Öğrencilerin barınma hakkı
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Öğrencilerin barınma hakkı

22.09.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Üniversitelerde yaklaşık bir buçuk yıl sonra yeniden yüz yüze eğitime geçiliyor. Elbette hiçbir şey eskisi gibi değil. Salgın, sosyal ve ekonomik şartları olduğu kadar, gelenekleşmiş tüm kalıpları da değişmeye zorluyor. Ve yazık ki plansız, kamusuz bir iktidar elinde bu değişim, eşitsizlikleri derinleştiren nitelikte oluyor.

Örnek mi? Milyonlarca öğrenci var. Geçim zorluğu yaşayan, cebindeki para her gün değersizleşen, alım gücü düşen aileler, çocuklarını başka şehirlerdeki üniversitelere bin türlü fedakârlıkla göndermeye çalışıyor. En büyük sorun elbette ulaşım, barınma, temel gıda ihtiyaçları, ısınma ve kitap masraflarında düğümleniyor. Bu alanlarda hiçbir şey, bir buçuk yıl önceki seviyesinde değil. Her şey pahalılıktan payını aldı. Oysa gelirimiz bu erimeyle mücadele edecek kadar artmadı. Öyleyse şimdi üniversitede okumak daha da zor.

Zaten genç işsizliği almış yürümüş; umutsuzluk yayılmış; gençler, iş bulamam korkusuyla kamusal eleştiriden, siyasal meselelere dair fikir belirtmekten geri çekilmiş; bir de üstüne liyakatsiz ve keyfi atamalar, çift maaşlı bürokratlar, şatafatlı harcamalar ekranlarda görünür olmuş. Böyle bir ortamda okumakta ısrar, maddi olanak kadar, manevi güdülenmeyi, çelik gibi iradeyi de zorunlu kılıyor. Öğrencilik böyle devirde zor zanaat.

Şimdi asıl öne çıkan konulardan birisi de barınma sorunu. Dikkatinizi çekmiştir; birkaç gündür, özellikle devlet yurtlarının yetersiz kaldığı (doğrusu, yetersiz bırakıldığı), öğrenci sayısının ise fazlaca arttığı şehirlerde, kiralardaki olağanüstü fahişliği de karşılayamayacak durumda olan gençler, “Barınamıyoruz” diyerek parklarda sabahlıyor, seslerini duyurmaya çalışıyor. Haksız değiller.

Bu sorun şimdi neden daha fazla görünür oldu? Madde madde gidelim.

Her şehre üniversite açıldı. Ancak yurt kapasiteleri aynı oranda geliştirilmedi. Bu durum bir yandan iktidarla gündem birliği içindeki derneklere, vakıflara, özcesi ve çokçası tarikatlara yurt açma, gençleri buralara çekme şansı tanıdı. Bir de inşaat merkezli büyüme stratejisi, her yerde yapılaşmanın önünü açtı. Parası olan, fazladan ev aldı. Kimisi özel yurt yaptı; kimisi de öğrencilere, gerçek değerinin üstünde pay ederek kiraladı. Buradan da bir başka geçim kapısı açıldı. Fakat şimdi alım gücünün düştüğü bu kriz koşullarında ev kiralamak zorlaştı, devlet yurtları da yetmiyor. İşte bu ortamda da üniversite öğrencilerinin cebi üzerinden kurulan yerel iktidar bloku sarsıldıkça iktidar da ne yapacağını şaşırdı.

YURT İHTİYACI

Gelelim ikinci meseleye. Belki geçmişte bu mesele bu denli gündeme gelemiyordu. Ancak sorun yine vardı. Şimdi, halkın alım gücünün düştüğü, yönetenlerinse şatafatlı harcamalarının hız kesmeden sürdüğü tablo daha fazla dikkat çekmeye başladı. Zıtlıklar yüzeye çıktı, görünür oldu. Böyle bir ortamda da doyumsuz inşaat merkezli büyüme modeliyle boş konutlar, konut fazlalıkları konuşulmaya başlandı. Bir yanda milyonluk daireler, boş ve sahipsiz; diğer yandaysa binlerce öğrenci, yurtsuz, evsiz. Bu zıtlık, iktidarın ekonomik tercihleriyle, özel çıkarı öne alan büyüme modeliyle gençliğin, yani geleceğimizin ihtiyaçları arasındaki makasın ne denli açıldığını da göstermeye başladı.

Üçüncü madde de önemli. İktidar, üniversite kontenjanlarını ne denli artırdığını, ne çok bina diktiğini, 2002’den beri de yurt sayısını artırdığını söylüyor, övünüyor. Doğrudur, bunlar yapıldı. Ancak karşılaştırmalar doğru zeminde olmazsa saptırmadan başka işlev görmez. Üniversite sayısıyla öğrenci sayısının artışına uygun bir yurt kapasitesi artışı yapıldı mı? Sonuçta öğrenci sayısı bu denli artıyorsa, barınma sorununun da baş göstereceği açıktı. Bir de asıl sorun şu: Tüm dünya gibi biz de bir buçuk yıldır bu salgınla baş etmeye çalışıyoruz. Yönetenler sürekli ne diyor? “Maske, mesafe ve temizlik.” Dolayısıyla eskisi gibi, kalabalık ortamlarda barınma yerine, seyreltilmiş bir barınma modeline geçilmesi gerektiği gün gibi açık. Bunun için de yeni yurt binaları yapılmalı, gerekirse kiralanmalı. Bir buçuk yıldır bunlar yeterli ölçüde planlandı mı? Kaldı ki yurt deyip geçmeyin; yurt demek, öğrenci için aynı zamanda yemek demek, kışın ısınma demek. Öğrenci ev kiralasa bu masraflar da katlanacak.

Son bir mesele var. Birçok üniversite bu dönem derslerin yüzde 40’ına kadarını yine online olarak vermeyi planlıyor. Bu durumda, okuduğu şehre gelen öğrencilerin yine bilgisayara, internete ihtiyacı olacak. Kalacakları yerlerde, yurtlarda, elbette sosyal mesafe kurallarına uygun olacak şekilde, bu olanaklar sağlandı mı?

Görüldüğü üzere her mesele, kaynakların kullanımı konusunda iktidarın tercihlerine ama en çok da plansızlığın, programsızlığın yarattığı bedellere geliyor.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021