Ebru Kılıçoğlu

Kıymetli

19 Aralık 2015 Cumartesi

Bir takımın peşinde bayrak olup dalgalanırken, taraftarın en büyük hazzı ‘ait olabilmek’tir… Bu öyle bir aidiyettir ki, hayatı çerçeveler. Sırf kendisi koltuk değiştirdiği için maçı kazandığına inanır o taraftar ya da raşitik olma pahasına rakip takımın maçında kollarını kilitler 90 dakika boyunca…
Aidiyetin boyutu sadece 90 dakikayla sınırlı değildir. ‘Biz’ diye anlatılır maçlar: ‘Çok zorlandık ama biz aldık’ denir… Özel hayatı da çerçeveler bu ilişki. En basiti? 14 Şubat’a denk gelen ve kapalının ‘ONLY YOU’ pankartı altına toplandığı Galatasaray-Deportivo La Coruna maçında ayrılan kaç çift biliyorum mesela… ‘Ben mi Galatasaray mı?’ sorusuna ‘Kusura bakma’ diyen. Aidiyet sanılanın aksine başarıyla ilgili değildir. Güvenmekle ilgilidir. Özdeşleşmekle... Aksini iddia edebilirsiniz, boş değil bomboş tribünlere; tesis basan öfkeli taraftara; en kötüsü de kendi futbolcusunu bir dakika önce alkışlayıp bir dakika sonra yuhalayanlara bakarak.

Temelinde sevda yatar
Öyle değildir halbuki. İşin sırrı inanmaktan geçer. İnandırmaktan. Samimiyetten… Seyirci kadar yürekten hissetmekten. Taraftar kadar ait olmaktan. O zaman kimse çıkarmaz sesini. Sonuna A.’lar Ş’.ler eklenmiş olabilir kulüplerin adına. Ama işin temelinde sevda yatar. Yoksa 14 sene kupa alamamış bir takımın maçlarında bir koltuğunun bile boş kalmamasını kimse açıklayamaz. Kendi maçı bittikten sonra, 25 bin kişinin birbirine sarılıp 16 dakika dua etmesini kimse anlatamaz.
İşte bu kulübün başkanı çıkıp ‘Böyle giderse ligi ilk 3’te bitirmemiz bile çok zor’ diyorsa eğer sevdalıların kalbi kırılır. Kalbi kırılan aşığın da ne yapacağı belli olmaz. Bu insanları sadece ‘müşteri’ olarak görmek, UEFA’ya verilecek hesapta koca bir gedik açar. İnsan bu sevdayı yönetemiyorsa bu sevdadan bir an önce vazgeçmelidir. Zira birinin ‘işi’ olan şey, binlercesinin en kıymetlisidir!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Koltukta rahat 22 Nisan 2024
Kazanç ve kayıp 16 Nisan 2024
Hamur 3 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları