Dilin kemiği
Deniz Kavukçuoğlu
Son Köşe Yazıları

Dilin kemiği

03.11.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ülkemizde kullanılan siyaset dilinin ayrıştırıcı olduğu gerçeği hemen her gün yeni örneklerle bir kez daha kanıtlanıyor.
Son örnek CHP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Bülent Tezcan’ın Cumhurbaşkanı’nı “faşist diktatör” olarak nitelemesi. Bu, evrensel ölçekte çok ağır bir ithamdır. Yalnızca kendisini değil, nesnel olarak siyasal çevresini ve tabanını da kapsar. Çünkü İtalyanca “fascio” (sap demeti) sözcüğünden türeyen faşizm birliği, kenetlenmeyi, kitleselliği ifade eder. Hitler’den Mussolini’ye, Franco’dan Salazar’a tarihteki tüm faşist diktatörler kendisine bağlı faşistleşmiş/faşistleştirilmiş kitleler üzerinden iktidara yürümüşlerdir.

***

Burada bir gerçeğin altını çizmek durumundayız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın otokratik/ otoriter bir kişilik yapısına sahip olduğunu biliyoruz. Bu, doğal olarak onun siyasal yaklaşımlarına da yansıyor. Ülkemizde düşünce ve anlatım, toplantı ve yürüyüş özgürlüğü gibi anayasada güvencesindeki temel insan haklarının ihlali bizi rahatsız ediyor. Bunda Sayın Cumhurbaşkanı’nın da önemli payı olduğunun farkındayız. Cezaevlerindeki gazeteciler, insan hakları eylemcileri, aydınlar, işlerinden edilen akademisyenler, bilim insanları içimizi acıtıyor. Haklı olarak tepkiliyiz.
Ne var ki bu tepkinin “faşist diktatör” söylemiyle dile getirilmesini doğru bulmuyorum.
2019 yılında önce yerel, sonra da Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimleri var. Bu seçimlerde başarılı olmanın yolu kararlı demokratik bir mücadeleden geçiyor. Oysa hedefi “faşist diktatörlüğü” yıkmak, “faşist diktatörü” alaşağı etmek olan antifaşist mücadelenin yolları da yöntemleri de farklıdır.
Dolayısıyla farklı yol ve yöntemleri çağrıştıracak söylemlerden kaçınmak gerekiyor.

***

Bir süre önce Sayın Cumhurbaşkanı’nın Almanya’ya yönelik “Nazi” suçlaması iktidarı ve muhalefetiyle Alman siyasetçilerini, farklı siyasi görüşlerde olan bireylerden olan toplumu nasıl birleştirdiğini anımsayalım.
CHP sözcüsünün suçlamaları, bu suçlamalara genel başkanın ve başka parti yöneticilerinin katılmaları da AKP’li siyasetçiler gibi AKP’li kitleleri de birleştirmiştir. Bülent Tezcan’ın “faşist diktatör” nitelemesinin AKP içinde nasıl bir infiale yol açtığını televizyon kanallarından ve basından izliyoruz.
Bu tür tepkilere yol açmanın muhalefete bir yararının olacağını düşünmüyorum. Böylesi söylemler muhalefet içindeki belli kesimleri belki kısa bir süreliğine heyecanlandırır, o kadar!

***

Bir çift söz de konuyla ilgili açıklamalar yapan AKP yöneticilerine…
Sayın Cumhurbaşkanı’nı savunmak için ağızlarını her açtıklarında “Ama o seçimle geldi, yüzde 51 oy aldı” diyorlar. Bunun diktatör olup olmamakla ne ilgisi var? Hitler de iktidara seçimle geldi. Almanya Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi ile mücadele edecekleri yerde oklarını Almanya Komünist Partisi’ne çeviren Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin ahmaklık sürecinde Hitler iktidarını pekiştirdi.
Başka bir konu da AKP’lilerin bir türlü kurtulamadıkları İsmet İnönü fobisi… Sayın Binali Yıldırım da aklınca Cumhurbaşkanı’nı savunmak adına CHP’lilere “Siz dönüp kendi geçmişinize, geleneğinize bakın!” diyor, Milli Şef dönemini işaret ediyor. Anımsayalım… İsmet İnönü, Atatürk’ün ölümünün ertesi günü, 11 Kasım’da TBMM tarafından Cumhurbaşkanı seçilmiş, 26 Aralık 1938’de yapılan CHP Kurultayı’nda da “Milli Şef” ilan edilmiştir. İnönü’nün Milli Şef dönemi günah ve sevaplarıyla ve kendi arzusuyla 1945 yılında son bulmuştur.
94 yıllık Türkiye tarihinin tam tamına II. Dünya Savaşı yıllarına rastlayan bu yedi yıllık dönemini, -ülke koşullarını göz önüne almaksızın-, “diktatörlük” olarak nitelemek “bilgisizlik” kadar “siyasi vicdansızlıktır” da.
Dilin kemiğinin olmaması tüm bunların mazereti olmamalı diyorum.

Yazarın Son Yazıları

Veda (28.09.2018)

Veda

Devamını Oku
28.09.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Devamını Oku
13.07.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Devamını Oku
11.07.2018
Ağlamak

Ağlamak

Devamını Oku
04.07.2018
Mutlu sona doğru

Mutlu sona doğru

Devamını Oku
22.06.2018
Yorgunluk

Yorgunluk

Devamını Oku
20.06.2018
Tatarböreğini sever misiniz?

Tatarböreğini sever misiniz?

Devamını Oku
15.06.2018
Dertleşme (13.06.2018)

Dertleşme

Devamını Oku
13.06.2018
Elinizi tutan mı vardı?

Elinizi tutan mı vardı?

Devamını Oku
09.05.2018
Abdullah Gül: Nereden nereye?

Abdullah Gül: Nereden nereye?

Devamını Oku
27.04.2018
Baskın

Baskın

Devamını Oku
20.04.2018
İzmir bir başka…

İzmir bir başka…

Devamını Oku
18.04.2018
Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Devamını Oku
11.04.2018
SAPTAMALAR 2

SAPTAMALAR 2

Devamını Oku
06.04.2018
Saptamalar

Saptamalar

Devamını Oku
04.04.2018
Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Devamını Oku
21.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Devamını Oku
16.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Devamını Oku
14.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Devamını Oku
09.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Devamını Oku
07.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Devamını Oku
02.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Devamını Oku
28.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Devamını Oku
23.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Devamını Oku
21.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Devamını Oku
16.02.2018
Hayalet gemiler

Hayalet gemiler

Devamını Oku
09.02.2018
Gecede İstanbul

Gecede İstanbul Deniz Kavukçuoğlu yazdı...

Devamını Oku
07.02.2018
Gerçeklerimiz

Gerçeklerimiz

Devamını Oku
02.02.2018
Ne yazacağını bilememek

Ne yazacağını bilememek

Devamını Oku
31.01.2018
Akıntıya karşı durmak

Akıntıya karşı durmak

Devamını Oku
24.01.2018
Dünden bugüne (19.01.2018)

Dünden bugüne

Devamını Oku
19.01.2018
Şiddet ve eğitim

Şiddet ve eğitim

Devamını Oku
05.01.2018
Bunlara mecbur muyuz?

Bunlara mecbur muyuz?

Devamını Oku
03.01.2018
Hayatın içinden

Hayatın içinden

Devamını Oku
29.12.2017
‘Bir telefonu bile yok!’

‘Bir telefonu bile yok!’

Devamını Oku
22.12.2017
Umut (20.12.2017)

Umut

Devamını Oku
20.12.2017
Diren Gökçeada!

Diren Gökçeada!

Devamını Oku
08.12.2017
Çürüyen çöp, çürüyen insan

Çürüyen çöp, çürüyen insan

Devamını Oku
01.12.2017
Polisiye filmi izler gibi

Polisiye filmi izler gibi

Devamını Oku
29.11.2017
Singapur’dan Türkiye’ye

Singapur’dan Türkiye’ye

Devamını Oku
17.11.2017