‘Ateşkes’ ama bu kez farklı
Ergin Yıldızoğlu
Son Köşe Yazıları

‘Ateşkes’ ama bu kez farklı

24.05.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

İsrail, 16 yıl önce Gazze’den çıktığından bu yana altı büyük çatışma yaşandı. En uzunu dört ay (2006) en kısası 72 saat (2019) süren çatışmaların ilk beşinden sonra taraflar, “statükoya” (“Oslo Barış Süreci Çerçevesi”, iki devletli, çözüm umudu) geri döndüler. Cuma günü ateşkes ilan edilen altıncı çatışmadan sonra, bu kez durum farklı görünüyor.

İLK İZLENİM YANILTICI

Son çatışmaları değerlendirince, Hamas daha da güçlendi, Netanyahu can çekişen siyasi yaşamını biraz daha uzatma olanağı buldu. FKÖ ve Filistin yönetiminin silikleşme süreci devam ediyor. Arap ülkelerinde ve Türkiye’de Filistin’e sahip çıktığını iddia eden sesler, sık sık Yahudi düşmanlığı da sergileyen sesler olarak kaldılar. ABD yönetimi ve Avrupa devletleri “İsrail kendini koruma hakkına sahiptir”, “bir an evvel ateş kesilsin” gibi genellemelerle yetindiler. 

Kısacası ilk bakışta “ortada farklı bir durum yok” denebilir. Ancak daha dikkatli bakınca kimi önemli değişimlerin işaretlerini görmek olanaklı. Örneğin, “Oslo barış süreci çerçevesinin”, “iki devletli çözüm” seçeneğinin artık öldüğü rahatlıkla söylenebilir. Diğer taraftan, İsrail ve Filistin halkları arasında güvensizlik, düşmanlık, hatta nefretin bugünkü düzeyi tek bir demokratik İsrail içinde Filistinlilere eşit haklar ve özgürlükler getirecek bir çözüm olasılığına izin vermiyor. 

Netanyahu, iktidarda kalmaya çalışırken ırkçı, dinci, fanatik Yahudi akımların güçlenmesini, hatta silahlanmasını teşvik etti. Geçen hafta silah ruhsatı almak için başvuranların sayısı haftalık ortalamaların yedi katına fırlamış. Buna karşılık İsrailli Arapların da yaygın biçimde silahlandığı bilinmeyen bir şey değil. Bu yüzden son çatışmalar boyunca sık sık ve ilk kez, bir “iç savaş” riskinden söz ediliyordu. 

İÇ SAVAŞ İKLİMİ

Bu yeni durum, önce Şeyh Cerrah Mahallesi’nde fanatik Yahudi gruplarından gençlerin Arap gençlere saldırmaya, onların da cevap vermeye başlamasıyla bilinçlere çıktı ve hızla İsrail’in diğer kentlerine yayıldı. Bu durumun yeni olan yanını bir yorumcu şöyle betimliyordu: “Düne kadar Filistin orada bir yerde (Gazze’de, Batı Yakasında) bir sorun olarak görülüyordu. Şimdi aniden İsrail’de her yerde olduğu ortaya çıktı”. Genel grev çağrısı, Gazze’de, Batı Yakası’nda Filistinliler ve İsrailli Araplar birlikte davranarak tek bir Filistin halkının varlığını bir kez daha kanıtladılar. Hamas ve FKÖ’den bağımsız, kendiliğinden hareket eden bir gençlik (proletarya) dalgasının şekillenmeye başladığı da söyleniyor.

Ancak bu Filistin halkının kendi devletine ya da bir devlet içinde eşit haklara, özgürlüklere ulaşmasının önünde aşılması çok zor iki engel var. Bu devlet hangi topraklar üzerinde olacak? Yerleşimcilerin el koyduğu toprakların alanı 1990’dan bu yana 9 kat artmış. Batı Yakası, Gazze ve birçok küçük yerleşimden, tek bir devlet toprağı çıkarmak olanaklı değil. Buna karşılık, Şeyh Cerrah’ta yaşananlar, yerleşimci sömürgeciliğin fiziki ve yasal bir sınıra dayandığını gösterdi. Şeyh Cerrah’ta olduğu gibi Filistinlileri evlerinden, yasal yollarla, “burası eskiden bizimdi” gerekçesiyle çıkarmak da Filistin halkına, 1948’de ellerinden alınan evler için, “burası eskiden bizimdi” diyerek İsrail hukuk sistemi içinde dava açma olanağı getiriyor (bu nedenle mahkeme bir türlü karar veremiyor). İkincisi, İsrail siyasi ikliminde, adeta bir “süreç olarak faşizm” hızla güçleniyor. Ancak, cumartesi günü Tel Aviv’de binlerce insanın katılımıyla gerçekleşen ve “Barış içinde birlikte yaşama” çağrısı yapan eylem, bir başka damarın varlığına da işaret ediyor.

Bu son olaylar, bir taraftan, ABD’de ve Avrupa’da “Siyah yaşamlar önemlidir” hareketinin, ırkçılığa, köleci mirasa karşı yükselen tepkinin, diğer taraftan “süreç olarak faşizmin” körüklediği Yahudi düşmanlığının ikliminde yaşandı. Filistin sorunu artık dünyada “Filistinli yaşamlar önlemlidir” sloganıyla yankılanıyor. Yahudi düşmanlığı da halk arasında yaşamaya devam eden İsrail karşıtı eğilimleri güçlendirdi. Sağda Jarusalem Post, solda Haaretz yazarları, bu uluslararası iklimin İsrail’in meşruiyetini sorgulattığını, Batılı destekçileriyle ilişkilerini zayıflattığını, son çatışmalar boyunca sık sık vurguladılar.

Bu kez farklı gibi. Bakalım yedinci savaştan sonra nerede olacağız!

Yazarın Son Yazıları

2026’ya girerken militarizm ve faşizm

Pazartesi günü, 2026’ya girerken ABD ekonomisinin çok kırılgan, küresel ekonominin resesyon eşiğinde olduğunu vurgulamıştım.

Devamını Oku
04.12.2025
2026’ya girerken dünya ekonomisi

Dünya ekonomisi 2026’ya girerken resesyon sınırında (yüzde 3) yavaşlamaya devam ediyor, riskler ve büyüme önündeki engeller artıyor.

Devamını Oku
01.12.2025
‘Süreç’ gerçek değil!

“Komisyon”, hukuki, idari ve anayasal bir zeminden yoksun.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Evrenin yeni efendileri’

The Economist 1990’larda, bir sayısında, finansallaşma başlarken 10 dev ABD bankasını kastederek “evrenin yeni efendileri” diyordu. Bu bankalar dünya borç piyasasında egemendi.

Devamını Oku
24.11.2025
Arjantin’de Milei zaferinin şifreleri

Serbest piyasa Ayetullahları sevindiler...

Devamını Oku
20.11.2025
Küresel Organize Suç Endeksi ve Türkiye

Küresel Organize Suç Endeksi’nin 2025 raporu açıklandı. Türkiye 2020’de 6.9 puanla 12. sıradayken bugün 7.2 ile 10. sıraya yükselmiş. Küresel ortalama 5.08. Bu endeks, sadece mafyanın gücünü ya da kaçakçılık hatlarını ölçmüyor; devlet içi yapılardan finansal suçlara, yargı bağımsızlığından ekonomiye sızmış suç ağlarına kadar geniş bir tabloyu ortaya koyuyor.

Devamını Oku
17.11.2025
COP30: Gel de kötümser olma

Küresel ısınma üzerine “Taraflar Konferansı” (COP30) Brezilya’da toplandı.

Devamını Oku
13.11.2025
Demokrasi ve emperyalizm

Emperyalist sistemin ABD, AB gibi merkezlerinin Türkiye gibi çevre ülkelerle ilişkilerinde demokrasi arzusu hiçbir zaman gerçek bir faktör olmadı. Bu ilişkiler her zaman çevre ülkenin ekonomik, jeopolitik açıdan kullanılabilir olma ilkesine dayandı.

Devamını Oku
10.11.2025
Mamdani, panik ve umut

Trump’ın başkanlığından hoşnut olmayanların oranı yüzde 60’ı geçti.

Devamını Oku
06.11.2025
Busan’da ‘büyük resim’

Busan’daki Trump-Şi zirvesi, yalnızca iki ülke arasındaki ticaret savaşında geçici bir ateşkes anlamına gelmiyor; aynı zamanda, 21. yüzyılın jeopolitik dengelerinde güç, liderlik gibi kavramların yeniden tanımlandığı bir döneme işaret ediyor. Zirvenin sonunda Trump’ın “12 üzerinden 10’luk bir görüşme” sözleri, Şi’nin ise “Dev gemiyi birlikte yönetiyoruz” vurgusu, ”yeni” bir durumu sergiliyor: Amerika artık “tek süper güç” değil.

Devamını Oku
03.11.2025
Noktaları birleştirmek

Gözlerimizi gerçeğe açmamız gerekiyor.

Devamını Oku
30.10.2025
Teknoloji, oligarşisi ve faşizm

Z kuşağının emeğin, doğanın, LGBTQ ve kadın haklarının değersizleştirilmesine, ırkçılığa gözetim kültürüne ve kurumsal otoriterliğe karşı zaman zaman isyana varan direnişi, yalnızca bir kuşak çatışması değil, sermayenin denetim kapasitesini sınırlayan tarihsel bir başkaldırı biçimi. Tam da bu nedenle, işletmelerinde kontrolü yitirme korkusu, teknoloji sermayesini giderek demokrasi düşmanı, hatta faşizan reflekslere sürüklüyor.

Devamını Oku
27.10.2025
İsyan ve kriz çakışmaya başladı

İsyan ve ekonomik kriz dinamikleri tarihte zaman zaman çakışıyor.

Devamını Oku
23.10.2025
Yine bir finansal krizin eşiğinde

Geçtiğimiz günlerde, Altın 4 bin dolara ulaştı, piyasalarda “Borsa aşırı değerli” uyarıları sıklaştı. Jamie Diamond, Warren Buffet gibi ünlü yatırımcılar bu durumun sürdürülemezliğine işaret ediyorlar.

Devamını Oku
20.10.2025
Gazze’de ateşkes

Gazze’de savaşın yerini alan ateşkes, ilk bakışta bir nefes alma imkânı sundu.

Devamını Oku
16.10.2025
‘Yapılamaz’ kültü (The cult of can’t)

Cuma günü, Aurelien adlı bir yazarın “The cult of can’t” başlıklı denemesine rastladım. Perşembe yazımı okumuş olanların ilgisini çekeceğini düşünerek özetliyorum.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Aydınlanma’nın alacakaranlığında...

Kapitalizmin merkezlerinde (Anglosakson dünyada) uzun yıllar küreselleşmenin, teknolojinin (özellikle internet ve dijitalleşme) bizi “bugünden daha iyi” (özgür, demokratik, bolluk) günlere taşıyacağı anlatıldı.

Devamını Oku
09.10.2025
Bazen bir fotoğraf bin sözcüğe bedeldir

Bu kez şanslıyım, önümde iki fotoğraf var. Meclis’in açılışında ve akşamında verilen davet sırasında çekilmiş bu fotoğraflar bugünkü siyasi şekillenmenin, “sağını-solunu”, çok güzel betimliyorlar.

Devamını Oku
06.10.2025
‘Gizli (stealth) sömürgecilik’ ve Türkiye

Cumhurbaşkanının ABD ziyareti, MAPEG’in, 33 ilin topraklarını doğrudan madencilik yatırımlarına açması emperyalizm tartışmalarını yeniden canlandırdı.

Devamını Oku
02.10.2025
‘Aynanın’ öte yanında

Bilimde bazen bir sıçrama yalnızca araştırmacıların dar çevresini değil, tüm insanlığın geleceğini etkiler. 2020’de DeepMind’in geliştirdiği AlphaFold sistemi böyle bir andı.

Devamını Oku
29.09.2025
Yapay zekâ dünyayı yutuyor

“YZ dünyayı yutuyor” artık abartılı bir iddia değil.

Devamını Oku
25.09.2025
Güney Avrupa’da demokrasiye geçiş

Tsiridis’in çalışmasının en güçlü yanı, somut tarihsel analizleri belgelerle destekleyerek sivil toplumun (çoğunlukla göz ardı edilen) rolünü vurgulaması.

Devamını Oku
22.09.2025
Üzüm üzüme bakarak...

Dünya siyaseti ve ekonomisi, daha önce hiç görülmemiş bir biçimde birbirine benzeşen güç dinamikleriyle şekilleniyor.

Devamını Oku
18.09.2025
İsrail Gazze’de ne yapıyor?

Gazze’de yaşananlar, uluslararası medyada sıklıkla “çatışma”, giderek soykırım olarak tanımlansa da Prof. Jiang Xueqin olanların arkasında çok daha karanlık bir gerçeğin yattığını söylüyor.

Devamını Oku
15.09.2025
11/9/01: Nereden nereye

ABD yönetimi, yeni savunma stratejisi raporunu, (QDR2001), 11 Eylül 2001 “olayının” tozu yatışmadan açıklamıştı.

Devamını Oku
11.09.2025
Endonezya’da isyan

Endonezya, yaygın protesto gösterileriyle sarsılıyor. Başkent Cakarta’dan ülkenin dört bir yanına yayılan bu olaylar, sadece yerel bir huzursuzluk değil, aynı zamanda küresel kapitalizmin çevre ülkelerde yarattığı derin eşitsizliklerin, devlet şiddetinin bir ürünü. İsyanın temelinde rejimin tüm kilit kurumların, parlamento dahil, içini boşaltmasıyla, demokratik haklarını kaybetmekte olduklarını hisseden geniş kitlelerin tepkisi yatıyor.

Devamını Oku
08.09.2025
Küreselleşmeden sonra, üç fotoğraf

“Küreselleşme” yerini parçalanmaya bırakıyor, bir yeni-jeopolitik şekilleniyor.

Devamını Oku
04.09.2025
ABD’de faşizm ve direniş

Trump, seçim kampanyası boyunca, diktatör olmak dahil tüm arzularını açıkça söyledi. Dahası, Heritage Foundation “Project 2025” başlığı altında 900 sayfalık bir faşist devlete geçiş programı yayımladı. Bu program, devlet bürokrasisindeki özellikle de güvenlik bürokrasisindeki, “kurumsalcıları” ve “anayasalcıları” tasfiye ederek yerlerine başkana sadık olanları atamayı planlıyordu.

Devamını Oku
01.09.2025
Eski olguya yeni kavram

Uluslararası ilişkiler alanında yeni bir kavram var: “Ekonomik zorlama çağı” (Foreign Affaires).

Devamını Oku
28.08.2025
‘Yıllık yüzde 20 büyüme hızı’ ve diğer fanteziler

Peki bu “ekonomik patlama” yaşanırken, insanların yerini YZ ajanları alırken, artan çıktıyı karşılayacak, kârların gerçekleşmesine, alınacak yatırım kararlarına kaynak olacak tüketici talebi nereden gelecek?

Devamını Oku
25.08.2025
Buradan nereye?

Rejim, seçimlerde kaybettiği belediyeleri geri alıyor, CHP’li belediyelerin liderliklerini tutukluyor, CHP’de Özgür Özel liderliğini tasfiye etmeye çalışıyor.

Devamını Oku
21.08.2025
Bir gün, Spinoza sinagoga girer...

Amsterdam’da 1656 yılının temmuz ayında, 23 yaşındaki Baruch Spinoza, Avrupa’nın en güçlü sinagogunun önünde durdu, içeri girmeden derin bir nefes aldı.

Devamını Oku
18.08.2025
Başkan başkenti ‘geri almış’

ABD ekonomisinde, stagflasyon, “konut krizi” kaygıları artarken Trump, Ulusal Muhafızları, Washington DC sokaklarında konuşlandırdı...

Devamını Oku
14.08.2025
‘Hazırlıksız yakalandık’

Yaygın sıradanlaşmış, “veri hırsızlığı, sahte diplomalar (hoş değilmiş ama kazanç helalmiş), sahte imzalar” eşit (etnik) vatandaşlık topolojisi gibi çürüme semptomları üzerinde düşünürken aklıma eski bir yazımın başlığı geldi: “Hazırlıksız yakalanacağız”.

Devamını Oku
11.08.2025
Amerika’dan ithal faşizm

Köyler, dinler, mezhepler, tarikatlar, kabileler, fraksiyonlar...

Devamını Oku
07.08.2025
Avrupa’ya ne oldu?

İskoçya’da imzalanan ABD-AB ticaret anlaşmasını, bir yorumcu, İngiltere’nin “Süveyş anına” benzetti. İngiltere, 1956’da Fransa ve İsrail ile Süveyş Kanalı’nı ele geçirmek için hamle yaptığında, ABD’nin, “Geri çekilmezsen finansal sistemini çökertirim” tehdidine boyun eğmiş, artık hegemonyacı bir güç olmadığını öğrenmişti. Sanırım, bu anlaşmayla, Avrupa Birliği de ABD ve Çin’in yanında 3. bir küresel hegemonya merkezi olmadığını anladı.

Devamını Oku
04.08.2025
Çin’de çifte yol ayrımı

Çin liderliğinin iki yol ayrımı önünde tercih yapması gerekiyor.

Devamını Oku
31.07.2025
‘Süreç’ üzerine notlar

Kürt hareketinin siyasi ve askeri temsilcileri uzun erimli bir proje bağlamında süreci ilerletebilecek bir fırsat yakaladıklarını düşünüyorlar. Haklı olabilirler. Ancak süreci doğru anlamlandırabildiklerinden emin değilim. Bugüne kadar Kürt halkının haklar ve özgürlükler taleplerini her zaman desteklemiş biri olarak düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Devamını Oku
28.07.2025
Batı’da yükselen dalga Japonya’ya ulaştı

Japonya’da pazar günü yapılan “Üst Meclis” seçimleri, ülkenin siyasi manzarasının değişmeye başladığını gösteriyor...

Devamını Oku
24.07.2025
Jeopolitik ve emperyalizm

Ortadoğu’daki gelişmeleri jeopolitiğin gözlükleriyle okuma alışkanlığı yaygın. Halbuki, “jeopolitik”, devletlerin, “coğrafya kontrolü” konusundaki arzularına, kaygılarına ilişkindir. Emperyalizm ise kapitalizmin andaki ve bu anı kapsayan dönemdeki özelliklerinin anlaşılarak eleştirilmesine...

Devamını Oku
21.07.2025