Barış Doster

Siyasal çürüme ve beka sorunu

10 Temmuz 2021 Cumartesi

Türkiye; aylardır siyaset, iş dünyası, bürokrasi, medya ve organize suç örgütleri arasındaki derin, kirli ilişkileri konuşuyor. Bu çark içinde dönen karaparanın büyüklüğü dudak uçuklatıyor. Kimlerin kimlerle beraber olduğu, insanı şaşırtıyor. Yazılıp çizilenler toplumu endişelendiriyor, korkutuyor.  

Bir yanda yoksullaşan milyonlar, asgari ücretle geçinmeye çalışan emekçiler, akşamüzeri semt pazarlarında fiyatı düşmüş sebzeleri almak için çabalayan emekliler, düşük gelirliler var. Diğer yanda gecelik oda fiyatı 100 bin lira olan otelde tatil yapan bürokratlar, siyasetçiler, gazeteciler... Durum vahim, çelişki yaman.  

Bu tablo özellikle gençlerin, ülkemizin geleceğine olan güvenini sarsıyor. Devlet yönetiminde ehliyet ve liyakat, hukuk ve şeffaflık, dürüstlük ve çalışkanlık isteyenlerin umudunu kırıyor. Emeğiyle, alın teriyle geçinmenin, helal lokma yemenin, onuruyla yaşamanın erdemini, güzelliğini, yüceliğini aşındırıyor. Hem de toplumun gözü önünde olan, ülke yönetiminde sorumluluk alan kişiler tarafından.        

Peki, bu yaşananlar beka sorunu değil mi? Tartışalım...  

Beka sorunu; genellikle dış güvenlik, ulusal savunma, yabancı tehditle ilgilidir. Dış tehdit güçlenince, bunun sebep olduğu iç istikrarsızlık, terör, ölüm artınca, öncelikle beka sorunu akla gelir. Bunun siyasi, askeri, mali, diplomatik boyutları yanında, tarihsel hafızada, toplumsal bellekte, psikogenetik arka planda da karşılığı vardır.  

Örneğin, Türklerin tarihsel hafızasında, hem Rus hem Avrupa korkusu etkilidir. Çünkü Ruslar; Orta Asya ve Kafkasya’da Türk topraklarını fethetmiş, sadece Anadolu Türkleri fethin dışında kalmıştır. Avrupa’nın büyük güçleri ise yurdumuzu işgal etmiştir. Rus korkusu, yanına komünizm korkusunu da alarak, özellikle muhafazakâr, milliyetçi cenahta derin izler bırakmış, Türk siyasetinde kök salmıştır. ABD de bunu kullanmıştır. Soğuk Savaş’la beraber siyasetimizde bu korkunun sebep olduğu kirli, karanlık ilişkiler belirleyici olmuştur. Mafya, Gladyo, sağ - sol çatışması, terör, siyaset, bürokrasi ve iş dünyasındaki çürüme, karaparanın büyüklüğü, uyuşturucu kaçakçılığı, ABD’nin artan etkisi, sol karşıtlığı, Cumhuriyetçi, Atatürkçü aydınlara yönelik cinayetler bu süreçte yaşanmıştır.  

HUKUKSAL, SİYASAL, TOPLUMSAL, İDEOLOJİK MÜCADELE  

 Unutmayalım; altyapı, üstyapıyı belirler. O nedenle iktisadi düzen; siyasal, toplumsal, hukuksal, bürokratik, kültürel, ahlaki yapı üzerinde belirleyicidir. Bu yüzden sadece son dönemde değil, uzun yıllardır yaşadıklarımız, politik, ideolojik tercihlerimizin sonucudur. Kapitalizmden, liberalizmden, Soğuk Savaş düzeninden, ABD vesayetinden, NATO üyeliğinden bağımsız değildir.  

Özelleştirmenin ateşli savunucusu siyasetçi ve bürokratların ABD’yle, çetelerle, iş dünyasıyla ilişkilerini bilmeden; din taciri, iman bankeri, inanç hortumcusu, mezhepçi ve etnikçi politikacıların, tarikat şeyhiyle, cemaat lideriyle, toprak ağasıyla, arazi mafyasıyla ilişkilerini araştırmadan; yaşadığımız çürüme anlaşılamaz. Varsıl - yoksul uçurumu ne kadar derinse yolsuzluk o kadar yaygın, siyaset o kadar kirli, toplum o kadar bezgindir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları