Bu Kez İklim Çok Farklı - II

21 Nisan 2015 Salı

Dün, AKP’nin bu genel seçimlere, daha önce yaşamadığı bir iklimde girdiğine dikkat çekmiş, “Seçim sonrası olası gelişmelerden gerçekten korkuyorum!” diyerek bitirmiştim.
AKP bu seçimlerde beklediğinden kötü bir sonuç alırsa bunu nasıl karşılayacak bilemiyorum. Ancak, AKP, seçimlerde istediklerini yapmasına olanak verecek bir sonuç alırsa, seçim öncesi yaşadığı belirsizliğin, gerginliğin, korkunun etkisiyle, “restorasyon projesini” adeta intikam alırcasına hızlandıracaktır diye düşünüyorum.

Allah’ın ‘inayeti’ olarak iktidar
AKP liderliğinde iktidara gelen siyasal İslam kendince, yüz yıl sonra ele geçirdiği bu fırsatı, “parantezi kapamak”, Osmanlı dünyasını restore etmek, Türkiye’nin düşünsel (simgesel) dünyasını, her zaman iktidarda kalmasına olanak verecek insanları yetiştirmek için kullanmak istiyor.
Diğer taraftan, kapitalizmin üretim, tüketim özelliklerinin, teknolojik yeniliklerinin, küresel güç ilişkilerinin, kültürel dünyasının realitesi, AKP’nin projesine birçok noktada direniyor. AKP liderliğinin hesapları bozuluyor, en azından istedikleri hızda ilerleyemiyor.
Bu noktada karşımıza iki değişkenli, çok tehlikeli bir mantık denklemi çıkıyor. Birincisi, siyasal İslamın AKP liderliği, entelijansiyası, iktidar koridorlarını dönmelerine olanak veren bu tarihsel “fırsatı” Tanrı’nın bir inayeti olarak görüyorlar. Kendilerine, liderlerine “ulvi” özellikler atfediyorlar (“Tanrı’nın tüm özellikleri onda var”, “Ona dokunmak bile ibadet etmek gibidir”, “AKP’ye oy vermek sevaptır” vb.,). İkincisi, realitenin koyduğu engeller karşısında kendi projelerini, taktiklerini, gözden geçirmek yerine, bu aksamaları bir “üst aklın” (Siyonist-emperyalist komplo), Türkiye’nin “uçmasını” (maddi ve manevi anlamda) engelleme “Tanrı’nın inayetini” ellerinden alma çabalarının ürünü olarak görüyorlar.
Bu denklemin karşısında hangi muhalefet bir meşruiyete sahip olabilir? Hangi muhalefet son tahlilde, “öteki” kategorisine girmekten, “ötekini” susturmaya, devreden çıkarmaya, yok etmeye yönelik fiziki, simgesel şiddete hedef olmaktan korunabilir? Korkumun bir nedeni bu düşünceler ve sorular. Bir diğer nedeni de, AKP’yi iktidara taşıyan dalganın, AKP’den daha kapsamlı ve daha derin köklere sahip olması...

Kökleri derindeki dalga
Türkiye’de 1990’larda yükselmeye başlayan İslamcı hareketin, tüm Müslüman dünyasında gözlemlenebilen evrensel yanları var. Bu dalganın, Hasan el Benna, Abul A’la Maududi, gibi, ilk düşünürlerinin 1930’larda ortaya, “esasa”, “kaynağa” dönüş, kültürel restorasyon, temasıyla çıkmış olması da bir rastlantı değil. O zaman da kapitalizm yaklaşık 30 yıldır derin bir yapısal kriz yaşıyordu. Yüz yıldır hızla yeni alanlara çoğu zaman şiddet kullanarak yayılıyor, o alanlarda günlük yaşamı altüst ediyor, bu yaşamın kültürel ahlaki çapalarını söküyor, geniş kitleleri böyle bir değişimi hazmedecek kültürel ve söylemsel desteklerden yoksun biçimde tarihin içine atıyordu. Artık, bu kitleler, “Ne geçmişin mirasını koruyabiliyorlar, ne bugüne sahip çıkabiliyorlar ne de geleceği düşünebiliyorlar.”
Bu sarsıntı, Müslüman dünyasının halklarını, Hıristiyanlığın yüzlerce yılda, hazmetmek için gerekli kültürel araçları geliştirerek geçtiği bir yolu, bir bireyin yaşam süresi içinde geçmeye zorluyordu.
Bu sarsıntı içinde, günlük yaşam pratiklerini anlamlandıracak, uygun bir dili henüz yaratamayan bu bireyler, bir “yeis”, geleceğe ilişkin bir korku içine düşüyorlar. Bu bireyler, “zamanın akışına, haz almaya, farklılıkları anlamlar sistemi içine yerleştirmeye, ölüme ve hakikate” ilişkin varsayımlarının dağılmasına paralel olarak, bir taraftan buna yol açtığını düşündükleri “öteki”ne yönelik bir öfke, giderek onu yok etmeye, (örneğin: “Boko Haram”, “IŞİD”), olmazsa susturmaya yönelik sert bir tepki geliştiriyorlar. Diğer taraftan bu tepkileri, geçmişe, “başlangıca”, bir “kirlenmemiş” zamana atıfla ifade ederek, düzenlemeye başlıyorlar.
AKP, Türkiye’deki siyasal İslam, şimdilik “ötekini” susturmayı amaçlayan kesime ait bir örnek. Benim korkularım, yeni güvenlik yasasını da düşünerek, seçimlerden sonra gündeme gelebilecek gelişmelere ilişkin...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları