Milletin cinselliğinin yakasından düşün artık!

Milletin cinselliğinin yakasından düşün artık!

01.07.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Adamlar bırakmadılar, usanmadılar... Namus kavramı, örf-âdet seçkileri veya cinsel yönelimlerine karşı artan tutuculuk, muhafazakârlık, özgürlük düşmanlığı, demokrasi yoksunluğu, bireyin tercihlerine saygısızlık, adına ne derseniz deyin, her şekilde bir saldırı içindeler. Hatta bu tavırlarıyla oylarının adım adım eridiğini de algılayamıyorlar. Onlara göre “cinsellik”, evli erkek ve kadının misyoner pozisyonunda ve tercihen fazla zevk almadan yapacakları basit bir çocuk yapma birleşmesinden ibaret olmalı. Bu şablonun dışındaki her şeye saldırmak için tetikte bekliyorlar ve her biri “namus ve ırz bekçisi”.

Cinsel özgürlük düşmanları

Bir de madalyonun diğer tarafı var. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet, tecavüz, taciz, istismar... Her biri gündeme geldiğinde, suçluları korumak, onlarla dayanışmaya girmek, onların mahkûmiyetini zorlaştırmak, onları bir şekilde “uydurma” hukuki ara yöntemlerle aklamak için bin dereden su getiriyorlar. Yani hem cinselliğe karşı inanılmaz bir özgürlük düşmanlığı, kompleks ve kıskançlıkla her türlü mücadele bayrağını açıyorlar hem de saldırıya, tacize, tecavüze, istismara uğrayan kadınlara veya çocuklara karşı yasal boşluklardan faydalanıp hukuki planda mağduriyetleri yok saymak için sanki birbirleriyle yarışıyorlar. 

Bu sözde ahlakçıların izansız, mantıksız, mesnetsiz tavırları bizleri resmen kusturuyor. 

Farklı cinsel yönelimlere özgürlük talep eden insanlar, -ki bunların arasında heteroseksüeller de var- her yıl haziran ayında “LGBTİ+ Onur Yürüyüşü” yapıyorlar. Biliyorsunuz, Türkiye’de 2015 yılına kadar, giderek artan bir katılımla bu yürüyüş gerçekleşiyordu ve polis, yürüyüşçüleri homofobik bir saldırıya karşı koruma altında tutmak için olay yerinde bulunuyordu. Sonra ne mi oldu? Herhalde şu tarikata veya şu şu ilim vakfına veya bu şeyhe yaranmak için bu uygulama kalktı ve dünyanın her medeni ülkesinde olduğu gibi bu yürüyüşü yapmak isteyenler, dayak, gözaltına alma, gaz bombası, cop, taciz, küfür ve şiddetin hedefi olmaya başladı. Zaten, 2013’te Gezi sonrası kitlesel görünürlük ve halk protestolarına karşı alerji geliştiren iktidar, eylemleri önce suni bahanelerle, sonra da kitabına uydurarak yasakladı. Hedef, onları yıldırmaktı. Muhakkak belirli bir oranda başarılı olmuşlardır: Yürüyüşlerin kapsama alanı artacağına, yükseleceğine tersine daraldı. Polis hiç çekinmeden dayak ve laf atmaktan, taciz etmekten rahatsızlık duymuyor. Hatta kahvede oturan ve şiddeti kınayan konu dışı vatandaşlar da polisin hedefi haline geliyorlar! 

Sana ne oluyor? Kime ne?

Geçen yıllarda en önemli ülkelerden birinin başkonsolosu, açık eşcinsel hayatını bir vatandaşımızla birleştirdi. Buna o günlerde tepki vermeye iktidarın gücü yetti mi? Tabii ki hayır. Ama bugünkü yüz kızartıcı agresif tavırlarına bakarak anlıyoruz ki çok dedikodu yaparak aralarında “kınamışlardır” herhalde!

Bu ülkede, en ilkel/maganda tavırla küçük dünyaları ve onun çizdiği normlara göre kendini namus bekçisi sayan güruh, gay, lezbiyen veya biseksüel olmayı herhalde “ayıp-günah-utanılası” buluyorlar ki, bu şiddet kullanılan ve insan haklarını yerle bir eden uygulamaları savunarak, dozunu artırma peşinde koşuyorlar. Türkiye bu konuda nasıl “LGBTİ+’ya yeşil ışık” konumundan “kırmızı ışık”a geçti biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim: Kimler Erdoğan’ı İstanbul Sözleşmesi’ne karşı doldurup o imzayı baskıyla geri çektirdiyse aynı ortaçağ zihniyeti taşıyanlar bunu da becerdiler. 

Cinselliğini istediği gibi yaşayan insanların kararlarından size ne? Nedir bu? Gizlemediğiniz bilinçaltı kıskançlıklar mı? Onların yatak odasına illa girmek gibi gizleyemediğiniz bir arzu mu? Size neee?!? Dünyada bu konuda yerleşmiş “consenting adults” (rıza gösteren yetişkinler) diye bir kavram var. Penis ve vajina aktivitelerinden başka uğraşacak bir konu bulamadınız mı? 

Bu zavallı, azgın, müdahaleci güruhun tek alanı bunlarla da sınırlı değil: Mesela bekâr erkeklere daire kiralanması, hele genç kız öğrencilerin veya mesela dul kadınların kiraladıkları dairelere erkeklerin girip çıkması, poligam insanların “bu aktivitelere girişiyor olabilecek olmalarının olasılığı” bile bu tipolojiyi çıldırtmaya yetiyor! Yahu size ne? Siz işinize bakın, ekmekleri satın alıp dairelere dağıtın, ikametgâh evraklarını imzalayın, evde ortalığı süpürün, sokakta bisiklete binin... Ama “Hangi daireye kim girip çıktı ve içeride ne yapmış olabilirler?” gibi sapık düşüncelerle yaşamaktan ya kendinizi kurtarın, ya da kurtaramıyorsanız nefretiniz kendi içinizde patlasın, bunu dış dünyaya yansıtmayın! 

Galatasaraylı genç futbolcu Taylan Antalyalı, LGBTİ+’ya destek veren bir tişörtü sosyal medyada giydi. Yobazların hakaretleri dışında, TV 100’de iki kişi, Emre Bol ve Turgay Demir, bu fotoğrafı acımasızca eleştirmenin ve demokratik tahammül seviyesizliklerini kanıtlamanın ötesinde “Antalyalı’nın bir daha milli takımda oynamamasını” savunmaya kadar gittiler! Madem beyin aktiviteleri o noktaya kadar gerileyebilmiş, o zaman bizim de “Emre Bol ve Turgay Demir bir daha gazeteci ve televizyoncu sıfatıyla medyayı kirletmesinler” talebini ortaya koyma hakkımız var değil mi? Galatasaray yönetiminin de “amasız-fakatsız” bir şekilde Antalyalı’nın arkasında durmasını alkışlıyor ve kendilerine çok teşekkür ediyorum!

Elmalı davası skandalı - Danıştay’ın ‘İstanbul Sözleşmesi’ kararı

LGBTİ+ dayak-şov skandalları, anlaşılan bu güruh için dünyaya rezil olma konusunda yeterli kalmıyor. Tam rezil rüsva olmak için, yalnız yetişkinlerin yaşam tarzına saldırmak yetmiyor. Bir de çocuklara yönelik istismarları koruma altına almaları lazım! Dikkat edin, çocukları koruma altına almaktan söz etmiyorum. İstismar ve tecavüzcüleri koruma altına alanlardan söz ediyorum. Elmalı davası konusunda yapılan bir sürü yüz kızartıcı hukuk uygulaması, aynen suçlu kravat taktı diye iyi hal indirimi yapma peşinde koşan zevatla aynı seviyede. Lütfen gündemdeki bu olayı baştan anlatmamı beklemeyin. Ama hukukun bu gidişatı hiç umut verici değil. Evrensel hukukun savunduğu düşüncelerin gereklerini değil, iktidarın işaret ettiği konuların savunusunu yapıyorlar. Çocukların mahvolmuş psikolojilerini savunacaklarına, bunun üzerine kafa yoracaklarına, hâlâ akıl almaz şekilde, istismarcıların suçlarının kesin kanıtlarını istiyorlar. Lütfen UCİM’i ve Saadet Öğretmen’i takip edin, gösterdikleri mücadeleden ötürü hepimiz minnettarız. Kendisinin de açıkladığı gibi, 4. yargı paketi ile değiştirilen ve talep edilen somut delil uygulaması her şeyin daha da kötüye gitmesini sağlıyor ve bu istismarcıların kendini savunma argümanı haline dönüşüyor. Kötü insanların cirit attığı bir dünyada devlet çocukları korumalıdır, istismarcıları değil!         

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025