Barış Doster

Laiklik, yurttaşlık ve ulusallık

12 Ekim 2022 Çarşamba

Ana muhalefet partisi genel başkanının, türbana ilişkin yasal düzenleme önerisiyle başlayan tartışma sürüyor. Tartışmada konu, kadınların başlarını örtme biçimi, kılığı kıyafeti, giyimi kuşamı üzerinden yapılsa da her konuyu olduğu gibi, bu konuyu da politik, ideolojik biçimde kavramak daha doğru. Çünkü ülkemizde laikliği zayıflatarak demokrasiyi güçlendireceğini düşünen bir kesim var ve bu kesim, Cumhuriyeti azaltarak demokrasiyi çoğaltacağını sanan numaracı cumhuriyetçilerle her zaman ittifak halinde. Numaracı cumhuriyetçilerin, yetmez ama evet korosunun yıllarca iktidar partisine verdiği destek sonrasında, iktidarla aralarının açılmasına koşut olarak, ana muhalefet partisine yanaştıklarını da görüyoruz. Medyada, akademide, siyasette, meslek odalarında, sendikalarda hayli etkili olan bu koronun, cehaleti nasıl örgütleyip kurumsallaştırdığı da hepimizin malumu.   

Yineliyoruz, laiklik; en kısa, yalın, basit tanımıyla, din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Din ve vicdan özgürlüğüdür. Yurttaşların din, vicdan, inanç, inançsızlık, ibadet hürriyetinin, devletin ve yasaların güvencesinde olmasıdır. Devletin, akla ve bilime göre yönetilmesinin zeminidir. Devletin; tüm dinsel öğretilere, kurumlara, tutumlara karşı yansız, tarafsız, eşit uzaklıkta olmasıdır. Yönetenlerin, yönetme yetkisini Tanrısal, dinsel olmayan bir kaynaktan, yani halktan almasıdır. Dinin, devlet işlerinde etkili ve yetkili olmaması, siyasal, hukuksal alandan çıkarılması, siyasal ve hukuksal alanda devlette etkin olmamasıdır. Laik bir devlette inanç ve ibadet özgürlüğü kutsaldır, dokunulmazdır, devletin güvencesi altındadır. Din; baskı unsuru olmadığı gibi, baskı altına da alınamaz. Bu yönüyle laiklik; iç barışın, toplumsal huzurun ve ulusal bütünlüğün de temelidir.     

LAİKLİK, DEMOKRASİ VE ULUS DEVLET  

Biliyoruz, laiklik demokrasi açısından zorunludur, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Laiklik, hukuk devleti açısından da şarttır. Laik hukuk devleti, farklı kimlikleri (dinsel, mezhepsel, etnik) birbirinin üstü veya astı olarak görmez çünkü. Bunlara karşı kör, sağır, dilsizdir. Bunların çatışmasına da izin vermez. Birini, diğerine üstün tutmaz. Bu yönde adım atanı da engeller. Göz yummaz. Herkesin dinini, inancını, ibadetini özgürce yaşamasının, baskı görmemesinin güvencesidir laiklik ve laik hukuk devleti.  

Yineliyoruz, laiklik, uluslaşma ve yurttaşlık açısından da zorunludur. Çünkü tarih boyunca, laikleşme ve uluslaşma, birlikte, el ele yürümüştür. Bu ikisi birbirini besler, destekler, güçlendirir ve pekiştirirler. Yerel, yöresel, etnik, dinsel, mezhepsel kimlikler, ulus çatısı altında buluşup ulusal bir potada sentez olarak, hemhal olarak ortak bir kültür bilincine kavuşurlar. Tarihsel, toplumsal, siyasal, kültürel düzlemde olsun, coğrafi ve iktisadi düzlemde olsun, ulus böyle oluşur. O nedenle laiklik ve yurttaşlık, ulus devletin de temeli ve güvencesidir, demokrasinin de. Çünkü demokrasi, alt kimlikleri üst kimlik, ulusal kimlik, ortak kimlik çatısı altında toparlar. Bunun aksi düşünülemez. Zira herkesin, her kesimin birden fazla alt kimliği vardır. Bunların öne çıkarılması, bunların üst kimlik yerine, üst kimliği zayıflatacak şekilde güçlendirilmeye çalışılması, sadece millete ve devlete değil, demokrasiye de zarar verir.  

Kısacası, laikliği aşındıran, dini siyasallaştıran her adım, demokrasiyi, yurttaş kimliğini, toplumsal barışı, ulusal bütünlüğü ve ulus devleti de aşındırır. Türkiye’yi, feodalizm üzerinden federalizme götürmeyi amaçlayan emperyalizme hizmet eder.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları