Arif Kızılyalın

Ne Gereği Vardı!..

26 Ocak 2015 Pazartesi

O ana kadar her şey Galatasaray’ın istediği gibi gelişmişti. Hollandalı yıldız Sneijder’in attığı ve attırdığı goller sadece geceyi ısıtmakla kalmamış, 3 gün önceki Diyarbakır Belediye yenilgisi de unutulmuştu.
Artık seyircisi de futbolcusu da yöneticisi de son düdüğü bekliyordu ligin ikinci bölümünün ilk galibiyetini kutlamak için...
Ne var ki 81. dakikada buz gibi esen bir rüzgâr, Türk Telekom Arena Stadı’nın tüm keyfini, neşesini alıp götürüverdi...
Ağır bir sakatlıktan mucivezi biçimde (ve de hızlıca) kurtulup oyuna giren Burak’ın 3-4 dakika sonrası ilk deparında sekmeye başlaması, ardından da acı içinde kendisini yere bırakışı, maçın da galibiyetin de gecenin de tadını kaçırmaya yetti.
Genç golcü gözyaşları içinde kenara gelirken çiçeği burnunda teknik direktör Hamza Hamzaoğlu, “Eyvah, ne yaptım” diyor; tribünler, “Çok mu lazımdı bu değişiklik hocam?” diye isyana başlıyordu!
Gerçekten bir futbol dramıydı bu!
Antalya’daki özel turnuvada sakatlanıp 4 hafta yeşil sahalardan uzak kalacağı söylenirken alelacele iyileşen ve skor 2-0’ken sahaya sürülüp aynı yerden sakatlanan Burak Yılmaz, dün G.Saray’ın yediği en hazin goldür.
Bu golde kenar yönetimi mi suçludur yoksa adale sakatlığı geçiren bir futbolcuya 7 gün içinde ‘sağlam’ raporu veren sağlık ekibi mi bilinmez, Burak Yılmaz’ın iç burkan görüntüsü 2-0’lık galibiyetin önüne geçmiştir Sarı - Kırmızılı camia için...
Oysa işler tıkırındaydı Burak’ın gereksiz yere oyuna girip sakatlandığı ana dek!
Düşünsenize, 3 gün önceki Diyarbakır Belediye yenilgisi bile anımsanmaz olmuş, peşi sıra gelen goller sonrası tribünler, “Bir musibet bin nasihatten iyiymiş, Diyarbakır yenilgisi takımı kendine getirmiş” demeye başlamıştı. Sneijder’in geceye damgasını vuruşu maçı çeviren hamle olmuş, Hollandalı usta bir virtüöz gibi takımı yönetmeye başlamıştı.
Devre arası kampı mı yaramıştı, hesabına alacakları mı yatırılmıştı yoksa uzun bir aradan sonra ilk kez prangalarından mı kutulmuştu bilinmez ama Hollandalı, ‘10’ numaralı formasının hakkını vermişti Rize önünde. Milliyet gazetesi yazarı Osman Şenher’in deyişiyle ‘İstanbul’da mutlu bir Hollandalı’ portresi çiziyordu Sneijder...
Attığı gol usta işiydi, Selçuk’un savunma arkasına indirdiği topu sol ayağıyla köşeye bırakışı, Bruma’nın aşırtma golündeki milimetrik asisti övgüye değer futbol incelikleriydi. Elbette kaleci Serkan’da kalan füzesiyle maçın başlarında Bruma’ya ‘hadi at’ diye verdiği ara pas da unutulmayacak güzellikteydi.
Sneijder dışında sakatlıktan çıkıp savunmaya ilaç olan Almanya kökenli Koray Günter’in Hakan Balta’yla aynı dili konuşması, Sabri’nin enerjisi, Melo-Selçuk’un orta bölgeyi parselleyişi ve Telles’in ileri-geri koşuları da gecenin önemli ayrıntılarıydı.
Yine Rize’nin 2. yarıda yakaladığı ama Muslera-Koray ikilisinden dönen şutları da öyle...
Ama dedik ya, Burak’ın 2. yarıdaki sakatlığı yukarıdaki tüm futbol unsurlarını unutturdu.
Dünden geriye ne kaldı derseniz verilecek yanıt bellidir:
Burak’ın sakatlığı...
Çünkü hiçbir galibiyet, sporcu sağlığından değerli değildir; olmamalıdır da!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hesap tutmadı 12 Aralık 2024
Al sana gençlik! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları