Taşeron Yasası ya da Sendikalaşmaya Bir Darbe Daha
Deniz Kavukçuoğlu
Son Köşe Yazıları

Taşeron Yasası ya da Sendikalaşmaya Bir Darbe Daha

28.05.2014 03:22
Güncellenme:
Takip Et:

Kamudaki taşeron işçilerin kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai gibi sıkıntılarını çözmek üzere hazırlandığı duyurulan yasa taslağına Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Çalışma Bakanı Faruk Çelik ile ilgili bürokratların katıldığı Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda son şekli verildi. Ne var ki bu yasa taslağı duyurulandan farklı olarak tüm çalışma hayatını etkileyecek değişiklikler içeriyor.
14 maddelik yasa taslağında taşeron istihdamı kabul edilerek “alt işverenin (taşeron) işçilerine ödenecek ücret ve diğer sosyal haklar asıl işverenin emsal işçisine ödenen ücret ve sosyal haklardan daha az olamaz” deniyor. Buna göre yasaya aykırı olarak taşeron çalıştıran işveren, asıl işçinin ücreti kadar ücret ödemesi durumunda taşeron çalıştırmayı sürdürebiliyor.

***

Bu taslak yasalaştığında Türkiye’de otomotiv, tekstil, çimento, inşaat, maden, metal, makine, elektronik gibi akla gelen tüm sektörlerde ücret ve sosyal haklar eşitlenmesine bağlı olarak patronlar, mevcut işçilerinin yanı sıra aynı işi yapan taşeron işçi çalıştırabilecek.
Yasa taslağında bir işverenin işinin tümünü bir taşeron firmaya vermesinin önünde de bir engel bulunmuyor.
Bu yasa taslağıyla işverenlerin yıllardır ileri sürdükleri talepler yerine getirilmiş oluyor.
Taslakta kamu-özel ayırımı gözetilmiyor. Örneğin, bir devlet ya da bir üniversite hastanesi veya bir özel hastane, bu yasa çıktıktan sonra asıl ile taşeron hizmetliler arasında ücret ve sosyal hakların eşitlenmesi durumunda doktor, hemşire, hastabakıcı, laborant, röntgen teknisyeni çalıştırabilecek.

***

Çalışma Bakanlığı bürokratları ise hazırlanan taslağın amacının taşeronu yaygınlaştırmak değil, önünü kesmek olduğunu ileri sürüyorlar. Buna da gerekçe olarak muhataplarına, “Bir işveren aynı ücreti ödeyecek olduktan sonra asıl işini neden taşerona versin ki” sorusunu yöneltiyorlar.
Bir gerçeğin üzerini perdeleyen kurnazca bir sorudur bu!
Önce taşeronluk tanımını anımsayalım: Taşeronluk, işletmelerin herhangi bir alanda bir hizmeti almak üzere, başka bir firma ile anlaşarak bu firmanın istihdam ettiği işçileri çalıştırması durumudur.
Bu basit tanımlamadan da anlaşılacağı gibi ücret ve sosyal haklar eşitliği sorunun bir yüzüdür; öbür yüzü ise istihdamın iki başlılığıdır. İşçi ya da hizmetli bir işyerinde çalışmaktadır, fakat onun işvereni/patronu çalıştığı işyerinin sahibi değil, kendisini istihdam eden kişidir. Sendikalaşma söz konusu olduğunda örgütlenecek olanlar o işyerinde, o işyerinin patronuna bağlı olarak çalışan emekçilerdir. Taşeron firmalarda istihdam edilen emekçilerinin sendikalaşmaları yok denecek kadar azdır.

***

Türkiye AKP iktidarı döneminde emek savaşımı açısından dikensiz bir gül bahçesine dönmüştür.
Sayılara bakacak olursak... Ülkemizde 2002 yılında 3 milyona yaklaşan sendikalı işçi sayısı, yeni kayıtlara göre 2014 ocak ayı itibarıyla 1.1 milyon dolayına gerilemiştir.
2002’de 358 bin olan taşeron işçi sayısı ise bugün 2 milyon 500 bin rakamına ulaşmıştır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, 2014 Ocak ayı itibarı ile Türkiye’deki 11 milyon 600 bin 554 olan toplam işçi sayısının ancak 1 milyon 96 bin 540’ı sendika üyesidir. Bu oran bütün işçilerin yüzde 9.5’ini karşılamaktadır. Bu oranın, Avrupa Birliği ülkeleri ortalaması yüzde 23, OECD ülkeleri ortalaması ise yüzde 17’dir.
Sonuç: Hazırlanan yasa taslağının temel amacı taşeronluğu Türkiye genelinde kamu ya da özel tüm işletmelere yaymaktır. Sendikalar, “Taşeronluk yasaklansın!” derken haklıdırlar.
Sendikaların bu taleplerini desteklemek ise bu ülkede emekten ve emekçiden yana olan her insanın sorumluluğudur.  

Yazarın Son Yazıları

Veda (28.09.2018)

Veda

Devamını Oku
28.09.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Devamını Oku
13.07.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Devamını Oku
11.07.2018
Ağlamak

Ağlamak

Devamını Oku
04.07.2018
Mutlu sona doğru

Mutlu sona doğru

Devamını Oku
22.06.2018
Yorgunluk

Yorgunluk

Devamını Oku
20.06.2018
Tatarböreğini sever misiniz?

Tatarböreğini sever misiniz?

Devamını Oku
15.06.2018
Dertleşme (13.06.2018)

Dertleşme

Devamını Oku
13.06.2018
Elinizi tutan mı vardı?

Elinizi tutan mı vardı?

Devamını Oku
09.05.2018
Abdullah Gül: Nereden nereye?

Abdullah Gül: Nereden nereye?

Devamını Oku
27.04.2018
Baskın

Baskın

Devamını Oku
20.04.2018
İzmir bir başka…

İzmir bir başka…

Devamını Oku
18.04.2018
Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Devamını Oku
11.04.2018
SAPTAMALAR 2

SAPTAMALAR 2

Devamını Oku
06.04.2018
Saptamalar

Saptamalar

Devamını Oku
04.04.2018
Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Devamını Oku
21.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Devamını Oku
16.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Devamını Oku
14.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Devamını Oku
09.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Devamını Oku
07.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Devamını Oku
02.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Devamını Oku
28.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Devamını Oku
23.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Devamını Oku
21.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Devamını Oku
16.02.2018
Hayalet gemiler

Hayalet gemiler

Devamını Oku
09.02.2018
Gecede İstanbul

Gecede İstanbul Deniz Kavukçuoğlu yazdı...

Devamını Oku
07.02.2018
Gerçeklerimiz

Gerçeklerimiz

Devamını Oku
02.02.2018
Ne yazacağını bilememek

Ne yazacağını bilememek

Devamını Oku
31.01.2018
Akıntıya karşı durmak

Akıntıya karşı durmak

Devamını Oku
24.01.2018
Dünden bugüne (19.01.2018)

Dünden bugüne

Devamını Oku
19.01.2018
Şiddet ve eğitim

Şiddet ve eğitim

Devamını Oku
05.01.2018
Bunlara mecbur muyuz?

Bunlara mecbur muyuz?

Devamını Oku
03.01.2018
Hayatın içinden

Hayatın içinden

Devamını Oku
29.12.2017
‘Bir telefonu bile yok!’

‘Bir telefonu bile yok!’

Devamını Oku
22.12.2017
Umut (20.12.2017)

Umut

Devamını Oku
20.12.2017
Diren Gökçeada!

Diren Gökçeada!

Devamını Oku
08.12.2017
Çürüyen çöp, çürüyen insan

Çürüyen çöp, çürüyen insan

Devamını Oku
01.12.2017
Polisiye filmi izler gibi

Polisiye filmi izler gibi

Devamını Oku
29.11.2017
Singapur’dan Türkiye’ye

Singapur’dan Türkiye’ye

Devamını Oku
17.11.2017