendi ölümümü düşündüm, ürperdim yine. İkincisi herkesin birbiri ardından öldüğü bir dünyada hâlâ sıramın gelmemiş olmasından telaşlandım, sanki hiç bana sıra gelmeyecekmiş gibi panikledim.

Bir kez daha sabırsızlıkla sordum: “Sıra bana ne zaman gelecek?”

Bu soruyu birçok kez içtenlikle soruyorum ama yaşamış olmaktan hoşnutluğumu da gizliden gizliye duyumsuyorum.

Şu sırada, benim için en akla yakın, en makul şeyin ölmek olduğunu düşünüyorum. Ama sonra da ölmeye üşeniyor, kendi kendime söyleniyorum:

-Boş ver şimdi kim uğraşacak ölmekle, ne güzel alıştığımız şey işte yaşamak.

Sonra kendime şımarıklık mı ediyorum, kapris, naz mı yapıyorum diye soruyorum.

O da değil. Kapris, naz yapacak kimse yok ki etraf bomboş, yapayalnızım.

***

İlham Gencer geçen gün öldüğünde 101 yaşındaydı. Benim kuşağımdan da benden öncekiler ve sonrakiler arasından da az kişinin “İlham Gencer” deyince yüreği şöyle bir cız etmemiştir. Zamanında çalıştığı Taksim Belediye Gazinosu’nda izlemeyenler, radyodan dinlemişlerdir kendisini.

İlham Gencer ve orkestrası, Taksim Belediye Gazinosu’nda caz ve pop çalarlardı. Orkestranın solisti ise bir süre evli kaldıkları, Ayten Alpman’dı. İkili ayrıldıktan sonra da uzun yıllar birlikte anıldılar.

Taksim Parkı’nın kıyısında, bir bölümü de Sheraton Oteli’nin yerinde olan Taksim Belediye Gazinosu, o zamanlar İstanbul’unun (bütün ellili ve altmışlı yıllar) gidilecek bir iki lüks gece kulübünden biriydi ve hafta sonları bazı okul çayları da orada yapılırdı. Ben de Galatasaray Lisesi’nde öğrenciyken bu okul çaylarından birine tarih hocamın kızıyla birlikte gitmiştim. Sonra sınıfta tarihten tahtaya kaldırıldığımda sınıfın “Hocam Deve Vakası’nı Ali Ayşe çatışmasını sorun” diye laf atmalarına karşın kız ile sevgili olup olup olmadığımızı bilemiyorum. Öyle şey de olur mu deme, oluyor işte evine gidip geldiğim kızın sevgilim olup olmadığını bilemiyorum. Yaşlar o yaşlardı işte.

***

Kızın sevgilim olup olmadığını bilemediğim gibi, o sıralarda İstanbul’un büyük bir metropol mu yoksa henüz küçük bir şehir mi olduğunu da kesinlikle bilmiyordum. 

Henüz eylül akşamları evden yemekleri hazırlayarak Küçük Moda Bahçesi’ne eylül mehtabına, Yakacık’ta kâğıt kebabı, Kanlıca’da yoğurt yemeye gitme âdetlerinin sürdüğü o yıllarda, İstanbul kendine özgü alışkanlıkları, imparatorluklardan kalma âdetleriyle kadim ama bugünü görünce kabul etmek gerekir ki hâlâ küçük bir kentti. 

Bu küçük kent döneminde Taksim Belediye Gazinosu’nun biraz ötesinde yine Taksim Parkı içinde Mutfak diye bir restoran vardı, ressamların, sanatçıların, yazarların çizerlerin, kanbersiz düğün olmaz gazetecilerin sıkça gittikleri hoş bir meyhane-gazino karışımı bir yerdi. O da Taksim Belediye Gazinosu ile birlikte yıkılıp gitti ve İstanbul’un bütün gidenleri gibi yerine bir yenisi de konulmadı.

O günlerin İstanbul’u kendine özgü ilginç bir şehirdi. Dünyanın her yerindeki her şehirde var olanların hepsinden vardı. Ama oralarda onlarcası olan bu yerlerin İstanbul’daki karışılıkları bir ya da iki taneydi ve de daha küçüktü.

Kentin bütün kara taşımacılığı Beyoğlu’nda bir örneğini gördüğümüz Taksim Tünel tramvayları gibi minik araçlarla veya külüstür Amerikan arabalarının kullanıldığı dolmuşlarla yapılmaktaydı.

İşte Sevgili, yıllar sonra İlham Gencer beni alıp o Istanbul’a götürdü ve oralarda gezerken birden baktım ki aklıma bir soru takılıp kalmış:

-Biz tarih hocamın kızıyla bir gençlik, yeni yetmelik aşkı yaşıyor muyduk gerçekten yoksa “sadece arkadaş” mıydık?

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023