Arif Kızılyalın

Bir çöl masalı!

03 Ocak 2024 Çarşamba

Türkiye geçen hafta Suudi Arabistan merkezli bir Süper Kupa skandalına tanıklık etti. Konu, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin Riyad’daki maçta sahaya “Yurtta sulh, cihanda sulh” ve “Ne mutlu Türküm diyene”  pankartıyla çıkmak istemesine Suudilerin izin vermemesi, bunun üzerine de kulüplerin, “Oynamıyoruz” kararı almasıydı. Bu krizde birinci derecede kusurlu makam Türkiye Futbol Federasyonu’dur. Çünkü kulüplerin yanı sıra kendi kasasına “petro-dolar” girsin diye üstelik 100. yıl finalini Suudi Arabistan’da oynama fikri o ülkenin antidemokratik şartları nedeniyle yanlıştı; bizler karşı çıktık, dinlemediler! En büyük yanlış da final organizasyonu için Suudi Arabistan Futbol Federasyonu ile değil aracı bir kurumla anlaşılma yapılmasıydı. Davul bizde, tokmak Suudilerdeydi mecazi anlatımla. Onlar da kendi bakanlıklarından çekinip Atatürk forması ve Atatürk’ün dünya tarihine geçen sözlerinin yer aldığı pankartlara karşı çıkınca ortalık birbirine girdi. Rivayete göre TFF, Suudilerin Atatürk’e getirmek istedikleri engellemeleri iki hafta önce öğreniyor, anlaşma bozulmasın diye kulüplere bildirmiyor. Konu Riyad’a gidildikten sonra Suudilerin itirazıyla ortaya çıkıyor. Oysa, TFF’de birileri akıl yürütse, Suudilerin Atatürk konusundaki tavırları kulüplere bildirilse ve “Maç Halkalı Atatürk Stadı’na alındı” denilse kriz patlamayacak. İşin bir başka üzücü yanı da ertelenme kararının, finalin başlama saatinden bir saat sonra açıklanması. Demek ki birileri (muhtemelen TFF) Atatürk formaları ve pankartları için kulüpleri ikna etmeye çalıştı; hatta kesenin ağzını açtı! Ne var ki Türk basınında ilk olarak Cumhuriyet gazetesinin gündeme getirdiği, soyunma odalarının aranıp Atatürk formalarıyla pankartlara zorla el konulması ise ikna turlarını noktalamaya yetti.

Şimdi gelelim, konunun sadece futbol olmadığına; evet bu maç sadece “kulüplere kaynak yaratma” amaçlı bir girişim değil. İşin içinde Suudi Arabistan’a duygusal (!) nedenlerle yaranma düşüncesi var. Suudiler, 1818’de Kral Abdullah bin Suud’un Osmanlı yönetimince idam edilişinden bu yana Türk coğrafyasından nefret ederler, din kardeşliği falan hikâye, adamlar Türk düşmanı! Kriz saatlerinde Anadolu kaplanlarından (büyük bir holding) birinin sahibi aradı: “Kriz büyür mü, her gün onlarca TIR mal satıyorum Suudilere” dedi. Ardından Suudilerin, Dubai örneğindeki gibi yeni bir kent kurma (adı NEOM) ve neredeyse yüz milyarlarca dolarlık inşaat işinden Türk firmalarının alacağı pay iddiası ortaya atıldı. Gazeteci Meliha Okur, LİMAK’ın ilk planda 4-6 milyar dolarlık bir inşaat işi aldığını söyledi Riyad’daki otelin lobisinde.

O yüzden, “Kulüpler, para kazanmak için Suudi Arabistan’da oynayalım dedi, ardından da TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi konuyu cumhurbaşkanına açtı, Erdoğan da ‘Karar sizin’ deyince final Riyad’a alındı” hikâyesi Mesnevi’deki çöl masallarını bile kıskandıracak kadar hayali!

‘HİLAFET İSTERİZ SESLERİ’

Gazze’ye destek yürüyüşü” adı altında bir eylem gerçekleşti İstanbul’da. Bakanların, milletvekillerinin ve otobüslerle taşınan AKP üyelerinden oluşan on binlerce kişi, Milli İrade Platformu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın organizasyonunda İsrail’i protesto etti. İstanbul’da onaylı iki miting alanı varken Fındıklı’dan Sirkeci’ye yolu kapatıp tramvay, otobüs ve vapur seferlerini aksatan bu eyleme niçin izin verildi sorusu irdelenmeli. 

Yine eline megafon geçirenlerin “şeriat-hilafet” naraları atmasına nasıl izin verildi? Sosyal medyada kazara, “Saray rejimi” ile ilgili iki sözcük yazsanız sabaha karşı kapınıza dayanacak olan sistem hilafet çığırtkanlığına niçin sessiz kaldı? Şimdi savcılar ve vali bey, “Üzerinde ‘La ilahe illallah, Muhammedin Resullullah’ yani ‘Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah’ın resulüdür’ yazan bayrak, kelime-i tevhit bayrağıdır, hilafet bayrağı değildir” diyebilir. Ancak bu bayraklarla gruplar halinde dolanılıp “hilafet” sloganları atılıyorsa bu anayasal suçtur. O yüzden sinirlerine hâkim olamayıp elinde yeşil bayrak bulunan birine yumruk atan Atatürk milliyetçisi bir genci linç etmek isteyenler iki kelime de hilafet anlayışı için etsin. 

CHP’DE KRİTİK HAFTA

CHP’de MYK/PM toplantıları sonrası Adana ve Aydın başta olmak üzere bazı büyükşehirlerle, kazanılma olasığı bulunan bazı büyük ilçelerin belediye başkan adayları açıklanacak. Hatay, Eskişehir, Antalya ve İzmir adayları haftaya bırakılacak. Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen’in “tamam-devam” kararı önemli. Adana’da Zeydan Karalar, Aydın’da Özlem Çerçioğlu favori. İstanbul’da Beşiktaş, Kartal, Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Ataşehir’de mevcut başkanlar yerlerini koruyacak gibi duruyor. Kiminin şahsi oyu var, kimi değişimde kritik rol oynadı. Tuzla başta olmak üzere AKP’de bulunan Üsküdar, Beyoğlu, Gaziosmanpaşa’da da adaylar yarın açıklanabilir. Cuma günü ise bu isimler Ekrem İmamoğlu’nun tanıtımıyla sahaya inecek. Kurultayda verilen “kadın aday” sözünün sadece belediye meclis üyelikleriyle sınırlı kalacağı kulisi Özgür Özel yönetimini zorluyor. Özel’in, İstanbul’da CHP tarafından yönetilen ilçelerden biriyle, kazanılması olası üç ilçede kadın adayda ısrar ettiği, yine Edirne Uzunköprü’de belediye başkanı Özlem Becan’ın devam edeceği, Ağrı Eleşkirt başta olmak üzere doğuda da kadın aday arandığı, bu ilçe için Birsen Bayar’ın adının geçtiği sızan bilgiler arasında.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hesap tutmadı 12 Aralık 2024
Al sana gençlik! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları