Dikmen Gürün

Eğitimin özüdür aydınlık kafalar...

14 Mayıs 2024 Salı

Cumhuriyetimizin 100. yılında “Cumhuriyet” gazetemiz de 100. yaşını kutladı... Bir zenginlik benim için “Cumhuriyet”te yazmak, onun bir parçası olmak... Buradan kutluyorum maalesef katılamadığım 100. yaşını...

“Kaypak kanaatleri değişince, insanlar kendi seçtikleri praetor’ların (lider, önder) seçilmiş olmalarına şaşırır” demiş MÖ yaşamış olan filozof, tragedya yazarı ve devlet adamı Seneca, Mutlu Yaşam Üzerine adlı eserinde.1 Günümüzde biz de böylesi bir şaşkınlık ve mutsuzluk içinde değil miyiz? Toplum olarak şimdilerde içinde bulunduğumuz durum geçmişten günümüze uzanan yanlış seçimlerin sonucu değil midir? Demokrat Parti (DP) iktidarından AKP iktidarına uzanan bir süreç... Ekonomik çöküntü, dinsel fırsatçılık ve dört bir yanımız şiddet sarmalında... İnsanın insana, insanın hayvana uyguladığı şiddet... Dünya milletlerinin tersine üretilen “icat politikalar” ve ülkemize yıkımları... Bu noktada, kendime adeta motto edindiğim oyun yazarı Edward Bond’un şu sözlerini bir kez daha paylaşıyorum: “Yönetenlere baktığımızda şiddetin sokaklara taşmasını beklemek olağandır.”

Evet, ekilen tohumların hele de AKP iktidarı döneminde hızla boy vermesiyle bağlantılı değil mi yaşadıklarımız? AKP’nin yıllar içinde hızla yazboz tahtasına çevirdiği eğitim sisteminde, laiklik ilkeleriyle bağdaşmayan uygulamalara alan açma çabalarında yatmıyor mu bu kaymalar, kırılmalar, saniyesi saniyesine uymayan söylemler, bakışlar, görüşler?

EĞİTİMİN ÖZÜ BİLİM

15 Ocak 1979’da, Uğur Mumcu Cumhuriyet’te çıkan “Neyin Savaşı!” başlıklı yazısında şöyle tanımlamış laikliği: “Laiklik ilkesi, dinsel inanç özgürlüğünün başlıca güvencesidir. Bu güvence bir yandan dini inanç özgürlüğünü korurken öte yandan da din duygularının siyasal amaçlarla kullanılmasını engellemektedir.” Peki, bugün yaşananlar nedir? Milli Eğitim Bakanlığı’nın, daha doğrusu AKP’nin eğitimin özü olan bilimi hedef almasının amacı nedir? Peki, bu yaklaşıma karşıt olan sesler yeterince güçlü çıkıyor mu? Geçtiğimiz günlerde 81 ilde eğitimciler alanlara indiler... Toplumca desteklenecekler ki yalnız kalmışlık rüzgârları esmesin üzerlerinden... Din sömürüsünden, baskılardan, her tür şiddetten uzak çağdaş bir eğitim sisteminin oturması yönündedir beklentilerimiz.

VE ATATÜRK DİYOR Kİ...

Çağdaş Düşüncenin Işığında Atatürk adlı kitapta Prof. Dr. Macit Gökberk Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk başlığı altında kaleme aldığı makalesinde, onun çağdaş eğitim üzerine görüşlerini yansıtır. Atatürk’ün 27 Ekim 1922’de Bursa’da İstanbul’dan gelen öğretmenlere söyledikleri aslında bugün bir değil, bin kez vurgulanması gereken gerçeklerdir. Bir daha ve bir daha okuyalım, paylaşalım günümüze ve geleceğe ışık tutması umuduyla...

“Akla uygun hiçbir nedene dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında direnip duran ulusların ilerlemesi çok güç olur. Belki hiç olmaz. İlerlemek yolunda bağları ve koşulları aşamayan uluslar çağa uygun, akla uygun bir yaşam içinde olamazlar; genel yaşamda görüşü geniş olan ulusların ellerine düşüp onlara tutsak olmaktan kurtulamazlar.

(...) Bütün bu gerçeklerin ulusça iyi anlaşılması ve içe sindirilmesi için her şeyden önce bilgisizliği gidermek gerekir. Bunun için öğretim programımızın, eğitim davranışımızın temel taşı, bilgisizliği gidermek olmalıdır. Bu bilgisizlik giderilmedikçe yerimizde sayacağız. Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir.

(...) İleri ve uygar bir ulus olarak çağdaş uygarlık alanı içinde yaşayacağız. Bu yaşama da ancak bilgi ile, teknik ile olur. Bilgi ve teknik nerede ise oradan alacağız ve ulusun her bir insanının kafasına koyacağız. Bilgi ve teknik için başka bağ, başka koşul yoktur.”2

1 Seneca, Mutlu Yaşam Üzerine - Yaşamın Kısalığı Üzerine, Latince aslından çev. C. Cengiz Çevik, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Mart 2024.

2 Macit Gökberk, “Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk”, Çağdaş Düşüncenin Işığında Atatürk, Dr. Nejat Eczacıbaşı Vakfı Araştırmalar Dizisi, 2004, s.304-305.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları