Yeni Zelanda
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Yeni Zelanda

02.10.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tarihsel olarak ütopyasızlaşma, 12 Eylül düzeninden bugünkü Saray rejimine uzanan süreçle birlikte anılabilir elbette. Peki ütopyalılaşma, aydınımızın ütopyalar aracılığıyla başka bir yaşam düşlemesi süreci nasıl başlar?

İlginçtir; Türk ütopyalarının başlangıç evresinde, Servet-i Fünun yazarlarının Yeşil Yurt özleminin payı büyük (Sadık Usta’nın geçen hafta andığım kitabına bakılabilir yine). Ütopyanın yeşille, doğayla iç içeliği, romantik bir dünya görüşünün ve şairlerin özlemlerinin yansıması kuşkusuz. Nitekim bizdeki ütopyalar, Cumhuriyet devriyle birlikte daha da belirginleşmek üzere, köyü, bozkırı, çorak toprakları yeşertmek üzerine kurulacaktır ağırlıkla. Sosyal ve siyasal düzen, bu romantik, doğayla iç içe yaşam biçimiyle kurgulandıkça da köycü ve halkçı eğilimler belirginleşecektir.

Fakat bu durum bizde ada ütopyalarının bulunmadığı anlamına gelmiyor. Nitekim Servet-i Fünun yazarları, Tevfik Fikret başta olmak üzere, Yeni Zelanda’ya gitmek, orada hayallerindeki düzeni kurmak için ciddi tasarılar geliştiriyorlar. Gerçekleşmiyor ancak ada ütopyasının bu şekilde çıkışı, iki önemli tarihsel nitelik barındırıyor. İlki, bu ütopyalar, Abdülhamit baskıcılığının çekilmez hale geldiği, direnmekle teslimiyet arasındaki seçeneklerin giderek silindiği bir ortamda beliriyor. Öyleyse aydınımızın yeşil bir yurt kurma ya da uzak bir adada muhayyel projeyi gerçekleştirme arzusuyla, “akıştan kaçış” arzusu eşzamanlı beliriyor. Ve “akıştan kaçış” ile yeni bir ülke düşü kuruş, baskıcı ya da yozlaşmış dönemin açıktan direnmeyen aydınının “pasif direniş” çizgisine dönüşüyor. 

Tam da bu noktada ise pratisyenlik devreye giriyor. Aydınımız ütopyacı eğilimlere yönelirken, salt düşleyip yazmakla sınırlı kalmıyor; bu düşü hayata geçirmek için pratik arayışların da peşinden gidiyor. Gerçekleşmiyor, maddi şartlar da elvermiyor; ama deneniyor. Bu nedenle “akıştan kaçış”ın bu pratisyen hayalciliğinde de bir “direniş” arzusu seziliyor. (Servet-i Fünun ütopyalarıyla ilgili önemli kaynaklar olarak, Nurettin Öztürk ve Rahim Tarım’ın makalelerini öneriyorum.)

AKIŞTAN KAÇIŞIN SINIFSALLIĞI

Bugüne gelirsek: Edebiyatımızda, giderek de sinemamızda öne çıkan buhranlı ve distopik atmosfer, toplumsal ve siyasal düzenin kara bulutlarının altında ezilişimizi yansıtıyor. Dolayısıyla, “akıştan kaçış” eğilimi yine belirgin; ancak bu kez kaçış, ütopyasızlaşma ile ilerliyor.

Sadece bizde durum böyle değil elbette. Kapitalizmin dünyayı uçuruma sürüklemesi, küresel ısınma, tüketimcilik, salgınlar, yeniden yükselen faşizm, karanlık bir gelecek olasılığını giderek gerçeğe dönüştürüyor. Bu kötü gidişe müdahale edemeyen çoğunluğun dışındaki ayrıcalıklı azınlıklar ise küresel ölçekte ütopya denklemini, kendilerini kurtarabilmek adına tersine çeviriyor. Şimdi küresel elitlerin bir “akıştan kaçış” projesi, yaklaşan ekolojik felaketlere karşı da bir ada ütopyası var. Salgın döneminde pekişti, öncesinde başlamıştı. En zenginler Yeni Zelanda’da toprak satın alıyor, dev ve korunaklı özel sığınaklar inşa ettiriyor. İşin hangi boyutlarda olduğunu, küresel zenginlerin Yeni Zelanda’da kendileri için ütopik, korunaklı bir sığınak keşfederek neler yaptıklarını merak edenlere yakınlarda dilimize kazandırılan, Srecko Horvat’ın Gelecekten Gelen Şiir kitabını öneririm.

Asıl mesele şu: Ütopyaların merkezinin, mekânının neresi olduğu tek başına belirleyici değil; kimler için, nasıl bir düzen düşlediğimiz ve bunu gerçekleştirecek kaynaklara sahip olup olmadığımız da önemli. Servet-i Fünun yazarlarının düşlerindeki ada olan Yeni Zelanda ile bugünün küresel zenginlerinin düşlerindeki ada olarak Yeni Zelanda bir mi? Sadece adada geçmesine, adayı bir kurtuluş reçetesi olarak görmelerine bakarak iki kesimin ütopyalarını aynı düzenin, özlemin parçası olarak görmek mümkün mü? Kuşkusuz ki değil. Demek ki ütopyalar da akıştan kaçış arzularının sınırları da sınıf gerçeklerinden, maddi ilişkilerden bağımsız değil. Haftaya akış serisi kapsamında bu tartışmaya başka bir boyutla devam edelim.

Bir de not: Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin verdiği “Emre Madran Basın Ödülü”ne köşe yazılarımla benim de layık görüldüğümü öğrendim. Onur duydum. Seçici kurula ve elbette tüm okurlara teşekkür ederim. Bu ödülü Cumhuriyet gazetesine, onun tarihsel ve kurumsal kişiliğine de verilmiş sayıyor ve gazetenin tüm emekçilerine armağan ediyorum.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021