Bedri Baykam
Bedri Baykam bedri.baykam@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Deniz ve Yağmur Balbay'ın Yaşadıkları...

05 Temmuz 2011 Salı
\n\n\n

Medyada hep malum konunun yasal ve siyasi yönü var: Anayasanın şu maddesi ne diyor, kararlar neden hep 2ye 1 çıkıyor, dosya Yargıtaya gitse ne olur, YSKnin yetkileri gerçekte nedir ne değildir vsHalbuki konunun bir de bu saydıklarımızdan çok daha önemli insani boyutu var: Bu milletvekillerinin aileleri neler yaşıyor, neler düşünüyor, neler hissediyor? Ana konu bu

\n

Bugün yalnız Balbay ailesinin yaşamından örnekler vereceğim. Ama tabii esasında siz yazımı okuduktan sonra, hem diğer tutukluların hayatında neler yaşandığını tahmin edebilirsiniz, hem de kendinizi Balbayların yerine koyup o tarafta yaşananları içsel olarak hissetmeyi deneyebilirsiniz.

\n

***

\n

Deniz Balbay, henüz üç yaşında. O yaştaki her çocuk gibi kendi küçücük yaşamı var. Oyuncakları, ablacığı, annesi, akrabaları Ama Deniz, kendini hatırlamaya başladığından beri babasını çok az görebiliyorMustafa Balbayın ailesiyle kucaklaşabilmesi, ancak ayda bir görüşme odasında yaşanıyor. Çünkü haftada bir çarşamba günleri gerçekleşen 45er dakikalık görüşmelerin bir ay üstünden dörtte üçü, Amerikan filmlerinden tanıdığınız saydam kabinlerde telefonla oluyor. Açık görüşmelerde küçük Deniz hemen babasının kucağına atlıyor gülücükleriyle.

\n

Saklambaç, kovalamaca oynuyorlar veya Mustafa, Denizi omzuna alıyor. Oyuncak sokmak yasak. O nedenle Deniz babacığıyla gönül rahatlığıyla bir araba yarıştıramıyor. Deniz anayasa-babayasa bilmez, anlamaz. O bir tek içgüdüsel bir şekilde mıknatıs gibi kendisine doğru çekildiğini hissettiği babacığını istiyor Sonra o kısacık 45 dakika akıp gidince, Deniz babasını çıkıp gittiği kapıya kadar uğurlamıyor. Dayanamıyor kalbi o sahneye, uzaklaşıp donup kalıyor. Dönüş yolunda da susuyor. Neden birilerinin gelip babasını alıp gittiğini, sevgisinin neden bu şekilde yarım bırakıldığını anlamasına imkân yok. Yemeden içmeden kesiliyor bir hafta boyunca

\n

Evde babasının fotoğraflarını öperek yaşıyor. Mustafa ise oğlunun en şeker yaşlarını, onu doyasıya kucağına alıp sarılamadan geride bırakışını dehşet içinde izliyor ve akan zamana 9 metrekarelik hücresinde lanet yağdırıyor.

\n

Bir ufak yatak, bir masa, bir kitaplık Bir tuvalet ve duş Hücreye geçmeden, yani 128 gün öncesine kadar Tuncay Özkanla basına da yansıyan şekilde ortak bir yaşam kurmuş olmaları birilerine batmış. Onlara farkında olmadan bahşedilen bu arkadaşlık etme lüksü ve bununla Mustafa ve Tuncayın yüzlerinin gülebilmesi, gülücüklere düşman bir zihniyeti mi rahatsız etmiş acaba, bilemem Zor kullanılarak 30 gardiyanın fiziki baskısıyla ayrılmışlar. Hücre hapsine değecek ne yaptığını merak ediyor Mustafa, gece tavana bakıp uyumaya çalışırken... Seri katil mi olmuş, beş banka mı soymuş, ülke sırlarını düşmanlara mı satmış? Hayır, bunların hiçbiri yok. Peki, ne var? Onu henüz bilen yok. 10 yıl bile içeride tutabilirlermiş Mustafa ve arkadaşlarını, hiçbir şey kanıtlayamadan. Bunun adı hukukmuş. “Tanıştığımıza memnun oldum diyemiyor kimse

\n

Yağmur Balbay, 10 yaşında tatlı bir kız, Denizin ablası. Yağmur tabii daha bilinçli. O da babasının diğer kucağına atlayıp boynuna sarılıyor ayda bir. Bugünlerde Yağmur son derece mutsuz. Çünkü takdirli karnesini okuldan babacığıyla almaya gidecekti 17 Haziranda. Babasına nihayet kavuşacağını, onunla beraber göğsünü gere gere okula gidip yeni arkadaşlarıyla tanıştırabileceğini sanıyordu. Ama sonra birileri tüm mantık ve akıl verilerini askıya alarak babasının delilleri karartma ve kaçma ihtimali olduğunu (!) ortaya atıp engel olmuşlar bu özgürlüğe. Anneciği her zorluğa karşın onu sinemaya, baleye, götürüyor ve destek oluyor. Yağmur çok metin. Ama son anda seçimlere rağmen yaşanan engelleme ona da ağır gelmiş. Babasıyla tatile çıkacaklardı, şimdi bu da iptal olmuş, bir dahaki açık görüşmevaktini beklemekle yetiniyor. Çocukların hasretinden bana sıra gelmiyor Mustafaya sarılmaya diyor Gülşah Hanım ve umutla haberleri izliyor her akşam

\n

***

\n

Küçük Deniz, şimdilerde yine durgun mu durgun. Sokakta babalarının ellinden tutarak çocuk parkına giden yaşıtlarını görüyor ve anlamıyor olup biteni. Herhalde tüm yetişkinlere bakarak içinden başlarım size de, o katı ve duygusuz dünyanıza da diyor anlayamadan, küçük kalbini sıkıştırarakSevgili Deniz, Sivasta anma törenini bile gerekçe göstermeden yasaklayabilenler, seni anlamaya çalışırlar mı, bilmem! Seni ve ablanı öpüyorum ve babanıza kavuşacağınız günü iple çekiyorum

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kâbus gibi bir kasım... 28 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları