Ağlıyorum...

13 Ekim 2015 Salı

Kimsiniz siz?
Katliam, Atatürk ve İnönü’nün defalarca Ankara’ya gidip geldiği, vagonlarından halkı selamladığı o tarihi garın önünde yapılıyor. Aynı alçaklar mühendis veya askeri stratejist gibi keşifler yaparak o melun planlar üstünde çalışıyorlar. Hedefleri, yeri, bombanın teknik özelliklerini ve zamanlamayı en çok insan öldürmek üzere optimum noktaya taşımak...
Bu alçaklara sesleniyorum: Ankara katliamında bulgular şimdilik IŞİD’i işaret ediyor. Zaten haftalardır da PKK ile uğraşıyoruz. Ben “alçaklara sesleniyorum” derken, hepsine birden hitap ediyorum, örgüt adı benim için ikincil...
Kimsiniz siz? Kim yetiştirdi sizi? Hiç mi anne sevgisi almadınız? Hiç mi âşık olmadınız? Beyninizi kimler yıkadı? Kim sizi huriler masalına inandırdı? Kim size tanımadığınız insanlara pusu kurmayı öğretti? Kim size kimya dersi verir gibi en garantili ölüm saçmanın yollarını sundu? Kim sizi emperyalist planların maşası olmaya ikna etti? Hiç mi ölüm acısı yaşayan ve teselli ettiğiniz bir dostunuz olmadı? Yok etmeye hazırlandığınız insanların da bir kardeşi, bir çocuğu, annesi babası olduğunu hiç mi umursamadınız? Hiç mi hasta ziyaretine gitmediniz? Doktorların, hemşirelerin bir insanı ayağa kaldırmak için harcadıkları çabayı hiç mi görmediniz? Kim size bu ırk, din, mezhep ayrılıklarının ölümcül şifrelerini damardan verdi? Nasıl bir iştahla ezberlediniz bu soysuz dersleri? Bu kadar mı kişiliksizsiniz? Yoksa ailenizde bile kin ortamında mı büyüdünüz? Sizi de mi birileri falakaya yatırarak ciğerlerinizi şiddet, husumet ve pislikle doldurdu? Yoksa cennet vaatlerine iki somun ekmek eklendi diye mi sattınız ruhunuzu? Sizi öbür ırk veya mezhebin şeytani olduğuna mı inandırdılar? Ya da bir ortaçağ lideri sizin ayrı bir ırk olarak ayrı topraklar da yaşamanız gerektiğine mi sizi ikna etti? Terör hammaddesi olarak nasıl kullandınız? Bu alçaklar kurdukları çetelerin kaymağını yerken sizin ölüme itildiğinizi hiç mi fark etmediniz? Sizi bir tabanca kadar bile değerli görmeyen alçakların oyuncağı ve kurbanı olmak bu kadar ucuz mu? Allah’ın size verdiği beyni azıcık kullanmak, “Kim beni enayi yerine koyuyor” demek bu kadar zor mu? Henüz sizi o sahte söylemlerle kurbanlık koyun gibi öne sürme vakitleri gelmediyse, son 3 günde o dehşet tablolarını izlerken neler düşündünüz? “İnşallah yakında sıra bana gelir de, bir bu kadar felaketi de ben dağıtırım ortalığa, tam cennetlik olurum” mu dediniz?

Polis şiddeti-hükümet zaafları
Sizler, patlamanın ardından yaralı ve mağdurların ortasına gaz ve şiddetle dalıp bir de üstüne o düşman gördüğünüz kitleye dayak atmaya çalışan polisler... Kim bu emri verdi size? O anda insanlara yardıma koşmak yerine, yüreğiniz, beyniniz nasıl elverdi, saçmalığı uygulamaya?
Ve siz, bu ülkeyi hâlâ yönettiklerine bizi inandırmaya çalışan büyük lider kadromuz, IŞİD militanlarını onca zamandır nasıl koruduğunuzun, nasıl beslediğinizin, nasıl müsamaha gösterdiğinizin farkında değil miyiz sanıyorsunuz? Adamlar Türkiye’de örgütlerinin konfeksiyonunu satıyor, bayrak dağıtıyor, dergi çıkarıyor ve gözünüzün önünde haber vere vere başkentinizi bombalıyor ve siz hâlâ istihbarattan söz ediyorsunuz, öyle mi? Hangi gün gerçek anlamda “din kardeşlerinizi” terörist olarak görmeyi başardınız, ister Türkiye’de ister Ortadoğu’da? Hizbullahçıları hapislerden çıkarıp ortalığa salan sizler değil miydiniz? MGK’de, gündeme alınan tehlikeler arasından “irtica”yı çıkaran sizler değil misiniz? Umarım şu olaydan sonra Kılıçdaroğlu ve Demirtaş’ın gösterdiği yapıcı tavırdan biraz ders alırsınız!

Aziz Sancar da ağlattı
Hep kahrolmaktan, içimizin parçalanmasından ağlayacak değiliz ya! Kimya Nobeli’ni kazanan Aziz Sancar da bizi ağlatmayı başardı. Önce o güzel haberle duygulandık. Arkasından Atatürk’lü Türk bayrağı ve ailesi ile fotoğrafını gördük, gözümüz yaşardı. Sonra o inanılmaz hikâyesini okuyup ağladık. Sancar’ın başarısı, Cumhuriyet aydınlanmasının, Köy Enstitülerinin, doğrudan Kemalizmin başarısı. Hâlâ atama bekleyen sevgili öğretmenlerimizin başarısı! Nasıl diken diken olmuştur malum liboşların tüyleri bu cümleyi okuyunca, değil mi? Ülkesini, bayrağını seven, bu kadar mütevazı insan dünyada zor bulursunuz! Hâlâ eline geçen her parayla, yaşadığı Chapel Hill’de Türk doktora öğrencilerine orman içinde nefis bir yurt imkânı '73unuyor. Hafta sonu Hürriyet’te yayımlanan röportajını muhakkak okuyun. İşte şimdi tam o cümleyi kullanma zamanı: Türkiye seninle gurur duyuyor aziz Aziz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları