Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

18.12.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dino Buzzati’nin Tatar Çölü adlı romanı 1940’ta yayımlanır. İlginçtir, Kerim Korcan’ın Tatar Ramazan hikâyesi de o yılların deneyim süzgecinden geçer. Filmleri de “1942” vurgusuyla başlar. Nedir bu yılların özelliği? İkinci Dünya Savaşı yıllarıdır. Her ülkenin insanı, savaşın getirdiği koşulları farklı şekillerde yaşamaktadır. Ancak bu yaşayışların iki keskin ucu vardır. Ve işin bir ucu Drogolaşma ise diğer ucu da Tatar Ramazanlaşmadır. Drogolaşma, Bastiani Kalesi’ndeki akışa teslim oluş ve dışarıdan gelecek bir düşmana karşı teyakkuzda bekleyişse, Tatar Ramazanlaşma, bu akışa, döngüye itirazdır. Ne demektedir idareye? “Benim adım Tatar Ramazan. Ben bu oyunu bozarım.”

Kerim Korcan’ın 1969’da yayımlayarak bize kazandırdığı Tatar Ramazan hikâyesi bu açıdan yeterince incelenmiş midir? Kerim Korcan adının unutuluşuna bakarsak, yanıtı bellidir. Oysa 90’larda filme de uyarlanan ve Kadir İnanır’ın (kendisine geçmiş olsun dileklerimle) unutulmazca hayat verdiği Tatar Ramazan karakteri nasıl yok sayılabilir? Tatar Ramazan’ları üreten koşullar mı, çürümüş güç ilişkileri mi bitmiştir?

Tatar Ramazan karşılaştığı kirli düzene ve arkasındaki ittifaklara itiraz etmektedir. Arayışı adalettir. Bir yanda kumara, haraca, karaborsacılığa dayalı bir düzen kuran “tefeci-bezirgân” sınıfların temsilcileri, diğer yanda ise buna göz yuman idare aygıtı vardır. Çürüme, bu ittifak temelinde gelişmektedir. (Tefeci-bezirgân demişken, Kerim Korcan’ı cezaevindeyken hikâye yazmaya yönlendirenin Dr. Hikmet Kıvılcımlı olduğunu da not edelim.)

Ve bu ezen/ezilen zıtlığını, taraflarını, işleyişini hapishane üzerinden yansıtır Korcan. Daha önce Carl Schmitt’in “nomos” teorisinden ve Agamben’in kamp ile istisna arasında kurduğu bağdan söz etmiştim. Nerede bir kale, kamp, cezaevi varsa bir mekânsal kapatmaya, burada istisnai bir düzen kurulmasına ve sonra buradaki istisnai kuralların genele yayılıp “norm”alleşmesine dayanır. Oysa Kerim Korcan, teoriyi tersinden sunar bize. Asıl dışarıdaki güç ilişkilerini, sosyal-siyasal yaşama yön veren koşulları ve ezen/ezilen dinamiklerini, kuralları ve kuralsızlıkları alır, bir mikro evren olarak hapishaneye uygular. Demek ki istisnai düzen denilen, o kadar da istisnai değildir. Toplumsal yaşamda var olan kuralsızlıkların, ayrımcılıkların daha pervasızca uygulanabildiği, uçlara kadar götürülebildiği bir ortamı beklemektedir sadece “istisna hali”. Ve Korcan’ın eserinde dışarısı neresidir, içerisiyle farkı nedir, ayrımlar silikleşir. Eserleri kendisinin uzun mahpusluk yıllarında edindiği acı deneyimlerden, yeni, edebi-politik bilinç sıçramalarına yükselerek bize böyle ulaşır.

AŞAMALAR

Ancak Tatar Ramazan’ın içerideki kokuşmuş düzenden zulüm gören kesimlerin öncüsüne, koruyucusuna dönüşmesi de basamaklı bir sürecin ürünüdür. Zira başlarda idareye (devlet) güvenir Ramazan, kanuna aykırı davranmayacaklarına, ayrımcılık yapmayacaklarına inanır. İnanmak ister. Fakat tersi olur. Buradaki kopuş, “sınıfsız imtiyazsız devlet” tahayyülünden de kopuştur. Zulme karşı itirazda idareyi karşısına alması böylece başlar. Sürgünde filminde yeni cezaevinin müdürüne şöyle der bunu kanıtlarcasına: “Gaddar, zorba bir haramzade çıkar; fakir fukarayı ezmeye kalkar. Koca mapushaneyi haraca bağlar. İnsan bunca zulüm, bunca haksızlık görür de rahat yatabilir mi? O zaman ben de ortaya fırlarım ve adama dur derim.”

Demek ki Tatar Ramazan’ın akışa karşı öncüleşme süreci, içeride gördüğü ağalık/sömürü düzeniyle doğrudan kapışmanın değil, bunu önlemesi gerekenlerin, kanun ve icra kuvvetini elinde tutanların görevini yapmamasının, aksine, haksızlığın önünü açmasının ürünüdür. Bu bakımdan adaleti ve aslında “yeni düzen”i, “ikili iktidar”ı asıl olarak “İdare çekmiş bayrağını” dedikten sonra kendisi sağlamaya başlar. O artık, Yaşar Kemal’in “mecbur insan”ıdır.

Elbette karşısına dikilirler Tatar’ın, sonuç ise bekleneceği üzere iftiralar, kumpaslar, sürgün ya da yeni mahkûmiyetler olur. Halk sınıflarından Tatar Ramazan’ın baskı döneminin halkçı aydınıyla kader ortaklığı da bu sonuçlarda görülür. Ancak henüz buluşamamışlardır.

Yeni mahkûmiyetler, evet. İşte Tatar Ramazan’ın akışa direnirken akışa daha fazla hapsolmasının çelişkisi de burada başlar. Doğru, zalimlere, kan emenlere itiraz etmektedir; ancak her tutumu, aldığı cezayı da artırmakta ve hapisten çıkışsızlığını pekiştirmektedir. Akışa teslim olanların Bastiani Kalesi’nden çıkışsızlığı ile akışa direnenlerin hapishaneden çıkışsızlığı buluşur böylece. Nerededir sorun? “Kurtarır mı bizi yedi başlı ejderden?” diyerek sürgüne gelecek Tatar Ramazan’ın yolunu gözleyen mahkûmların, yani çoğunluktakilerin bir kişinin zulmünden kurtulmak için yine bir başka kişiyi beklemesine yol açan tahterevalli siyasal kültürümüz olabilir mi? İşin aslı, yeni çıkan öykü kitabım MÜMKÜN’e adını veren öyküdeki ironi, biraz da bu çelişkilerin eseridir.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021