ABD seçimlerinden dersler...

14 Kasım 2022 Pazartesi

ABD ara dönem senato, meclis yenileme seçimlerinde beklenenin aksine, Demokratlar hezimete uğramadı. Türkiye seçimlere giderken Demokrat Parti’nin seçim pratiğinden, çıkarılacak önemli dersler var. 

2002’DEN BU YANA EN İYİ...

Seçimlere giderken Başkan Biden, Trump yanlılarını, “MAGA” hareketinin, seçim sonuçlarını tanımayan, 6 Ocak kalkışmasının devamı olan, demokrasi düşmanı bir hareket olarak tanımlayınca, Cumhuriyetçi medya çok sert tepki göstermiş, kimi demokratlar halkı bizden uzaklaştıracak (Türkiye’de laikliği savunmaya korkanları anımsatıyorlar) diye düşünmüştü. Cumhuriyetçi medyanın tepkisi, seçimlerde tehlikeyi açıkça ortaya koyan yaklaşımın ne kadar yerinde olduğunu gösteriyordu.

Demokrat Parti seçimlerde bu hattı disiplinli biçimde izledi. Rakip tarafın görüşlerine yakınlaşmaya çalışmadı, en fazla kimi ikincil konulara (akla başörtüsü saçmalığı geliyor) girmedi, ekonomik programı, istihdam sağlık hizmetleri kürtaj hakkını, LGBT haklarını savunmaya, demokrasiyi tehdit eden Trump’çı siyasetçiler üzerinde odaklanmaya dikkat etti. Demokrat parti kampanyasında, demokrasiye yönelik tehditler, kürtaj hakkı gibi “kültürel” konular, enflasyon, benzin/motorin fiyatları, yüksek faizler gibi konuları geride bırakarak özellikle ilgi çekti. Demokrat Parti ekonomik konuları ihmal etmedi ama kültür savaşlarını göğüslemeyi de unutmadı. Kısacası Demokrat Parti rakibine benzemeye onun seçmeniyle, görüşlerinden taviz vererek, yakınlaşma aramaya çalışmadı. Disiplinli bir biçimde, rakibiyle arsındaki farkları vurguladı, kendi görüşlerini savundu. Kendilerini ılımı olarak tanımlayan -ortadaki- seçmenin yüzde 56’sının Demokratlara oy vermesi bu taktiğin doğruluğunu kanıtladı.

Demokrat Parti, bu ara seçimlerde, 2002’den bu yana, yönetimdeki bir parti için, en iyi ara seçim sonuçlarını gerçekleştirdi. Demokrat Parti meclise çok sayıda genç, “ilerici” temsilci/senatör soktu. 

JOHN FETTERMAN

ABD seçimlerinin en önemli “swing state” (iki parti arasında dengede, genel sonuçları belirleme gücünde) eyalet olarak görülen Pensilvanya’da senato seçimlerini Trump’un desteklediği adaya karşı kazanan John Fetterman’ın pratiğinde çok önemli dersler var. Fetterman, “demir çelik kasabası” Braddock’un belediye başkanıydı. Bu kasabayı ve bölgesindeki halkın yaşam koşullarını, ekonomiyi iyileştirmek için yaptığı çalışmalar, şortla ve kapüşonlu polar ceketle dolaşmasıyla, işçi sınıfının kültürüne uyum sağlamasıyla kendi döneminde şiddet olaylarında ölenlerin tarihlerini, asla unutmamak için koluna dövme yaptırmasıyla ABD de dünya ilerici basının ilgisini çekmişti.

Fetterman bu seçimlerde, kadınların kürtaj, işçilerin sendika, LGBT+ bireylerin özgürlük hakkını savundu, daha yüksek asgari ücret, tıbbi marihuana kullanımının serbestleştirilmesi gibi taleplerle kampanya yaptı. Fetterman bu kampanyasını Pensilvanya’nın en Trump’çı kesimlerine, muhafazakâr kırsal bölgelerine taşıdı, görüşlerini oralardaki halka, işçi sınıfına hiç usanmadan, sulandırmadan anlattı. “Bir bölgeden bir kişi koparsam” bile çok önemlidir diyordu. 

Kampanya döneminin ortasında Fetterman inme geçirdi, birkaç ay sahadan uzaklaşmak zorunda kaldı. Tamamen iyileşmeyi beklemeden geri döndüğünde, konuşurken zorlanıyor, bazen konuşulanları tam anlamıyordu. Bu durumu “Ben düştüm şimdi kalkmaya çalışıyorum. Bu bölgede düşen herkesi kaldırmak için çalışacağım” sloganıyla kendi lehine çevirdi. 

Fetterman’ın kampanyası, “Beyaz işçi sınıfı Demokratlardan koptu” inancını çürüttü. Fetterman, Trump’ın desteklediği, TV doktoru Öz karşısında, ilerici taleplerden taviz vermeden mücadele ederek, işçi sınıfına ulaşarak çarpıcı bir zafer kazandı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları