Gerçekler mi, ütopya mı?
Enver Aysever
Son Köşe Yazıları

Gerçekler mi, ütopya mı?

12.12.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Geçen gün kalabalık bir toplantıda tartışıldı: “Memleketin, dünyanın içinde bulunduğu bu süreçten nasıl çıkılır?” diye. Çok değil, biraz okuryazar olan kişi için tüm veriler büyük kriz eşiğinde olduğumuzu gösteriyor. Dünyanın bir avuç açgözlüyü taşıması imkânsız halde artık! Elbet şu soruya gelip, çatıyor tartışma: “Çözüm önerin nedir?”

Karşındakileri ciddiye alıp, varsa bildiğin, dilin döndüğünce anlatmaya koyuluyorsun. Ne söylesen burun kıvıran kişiler: “Haklısın ama bu dediklerin nasıl olacak, insanın doğasına aykırı” türünde karşı çıkışlarda bulunuyor. Ardından: “Pek romantiksin, bu söylediklerin ütopik” diye devam ediyorlar. Tartışma sonuçsuz bitiyor. Neden? Çünkü ütopya sahibi olmak kötüymüş de ondan! Sahiden böyle mi?

Ütopyayı “olmayan ada” olarak tarif edebiliriz. Kusursuz tasarlanmış, hemen tüm ilişkilerin yerli yerinde olduğu, kuralların sağlıklı işlediği, mutlu insanların yaşadığı bir adadır burası. “Böyle bir düşü kurmak gerçekçi değildir” diyor bize dostlarımız. O halde içinde bulunduğumuz dünyayı olduğu gibi kabul edeceksek, itirazımız neye? (Hem düş ile gerçek arasındaki geçirgen ilişkiyi bilmeyen birine söyleyeyim ki?)

Değiştirme gücü bulmak için ilkin neyi hedeflediğimizi bilmek, nasıl bir dünya aradığımızı kurgulamak gerekmez mi? Düşçü olmayan birinin itiraz etmeye hakkı yoktur! Hatta düşleri solanlara, “olan biten ne varsa size müstahaktır” diyebiliriz. Bu arada birinin hayal ettiği dünya, diğerimiz için kâbus da olabilir.


Şahsın ve yine kendim!


Geçen gün RTE bir mektepte konuşmaya gitti. Kadrolu sorucular görev başındaydı. Şakşakçı takımı da yerini almıştı. Sözümona gençlerle buluşmaydı bunun adı. Bir yerde dedi ki RTE: “NATO toplantısında dört ülke Suriye oturumu gerçekleştirdik. Fransa, İngiltere, Almanya ve şahsım katıldım toplantıya.” Bunu gaf zannedenler oldu. Oysa başkanlık diye koyulduğu yolda, bildiğiniz sultanlık arzusu içinde RTE. Bildiğiniz diyorum ama bu pek de o türden bir hükümranlık değil. Osmanlı’da olmayan yetkilerle donanmış Cumhurbaşkanı şunu söylüyor: “Devlet eşittir benim!” Mesela bu durum karşısında bizim masadakiler ne tür tarif yapardı merak ediyorum.

Aynı konuşmada Nobel’i eleştirirken RTE, bu kez: “Bir teröriste ödül verdiler. Romanlarında teröristleri yazan birine” dedi. Neresini düzelteceksin. Bir; romancı elbette yapıtında insanlıktan, tüm hallerinden söz açar. Bunu yaptığı için eleştirilemez, dahası tersine, tam da görevi budur. Her an insanlığın içine düştüğü rezaleti estetik ölçülerde göstermek sanatıdır bir yanıyla romancılık. İyi de, “teröristlik” bu işin neresinde diyeceksiniz? Belli ki akan yazı olmayınca cumhurbaşkanı çuvallıyor. Hemen düzeltme geldi: “Cumhurbaşkanımız Orhan Pamuk’u kastetmiyor” diye. İyi de kimden söz ediyor onu da söyleyin de bilelim. Aklımda aynı soru; bizi düşçü bulanlar bu duruma ne der acaba?


Distopya


Hadi ben söyleyeyim “distopik” bir durumu yaşıyoruz. Yani otoriter, tek adama dayalı, şiddet içeren, izlendiğimiz, gözlendiğimiz korku içinde, baskı altında yaşadığımız bir ülkedeyiz. Ütopya karşıtları ne düşünür acaba bu fiili durum hakkında? Ütopya peşinde koşanlara bıyık altından gülenler, artık günlük yaşantımızın distopik olması üstüne cümle kuracaklar mıdır?

Öteden beni düzen içi siyasetin tıkandığını söyleyenlere “düşçü” denildi. Karamsarlıktan kaynaklığı mıdır, bilemem. Ancak ciddi bir tembellik taşındığı kesin. Yorgunluğu bir ölçüde anlarım ama teslimiyete varan tutumu kabul etmek söz konusu değil. Çözüm kuşkusuz devrimci tutum takınmakta. Değişen dünya dinamiklerini kavramak, bilişim çağını, yeni işçi sınıfını kavrayarak düşünmek gerekir. Düzen içinde, geçici refah arayışı, dilimde tüy bitti, sadece kapitalizm içinden üreyen “sus payıdır”. Buna aldanmamak gerekir.

Distopik ortama eyvallah edip, ütopyası olana gülmek de neyin nesi.

 

Not: Yarın saat 18.00’de Eskişehir TÜYAP Kitap Fuarı’nda okurlarla buluşacağım. Dostlarımı beklerim.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet okuruna veda

Ustam Feridun Benden aradı “Altmış yıldır Cumhuriyet okuruyum, gazetenin sahibi sayılırım.

Devamını Oku
05.04.2021
İflas

İflas

Devamını Oku
25.03.2021
İstanbul Sözleşmesi erkekleri de yaşatır!

İstanbul Sözleşmesi erkekleri de yaşatır!

Devamını Oku
22.03.2021
Vicdan terazisine güvenmek

Ahmet Oktay gazeteciliği bırakıp zamanının tamamını edebiyata vermişti; söyleşirken “Günlük meseleler hep yazmaktan çaldı” dedi.

Devamını Oku
18.03.2021
12 Mart’ı doğru okumak

12 Mart’ı doğru okumak

Devamını Oku
15.03.2021
Yeni Türkiye’de makbul vatandaş kimdir?

Yeni Türkiye’de makbul vatandaş kimdir?

Devamını Oku
08.03.2021
‘Ne yapmalı’ sorusuna yanıt!

‘Ne yapmalı’ sorusuna yanıt!

Devamını Oku
04.03.2021
Grev

Grev

Devamını Oku
01.03.2021
İçindeki faşisti sustur!

İçindeki faşisti sustur!

Devamını Oku
18.02.2021
Sürü gururuna kapılmak!

Sürü gururuna kapılmak!

Devamını Oku
15.02.2021
Uzaya gitmek mi zor, anayasa yapmak mı?

Uzaya gitmek mi zor, anayasa yapmak mı?

Devamını Oku
11.02.2021
İstifa istemek demokratik haktır!

12 Eylül faşizminin güler yüzlü kahramanı Özal, ülkenin okuryazarlarını içeri tıkan darbenin ardından meydanı boş bulmuştu.

Devamını Oku
08.02.2021
İnsan olan boyun eğer mi?

İnsan olan boyun eğer mi?

Devamını Oku
04.02.2021
Kılıçdaroğlu haklı mı, haksız mı (!)

Kılıçdaroğlu haklı mı, haksız mı (!)

Devamını Oku
01.02.2021
Yeni Türkiye’nin elçisi!

Yeni Türkiye’nin elçisi!

Devamını Oku
28.01.2021
Hayat damarları kesilmiş ülke

Hayat damarları kesilmiş ülke

Devamını Oku
25.01.2021
Tek kale demokrasi oyunu

Tek kale demokrasi oyunu

Devamını Oku
21.01.2021
Kar, pisliğin üstünü örter mi?

Kar, pisliğin üstünü örter mi?

Devamını Oku
18.01.2021
Her yönüyle düşkünler toplumu!

Her yönüyle düşkünler toplumu!

Devamını Oku
14.01.2021
Kurtarıcılardan kurtulmak lazım!

Kurtarıcılardan kurtulmak lazım!

Devamını Oku
11.01.2021
Boğaziçi rektörsüz de olur!

Boğaziçi rektörsüz de olur!

Devamını Oku
07.01.2021
Neye şaşırdınız ki?

Neye şaşırdınız ki?

Devamını Oku
04.01.2021
Tuz koktuktan sonra!

Tuz koktuktan sonra!

Devamını Oku
31.12.2020
Yobazın duası kabul olur mu?

Yobazın duası kabul olur mu?

Devamını Oku
28.12.2020
Değişim hamaseti!

Değişim hamaseti!

Devamını Oku
24.12.2020
Kullar ve yurttaşlar!

Kullar ve yurttaşlar!

Devamını Oku
21.12.2020
Sınıf bilinci yoksa kuru ekmek bile yok!

Sınıf bilinci yoksa kuru ekmek bile yok!

Devamını Oku
17.12.2020
Modern gericilik!

Modern gericilik!

Devamını Oku
14.12.2020
Paranın dini imanı

Paranın dini imanı

Devamını Oku
03.12.2020
Katar’a devredilen ülke!

Katar’a devredilen ülke!

Devamını Oku
30.11.2020
Cin, cemaat, cehalet!

Cin, cemaat, cehalet!

Devamını Oku
26.11.2020
Ve Arınç yeniden sahnede!

Ve Arınç yeniden sahnede!

Devamını Oku
23.11.2020
Ağzının tadı ne zaman kaçacak kardeşim?

Ağzının tadı ne zaman kaçacak kardeşim?

Devamını Oku
19.11.2020
Saray dalkavuksuz, entrikasız olur mu?

Saray dalkavuksuz, entrikasız olur mu?

Devamını Oku
16.11.2020
Bir kira, bir yuva

Bir kira, bir yuva

Devamını Oku
12.11.2020
Bir ‘ABD’ Doları kaç ‘Türk’ Lirası!

Bir ‘ABD’ Doları kaç ‘Türk’ Lirası!

Devamını Oku
09.11.2020
Kapitalizmin tanrısı!

Kapitalizmin tanrısı!

Devamını Oku
05.11.2020
Enkaz!

İzmir deprem haberi önüme düşünce, pek çok kişi gibi hemen kendi deneyimlerimi anımsadım. İstanbul’da iki kez sallanmıştık, günlerce parkta yatıp, dehşet içinde haberleri gözlemiştik; ilk saatlerin ne denli zor olduğu gün gibi aklımda hâlâ!

Devamını Oku
02.11.2020
Devrimci Cumhuriyet için!

Devrimci Cumhuriyet için!

Devamını Oku
29.10.2020
Popstar dinciler ve Cumhuriyet

Popstar dinciler ve Cumhuriyet

Devamını Oku
26.10.2020