Geri dönüş yok!

06 Ağustos 2020 Perşembe

Covid-19 öncesi dünya her gün biraz daha uzaklaşıyor. Geri dönme çabalarının insani ve toplumsal maliyeti her gün biraz daha artıyor. Bu arada kimi meczupların 150 yıl öncesine dönme hayali, ülkeyi çok daha büyük felaketlere sürükleyecek gibi görünüyor.

Covid-19 ile geçen sekiz ayda 18.2 milyon vaka, 700 bine yakın can kaybından, tarihte görülmemiş bir ekonomik daralmadan, en azından şunu öğrenmiş olmamız gerekirdi: “Normale” dönmek olanaklı değil.

O normal çoktan bayatlamıştı

O son kullanım tarihi çoktan geçmiş bir “normaldi”: Çok sert, sonu belirsiz bir ekonomik kriz vardı. Egemen liberal demokratik ideoloji ırkçılık ve küreselleşme karşıtlığı, yaygınlaşan komplo teorileriyle hızla çürüyordu. Büyük güçler arası rekabetin giderek sertleşen ikliminde uluslararası “düzen” istikrarını kaybetmişti. Bu anormal bir “normal” idi. Dahası, bugün, Covid-19’un insan sağlığı, ekonomi ve kültür alanlarında yarattığı yıkımı en sert biçimde yaşayan ülkelere bakınca iki özellik dikkat çekiyor.

Birincisi: ABD, İngiltere, Covid-19 öncesi neo-liberal modelin tipik örnekleridir. Bugün pandemiyle, vatandaşlarının toplumsal dayanışma refleksleri, toplumsal dokuları, altyapıları, sağlık sistemleri iyice zayıflatmış olarak yüzleşmeye çalışıyorlar.

İkincisi: Pandemi üzerinde kontrolü kaybeden ABD, Filipinler, Brezilya ve Hindistan, her an kaybetme riskiyle yüz yüze olan İngiltere gibi ülkeler, eski “normal” içinde yeşeren “süreç olarak Yeni Faşizm”in önde gelen temsilcileri, kimi durumlarda akli dengesi şüpheli, liderliklerle yönetiliyorlar.

Dahası, her ekonomiyi açarak, “normale” dönme çabalarından sonra vaka ve ölü sayısındaki artışlar, virüs öncesi üretim, çalışma ve tüketim modellerine ve toplumsal ilişki biçimlerine geri dönüşün artık olanaksızlaştığını kanıtlıyorlar. Ancak virüse yol açan dünyanın ekonomik modeli, siyasi liderleri hâlâ bizimle ve bunların geri dönüş çabaları (aslında saplantısı demek gerekiyor) insan sağlığına zarar vermeye devam ediyor.

Etkin bir aşı ya da tedavi edici bir ilaç, kolay, hızlı ve doğru sonuç veren test sistemleri bulunursa eski normale dönülebilir” umudu da gerçekçi değil.

Aşının getireceği bağışıklığın ne kadar süreceği, virüste görülen mutasyonların ne yönde ilerleyeceği belirsiz. Küresel bir sorun olan Covid-19 karşısında küresel çapta eşgüdüm gerekirken, küresel işbirliği ortamı hızla aşınıyor. Diğer taraftan, istenen niteliklere sahip bir test geliştirilse bile, “normal zamanlarda” kaynaksız bırakılmış sağlık sistemlerinde, pozitif çıkan kişileri, onlarla temas edenleri izleyebilecek, tedavi süreçlerini üstlenecek altyapı, gelişmiş ülkelerde bile yeterli değil; bağımlı ülkelerde ise genellikle çok zayıf. Şimdi derinleşen ekonomik krizin, zaten daralmış kamu kaynaklar üzerine getirdiği basınç da cabası.

Tükenmiş liderlikler

Nihayet, eski “normalin” siyasi liderleri, küresel ısınmayı, orman katliamının, erimekte olan buzulların serbest bıraktığı mikro-organizmalar arasından yeni ölümcül virüslerin çıkma riskini geçmişte, eski “normal” içinde, önlerine konmuş kapsamlı raporlara karşın ya yadsıdılar ya da azımsadılar; sonuç olarak eski “normalin” ekonomisini desteklemek adına önlem almadılar, almak için gereken uluslararası işbirliğini gerçekleştiremediler.

Şimdi bunlar, pandeminin yarattığı sağlık krizi, ekonomik kriz, toplumsal kutuplaşma, “Yeni Soğuk (o da şanslıysak) Savaş” ortamından bizi çıkaracaklarını, yaşamın yakında “normale” döneceğini, aşının, testlerin, ilaçların yolda olduğunu söylüyor, güvenmemizi istiyorlar: Ancak, dün maske yararsız ve gereksiz diyorlardı, şimdi, olmazsa olmaz deyip, bizi lokantalara, işyerlerine, okullara, hatta tatile göndermeye çalışıyorlar. Aynı anda her gün yeni bir kapatma, karantina haberi gelmeye devam ediyor.

Covid-19 öncesine dönmek olanaklı değil, dönmeye çalışmak da çılgınlık. Ya, şimdi yeni bir normal inşa etmek için, yeni duruma uygun yeni siyasi liderlikler, yeni siyasi ekonomik projelerle kolları sıvayacaklar ya da sürekli kaosa, istikrarsızlığa, belirsizliğe alışmamız gerekecek, tabii böyle bir şey olabilirse... Sizi bilmem ama ben, param olsaydı ikinci olasılığa yatırırdım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları